Taşeron Belediye İşçileri Birliği (TABİB) gönüllüsü Kadim Fırat’a sorduk.
Yerel seçimler kapıda. Yerel yönetimlerde çalışan yüz binlerce işçiye verilen vaatler tutulmamışken, seçim sonrasına dair tabanda hangi görüşler var?
Kadim Fırat: Belediye iş kolunda seçim sonrasına dair umutlu bir beklenti olmadığını söyleyebiliriz. Yoksullaşma, ücretlerin erimesi, yaşam pahalılığı, gelecekte kemer sıkma çemberine sıkışıp kalan işçilerin bu sürecin olumsuzluklarını yaşadığını görüyoruz.
Hem 2023 genel hem 2024 yerel seçimleri öncesinde belediyelerde çalışan 700 bin işçinin şartlarının olumlu anlamda değişmemesi beklentiyi minimuma indiriyor.
Seçim süreçleri işçilerin siyasi partilere daha yoğun baskı kurma ve istediklerini alabilme süreci olmasına rağmen, her iki seçimde de işçiler bir şey alamadılar. Ek protokol ile bir miktar zam ve biraz promosyon parası sıkıştırdılar işçilerin cebine, sus payı niyetine. Hepsi bu kadar. Bunlardan da tüm işçiler yararlanmadı.
Siyasi partiler, işçilerin sorunları yokmuş gibi davranıyor. İşçiler konu dışı bırakılıyor, partilerin seçim kampanyasında afiş asan ve oy kullanan pasif insanlar olarak konumlandırılıyor.
Sendikalar işçi haklarına karşı duyarsız. Yeni dönemde seçilecek belediye başkanları ile ortaklaşma çabasındalar, hatta seçileceği garanti başkanların yanında durmaktan geri kalmıyorlar, işçileri kampanyalara yönlendiriyorlar.
Bu anlamda işçilerin yetkili sendikalardan da beklentisi yok. Bir ilerleme sağlayacağını da düşünmüyorlar.
TABİB ve ortakları dışında ortada itiraz eden, talep haykıran, süreç yürüten, eylem yapan kimse yok.
İkincisi, yüz binlerce belediye işçisi, belediyenin el değiştirmesi sonrasında işten atılacağı gerilimini düşünerek yaşıyor. Çünkü hiçbir işçinin iş garantisi yok.
Geriye 2024 Toplu İş Sözleşmeleri kalıyor. Onların da belediye başkanlarının, işveren sendikaları ve işçi sendikaları yönetimlerinin el ele vermesiyle işçiye sefalet sözleşmeleri olarak döneceği kesin gibi. Seyyanen zamlar ve bir miktar artış, üç beş idari madde yapılarak mesele kapatılmaya çalışılacak.
Bu bir kumpas ve bu kumpası bozulmalıyız.
TABİB ve kamuda çalışan taşeron işçiler 5 ayda 5. eylemini yaptı. Bundan sonrası için neler yapmayı düşünüyorsunuz?
İşçiler arasında yukarıda saydığımız olumsuzluklar bir yana tabanda birlik eğiliminin de kurulduğu bir evreden geçiyoruz.
Uzun zamandır birbirinden uzak, birbirine yabancı, siyasetin bölüp istediği gibi yönettiği işçi grupları sosyal medyada kurdukları diyaloğu sokağa taşımayı başardılar. Birlikte eylem yapmak, aylarca süren çalışmalar örgütlemek olağanüstü bir deneyim kazandırıyor. Ve birlik eğilimi giderek büyüyor, yüz binlerce işçinin her gün süren hak arama mücadelesine katkı sunuyor. Farklı kutuplarda yer almış işçiler birlikte davranmayı öğreniyor.
İlk 4 eylemimiz belediye şirket işçileri ve kamu taşeron işçileri imzalıydı. 5. eylemimizde kamu işçisi arkadaşlarımızla da ortaklık kurmayı başardık. Kamu işçisi, kadrolu olmasına rağmen ekonomik açıdan büyük zorluklar yaşıyor, sokağa birlikte çıkmamız hem yeni bir durum hem de mücadele kapsamını genişletmesi bakımında değerli olduğu gibi dayanışma zeminini kuvvetlendiriyor.
Eylemler ve örgütlenme çalışmaları devam edecek. Sosyal medya çalışmaları devam edecek. Ek Protokol kavgası devam edecek. Toplu İş Sözleşmelerine birlikte müdahale çalışmalarımız hız kazanacak.
Taşeron sisteme, şirket işçiliğine karşı, güvencesizlik ve düşük ücretlere karşı politik pratik adımlar kararlılıkla atılmaya devam edecek.
Bilmeyenlere TABİB’i anlatır mısın? Hangi ihtiyaçtan doğdu? Nasıl bir örgütlenme?
