Rap müzik bir süredir ülke gündemine #Susamam klibiyle birlikte oturdu. Aslında son derece popülist bir klip olan Susamam medyanın muhalif hiçbir sese yer vermediği bir ortamda geniş yankı uyandırmıştı.
Yerlere çöp atmamak gerektiği, kentlerin betonarme dolduğu ve kadına şiddet adamlık değildir gibi vasat bir politik içeriğe sahip olmakla birlikte gençlik içerisinde olukça popüler olan rap müzik bir anda muhalif bir müzik türü olarak görülmeye başlandı. Ancak Suriye savaşı ile birlikte klipte yer alan müzisyenlerin çoğu savaştan yana tavır alarak gerçek bir sistem karşıtı duruş sergilemekten uzak olduklarını gösterdiler.
2001’den sonra yükselen küresel savaş karşıtı hareketin ve küresel antikapitalist hareketin sesi rock müzik iken son birkaç yıldır tüm dünyada rap müzik günümüz gençliğinin isyan sesi olarak yükseliyor. Söz ağırlıklı olması isyan dilinin yansımasını sağlıyor, fazla bir müzik aletine ihtiyaç olmaması ve dolayısıyla görece masrafsız olması alt sınıf gençler açısından bu müziğin tercih edilmesinde en önemli faktörleri oluşturuyor.
Rap müzik tartışmasından yola çıkarak Antikapitalistler Kadıköy’de “#Susamam: Rap ve Direniş” başlığıyla bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda kent antropoloğu olan ve Çekmeköy Underground filminin de yönetmenliğini yapan Aysim Türkmen ile Marmara Üniversitesi öğrencisi Murat Ürek konuştular.
Toplantıya izleyici olarak gelen ve Çekmeköy Underground filmi için film müziği yapan Acarkan Özkan da katılarak rap müziği hakkındaki görüşlerini paylaştı.
Türkmen, rap ve MC gibi kavramları açıklayarak başladı. RAP, Rhytm And Poem yani Ritim ve Şiir ya da Ritmik Şiir anlamına geliyor. MC ise Master of Ceremonies yani Seremoni Ustası anlamına geliyor. ABD’nin Bronx kentinde ev partileri ile başlayan rap müzikte bu ev partilerinin seremonisini hazırlayan rap sanatçılarına MC denmeye başlanıyor. Türkiye’de de Ezhel, Ceza gibi rap söyleyen kişilere MC deniyor.
Türkmen, 1973’te Bronx’taki bir ev partisinden başlayarak gettolara yayılan hip-hop kültürünü anlattı. Hip-hop içerisinde rap müziğinde olduğu ama break dans, grafiti, bol kıyafetler gibi çok daha geniş bir kültürel akım. Türkmen Hip-hop’ın siyahların ve yoksulların kendilerini ifade etme aracına dönüştüğünü ve Avrupa’da özellikle Fransa’da kent merkezinden itilen yoksulların, göçmenlerin, Arapların, siyahların, dışlananların kültürü olduğunu ekledi.
Türkiye’de ise rap müziğin esas çıkış noktasının eriyen ve işçileşen orta sınıflar olduğunu söyledi. Rap müziği yapanların da dinleyicilerinin de orta sınıf ailelerden geldiğini ve gerileyen sosyal statülerine bir tepki olarak bu müziğe yöneldiklerini söyledi.
Ürek ise rap müziğin sadece Batı’da değil Türkiye’de de alt sınıfların müziği olduğunu düşündüğünü belirtti. 1990’larda Almanya’da yaşayan Türkler üzerinden Türkiye’ye giren rap’in Almanya’da ayrımcılığa uğrayan Türkiyeli gençlerin kendilerini anlatma formuna dönüşmesine, bunun Türkiye’ye etkilerine ve politik bir ifade aracı olmasına değindi. Bu kültürle ilk tanıştığı zamanlardan bugüne yaşanan değişimlere vurgu yaptı.
Rap müzik gençler arasında popülerleştikçe müzik piyasasının da dikkatini çektiğini söyleyen Ürek, bir alt sınıfların, gecekonduların dar imkanlarla yaptıkları ve kendilerini ifade etmeye çalıştıkları rap müzik, bir de artık eğlence kültürünün parçası olan meşhur rapçiler olduğunu söyledi. Bugün popüler olanın dışında hala isyan eden bir müzik olmayı sürdürdüğünü anlattı.
Salondan özellikle kadın katılımcıların rap müziğin barındırdığı cinsiyetçi içerik üzerine tartışmaları en ilgi çeken konu oldu. Rap müzik alt sınıfların öfkesini yansıtan bir tür olması sebebiyle Batı’da da Türkiye’de de çok sık küfür içeriği olan bir müzik türü. Kadınlar her alanda olduğu gibi rap müzik içerisindeki cinsiyetçiliğe karşı da mücadele etmek zorunda olduklarını anlattılar. Cinsiyetçilikten azade bir müzik türü olmadığı için rap müziğe karşı özel bir tavır alınmasına gerek olmadığı tartışıldı.
Rap müzik içerisinde var olma mücadelesi veren kadın MC’lerin olduğu da konuşuldu. Erkeklerin hakim olduğu alanda rap yapmaya çalışan Ayben, Kolera gibi kadınların eşitsiz koşullarda müzik yapmayı sürdürdükleri anlatıldı.
Özdeş Özbay
(Sosyalist İşçi)