Hükümetin saldırısına karşı eğitim emekçileriyle dayanışmaya!

08.09.2016 - 14:37
Haberi paylaş

Başbakan Binali Yıldırım’ın “14 bin öğretmenin terörle ilişkisi var, incelemelerimiz sürüyor. Bu kişiler tedbiren açığa alınacak” sözlerine Eğitim-Sen'li emekçiler tepkili.

Başbakan Binali Yıldırım, geçtiğimiz pazar günü Diyarbakır’da tanıttığı “Doğu ve Güneydoğu'daki 23 ili kapsayan yatırım ve destek programı” hakkında konuşurken 14 bin öğretmenin açığa alınacağını söylemiş, "Bu bölgede görev yapan, terörle bir şekilde iç içe olmuş 14 bin öğretmen olduğu tahmin ediliyor. Ancak bunların ne kadarının doğrudan terör örgütüyle ilişkili olduğu, ne kadarının olmadığı yapılacak incelemelerle, soruşturmalarla ortaya çıkacak. Bayramdan sonra okullar açılıyor, Milli Eğitim Bakanı'mız ile konuştuk, tedbir olarak üzerinde şüphe bulunan, gerekli tespitleri yapılan bütün öğretmenler açığa alınacak, yeni ders döneminde bunlara görev verilmeyecek. Bunun yerine yeni baştan öğretmenlerimizi buraya göndereceğiz" ifadelerini kullanmıştı.

"Hukuk dışı uygulamalarda ısrar ediliyor"

Açıklamaya Eğitim-Sen’den tepki gelmişti.

Eğitim-Sen, 5 Eylül'de yaptığı yazılı açıklamada, 1 Eylül gece yarısı çıkarılan 672 sayılı KHK ile 28 bini MEB bünyesinde olmak üzere, 50 bini aşkın kamu personeli savunma hakkı bile tanınmadan kamu görevinden ihraç edildiğini hatırlattı. Açıklamada “Hükümetin ulusal ve uluslararası hukukun en temel ilkeleri ayaklar altına alınarak gerçekleştirdiği ihraçlar ve açığa almaların darbeci zihniyetten hiçbir farkı olmadığı gibi, hukuk dışı karar ve uygulamaların ısrarla sürdürülmek istenmesi dikkat çekicidir" denildi. 

Eğitim Sen açıklamasında, AKP hükümetine yakın kişilerin sosyal medyada eğitim emekçilerine yönelik linç kampanyası başlattığına dikkat çekti. 

14 bin öğretmeni açığa alınmak istenmesinin 'tamamen siyasi bir karar' olarak değerlendirildiği sendika açıklamasında, "bugüne kadar iktidarın anti demokratik uygulamalarına karşı çıkan tüm eğitim emekçilerine yönelik bir açık bir gözdağı olmasının ötesinde, tamamen korkutmak ve sindirmek amaçlıdır ve kabul edilmesi mümkün değildir " ifadeleri kullanıldı.

Saldırıya karşı eylem süreci

Hükümetin saldırı hazırlıklarına karşı bölgedeki eğitimciler eylem sürecine gireceklerini belirtti.

Evrensel'in haberine göre, Eğitim Sen Diyarbakır 2 No’lu Şube Sekreteri Deniz Yurtsever, “Bu sürecin biz Eğitim Sen’li eğitim emekçilerine yönelik olduğunu biliyoruz ve bu sürece karşı eylem sürecine gideceğiz. Bulunduğumuz alanlarda oturma eylemlerinden, Ankara’ya yürüyüş gibi çok sayıda demokratik eylem ve etkinleri hayata geçireceğiz. Biz kesinlikle biat eden bir pozisyona geçmeyeceğiz” dedi.

Diyarbakır’da açık alanda eylemlerin valilik tarafından yasaklanmasının ardından Diyarbakır 1 No’lu Şube binası toplantı salonunda oturma eylemine başlayan eğitim emekçileri, hükümetin olası sürgün ve açığa alma sürecine karşı tartışmalar yürütüyor. Burada konuştuğumuz Eğitim Sen Diyarbakır 2 No’lu Şube Sekreteri Deniz Yurtsever, 7 Haziran 2015 sonrası başlayan çatışmalı ortam sonrası ablukalara ve çatışmalara karşı sürekli eylemde olduklarını söyledi.

"Darbecilere hizmet ediyormuşuz gibi bir konuma sokulduk"

10 Ekim Ankara Katliamı sonrası da binlerce emekçiye soruşturmalar açıldığını belirterek, “Biliyorsunuz Türkiye yaşadığı çelişkilerle birlikte 15 Temmuz’da darbe girişiminin duvarına çarptı. Sonra devlet bu süreci bize karşı bir fırsata çevirdi. Daha çok ezme politikalarını geliştirdi ki son 14 bin sayısı da bunun üzerine gelişen bir şeydi. Bakarsanız darbe süreci devlet ile Cemaat arasında görülüyor ama aslında AKP kendisine bu süreçte gerçekten çok farklı şeyler devşirdi. Karşısında farklı görünen, farklı ses çıkartan herkesi darbeci olarak nitelendirdi. Ki biz darbe girişimi sabahı çıkıp medyada bu olayın niteliğini ortaya koyup, karşısında durduk. Buna rağmen bizde sanki darbecilere hizmet ediyormuşuz gibi bir konuma sokulduk. Baskılarla KESK’i dağıtma girişimi var. Aslı astarı nedir bilmiyoruz ama 14 bin rakamı ortaya atıldıktan sonra KESK içindeki dinamiği göstermek için çeşitli eylemler geliştirdik. Biz bu sürecin durmasını istiyoruz” diye anlattı.  

"Savaşa dur demek zorundaydık"

“Öğrencilerimiz birebir buradaki savaştan etkileniyor. Ders anlatırken çocuklarımızın gözlerinden anlayabiliyoruz yaşanan vahşeti. Bu nedenle bu sürece müdahil olması gereken en büyük güç de eğitimcilerdi. Savaşa karşı çocuklar ve kendi geleceğimiz için barış demek, zulme dur demek zorundaydık” diyen ve savaşa karşı durduklarını ifade eden Yurtsever, “Bu yüzden sürecin biz Eğitim Sen’li eğitim emekçilerine yönelik olduğunu biliyoruz ve bu sürece karşı eylem sürecine gideceğiz. Bulunduğumuz alanlarda oturma eylemlerinden, Ankara’ya yürüyüş gibi çok sayıda demokratik eylem ve etkinleri hayata geçireceğiz. Biz kesinlikle biat eden bir pozisyona geçmeyeceğiz” diye konuştu.

Bültene kayıt ol