2018 yılından itibaren, onlarca yıllık taşeron sürecinden çıkmış, sendikalı olmuş, uzun yıllar hiçbir sosyal hakkı olmamış işçilerin, haklarını geliştirme, işçi mücadelelerine nefes verme, sendikalarda demokratik bir ortamın tesisi için çaba harcayan işçilerin uğraşları duvara tosladı.
İşveren ve sendika ortaklığı ile işçilerin ileri hamleleri sabote edildi. Grevlerimiz boğuldu, toplu iş sözleşmelerimiz gece yarısı imzaları ile paçavraya çevrildi.
Sendikal süreçlere büyük bir itki kazandırabilecek on binlerce işçi, sendikal bürokrasinin ayak oyunlarıyla etkisiz hale getirildi. Nerede işçiler kendi çabaları ile güzel bir değer yaratsalar, işçi demokrasisinin nüvelerini dikseler, orada işveren ve sendikanın patronları bu değerleri paramparça etti. Türkiye işçi sınıfına ve demokrasi mücadelesine büyük kazıklar attılar.
On yıllarca toplumsal muhalefetin çeşitli alanlarında emek veren, 2018 itibarı ile sendikaya girdiğinde pek çok şeyi değiştirebilecek kudrete sahip on binlerce işçinin önü yılların çürümüş sendikacıları tarafından profesyonelce kapatıldı. Yeni üyelerin bu çürümüşlüğü aşabilecek, bu kumpas kültürünü kıracak bir deneyimi ve bilgi ağı yoktu.
2021’de Kadıköy, Maltepe grevlerinin işveren ve sendika bürokratları iş birliğinde onur kırıcı bir şekilde kırılması öncü işçiler içinde yeni arayışların başlamasına neden oldu.
Siyaset ve sendikanın bu aleni ortaklığına karşı ulusal düzeyde yeni bir örgütlenme arayışı fikrini kristalize etti. Taşeron Belediye İşçileri Birliği (TABİB), yozlaşmış kültüre ortak olmak istemeyen işçilerin tabanda örgütlenme, diğer belediyelerde olup biteni bilme ve bağ kurma arayışı sonucunda doğdu.
Kısa sürede diğer belediyelerde iş durdurmuş, TİS süreçlerinde şartları zorlamış, greve gitmiş öncü işçiler arasında bağlar kuruldu. Ortak gündemler tartışıldı. İşçilerin ortak çıkarları ve gündelik ihtiyaçları konusunda çalışmalar yapıldı. Kuvvetli bir sosyal medya örgütlenmesi hedeflendi. Bu başarılınca sokağa çıkıldı, basın açıklamaları yapılarak irade beyanında bulunuldu.
Sendika ve siyasete dayanmayan, işçilerin kendini ifade edebileceği, yatay diyebileceğimiz bir örgütlenme doğdu ve çeşitli belediyelerde muhatap buldu.
TABİB bugün, sendika koltuklarından kırıntı peşinde koşmayan, temsilci ya da şube yönetimine girmek için çalışma arkadaşlarını ezmeyen, onları kazıklamayan, işverenin yarattığı rekabeti yeniden sendikalarda ve işyerlerinde üretmeyen, doğrudan demokrasiden yana, sadece bir işyerinin, şantiyenin, ofisin sınırlarıyla yetinmeyen, mücadeleyi ulusal düzeyde bir işçi örgütlenmesine doğru çeken, işyerindeki, üretim alanındaki örgütlenmeyi önemseyen, birleşik bir işçi mücadelesi örmeye çalışan ve bunun için maddi bir beklentiye ve çıkara sahip olmayan herkesin örgütlenmesidir. Bu düşünce ve ilkeleri benimseyen her işçi TABİB’dir. Kimseden izin alması gerekmez, kimseye bildirimde bulunması gerekmez, özgürdür, işçi sınıfını güçlendirecek her eylemi, imgeyi örgütleyebilir.
Belediye işçilerinin hakları ancak ulusal düzeyde güçlü ve kararlı bir işçi hareketi ile kazanılabilir. TABİB, bunun için mental olarak işçilerin sendikalardan kopmasından yanadır. Yani sendikacıların işçilere diktiği kefeni paramparça etme cüreti gösterilmeli. “Sendikalardan istifa edin, başka bir sendikaya geçin” demiyoruz. Sendikaların tabanında güçlü bir ses çıkarma zamanı diyoruz, hep birlikte. Sendikacıların ideolojik ve politik yönelimine, yöntemine, düşünüş biçimine teslim olmama anlamında sendikalardan kopmalıyız diyoruz. Gücümüzü bağımsız bir işçi hareketinin inşası için harcamalıyız.
(Sosyalist İşçi)