'Amasra maden ocağındaki iş katliamında idarenin ihmali var'

17.10.2022 - 11:13
Haberi paylaş

Türkiye Taşkömürü Kurumuna (TTK) ait Bartın - Amasra ocağında meydana gelen ve 41 işçinin ölümüne neden olan iş katliamı ile ilgili iktidara ve Türkiye Taş Kömürü Kurumuna yönelik tepkiler devam ediyor. Sayıştay raporunu değerlendiren uzmanlar, idarenin yüzde yüz kusurlu olduğunu belirtiyorlar.

Maden Mühendisleri Odası, 41 madencinin hayatını kaybettiği katliamın ardından yaptığı incelemelerin ilk sonuçlarını açıkladı. Grizu patlamasındaki gaz izleme sistemi verilerinin kendilerine verilmediğini aktaran Ayhan Yüksel, metan sensörünün kritik seviyede uyarı verip vermediği, verdiyse ne çeşit önlemler alındığı, uyarı vermediyse nedenlerinin incelenmesi gerektiğini vurguladı. 

Sayıştay raporu patlamanın nedenini açıkça yazıyor

Sayıştay raporlarını inceleyen uzmanlar, grizu patlaması ile ilgili pek çok uyarının yıllardır yapıldığını, ama önlem alınmadığını belirttiler. Sayıştay 2019’daki son raporunda sanki Amasra katliamını haber vermiş: “Üretim derinliği -300 metre olmuştur. Bu derinleşme, ani gaz degajı ve grizu patlaması gibi ciddi kaza risklerinin artmasına neden olmaktadır. Çalışılan damarların tamamında gaz içeriklerinin yüksek olduğu, degaj kapasitelerinin yüksek olduğu, arıza zonlarında riskin daha da arttığı bilinmektedir.”

Önlem alması gereken kurum olan Türkiye Taş Kömürü Kurumu (TTK)’nın Genel Müdürü Kazım Eroğlu ise, Kozlu’da 2013’te sekiz işçinin can verdiği grizu patlamasından dolayı mahkemede suçlu bulunmuş, hüküm giymiş. Aslında memuriyetten çıkarılması gereken Eroğlu, siyasi bağlantıları nedeniyle ödüllendirilmiş, genel müdür yapılmış.

Maden Mühendisleri Odasının iş güvenliği önerileri

Maden Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ayhan Yüksel “Grizu patlaması, metan gazının ve oksijenin ateş kaynağına ulaşması ile meydana gelir. Ölümlerin nedeni, grizu patlaması sonucu oluşan yüksek sıcaklık ve şok dalgası nedeniyle yanma ve ortama yayılan karbonmonoksit zehirlenmeleridir" dedi.

Yüksel, Sayıştay denetçileri içerisinde maden mühendislerinin de olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Burada yatırımlardan uygulamaya ve planlamaya kadar gördükleri eksikleri tespit ederler. Bulundukları tespite göre Amasra ocağı derinleşiyor. Ocak derinleştikçe riskler de artar. İşletmenin işçi sağlığı ve güvenliği yönergesinin hassasiyetle uygulanması tavsiyesinde bulunmuşlar. Eğer yönergelere uyulmuş olsa bu facialar yaşanmazdı. 

Kadrolaşma, liyakatsiz atamalar ve mühendislerin yetki ve sorumluluklarının yeterli ve doğru belirlenmemiş olmasının en önemli sorunlardan olduğuna dikkat çeken Yüksel, madenlerde işçi sağlığı ve güvenliği için şu önerilerde bulundu:

"Madencilikte acil durum planı ve risk haritaları; her kurum, işletme ve bütün işyerleri için ayrı planlanmalı ve uygulanmalıdır.

Metan yoğunluğu olan Zonguldak, Soma, Tunçbilek gibi havzalarda üretim planlaması aşamasında öncelikle metan drenajının her türlü ekonomik kaygıdan uzak bir şekilde dünya örneklerinde olduğu gibi yapılması, bölgenin olabildiğince metansızlaştırılması sonrasında hazırlık ve üretim çalışmalarına başlanılması gerekmektedir.

Maden üretiminin, maden mühendisi nezaretinde yapılması kanuni zorunluluktur. Bu uygulamanın tüm vardiyalarda yeteri kadar maden mühendisi tarafından taviz vermeden uygulanması sağlanmalıdır.

Maden işletmelerinde yasal olarak bulundurulan Daimi Nezaretçilerin ve İş Güvenliği Uzmanlarının mesleki bağımsızlığı ve iş güvencesi yasal teminat altına alınmalıdır.

Bültene kayıt ol