(Röportaj) Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal edilmelidir

06.09.2022 - 09:01
Haberi paylaş

Resmi Gazete’de 14 Şubat 2022 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren Öğretmenlik Meslek Kanununun (ÖMK), sınav takvimi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açıklandı. Uzman ve Başöğretmenlik sınavına başvurular 26 Eylül ile 3 Ekim tarihleri arasında yapılacak, yazılı sınav ise 19 Kasım 2022'de gerçekleştirilecek. 

Eğitim sendikaları ve öğretmen örgütleri bu yasa ile asıl olarak performans dayatması yapıldığını, öğretmenleri birbirleri ve velilerle çatıştırmak istediklerini açıkladılar, yasanın uygulanmamasını, sınavların iptal edilmesini istediler. 

Eğitim Sen, yasanın iptal edilmesi için bütün öğretmenleri 8 Eylül Perşembe günü Ankara’da Milli Eğitim bakanlığı önüne çağırdı.

Konu ile ilgili Eğitim Sen üyelerinin görüşlerine başvurduk, öğretmenler yasayı ve ona karşı yapılması gerekenleri anlattılar:

Yusuf Özmen – Bursa Eğitim Sen:

Öğretmenlik Meslek Kanununu (ÖMK) bütünlüklü değerlendirmediğimizi düşünüyorum. Maalesef ki öğretmenler de birçok sendika da ÖMK'yı kariyer ve sınav denklemine sıkıştırmış durumda. Aynı işi yapan öğretmenlerin kariyer basamaklarıyla ayrıştırılması elbette ki bir garabet ve bu kariyer basamakları için öğretmenlerin yetersiz ilan edilip hiçbir eğitici yanı olmayan videoları izlemeye zorlanması ve sınava sokulması elbette ki kabul edilebilir bir durum değil. Ancak başta da belirttiğim gibi Öğretmenlik Meslek Kanunu'na bütünlüklü olarak bakıldığında kanunun asıl amacının yandaş ve biat eden bir öğretmen profili oluşturmak olduğunu çok net görebiliriz. 

Kanunun neler getirdiğine baktığımız zaman görebiliyoruz ki, atama süreçleriyle başlayarak biat kültürünü öne çıkaran uygulamalar var. Atamalarda arşiv araştırması, güvenlik soruşturması kanuni hale getirilerek daha üniversite döneminde, hatta öncesinde öğrencilerin, öğretmen adaylarının legal siyasi faaliyetler dâhil hiçbir eylem ve etkinliğin içinde yer almamasını, hatta atanmak istiyorlarsa hükümete yakın bir çizgide hareket etmeleri gerektiğini dayatmaktadır. 

Ayrıca öğretmenler atandıktan sonra, aday öğretmenlikten asil öğretmenliğe geçiş süreci bir komisyonun mülakatına bırakılmakta, yeni atanan öğretmenlerin bu biat kültürüne uyması, hatta sözleşmeli olarak atanan öğretmenlerin sözleşmelerinin uzatılmayacağı korkusu salık verilmektedir. Böylece öğretmenlerin emir kulu haline getirildiklerini, yandaş sendikalara üye olmaya zorlandıklarını açık şekilde görebiliyoruz.

Sınava girme şartları arasında yer alan kademe ilerleme cezası almama koşulu da öğretmenleri bütün muhalif yapılardan, siyasi ve sendikal süreçlerden uzak tutmayı amaçlamaktadır. Yönetmelikte belirtilen ek2 ile öğretmenlere verilen ancak görev tanımlarında olmayan angarya işler, sınava girmek için ön koşul kabul edilmektedir. 

Dolayısıyla ÖMK biat kültürünü dayatmakta, öğretmenler arasındaki dayanışmayı ve iş yeri barışını bozmaktadır. Bu da artık geçinemeyecek duruma getirilen öğretmenlere küçücük bir gelir artışının şartı olarak dayatılmaktadır. Bu çerçeveden bakıldığında, ÖMK bir an önce geri çekilmeli ve öğretmenlerle, sendikalarla, eğitimin bütün paydaşlarıyla bir araya gelinerek yeni ve gerçek bir meslek kanunu yapılmalıdır.

Şafak Ayhan – Yenişehir Eğitim Sen:

“Öğretmenlik Meslek Kanunu”  düzenlemesi gündeme geldiği ilk günden itibaren tartışılmakta. Bu konudaki hazırlıklar ve bugüne kadar yürütülen tartışmalar, ağırlıklı olarak iktidara yakın sendika, dernek ve çevrelerin talep ve önerileri doğrultusunda yapılmıştır. “Öğretmenlik Meslek Kanunu” gibi önemli bir düzenleme kapalı kapılar ardında, kanunun muhatabı olan öğretmenlerin ve sendikaların iradesi dışında, onların görüşleri, önerileri, hakları ve talepleri dikkate alınmadan hazırlanmıştır. “Ben uygun gördüm” oldu mantığı her konuda olduğu gibi bu konuda da sürecin muhataplarına inmeden, eğitim emekçilerine reva görülen bir mantık. 

Bu kanun, emekçilere muazzam kazanımlar sunacakmış gibi ballandıra ballandıra anlatılıyor. Hâlbuki kanunun içeriğinde neoliberal politikaların işçi sınıfını bölmek için geliştirdiği, sınıfı birden fazla ayrışmaya sürükleyecek maddeler mevcut. Aynı işi yapan emekçiler kendi içerisinde birden fazla statüde konumlandırılıyor, uzman öğretmen, başöğretmen, sözleşmeli öğretmen, kadrolu öğretmen vb. gibi. 

Maaşına zam istiyorsan sınava girmelisin. Aynı işi yapan öğretmenler arasında hiyerarşi yaratmak ve farklı ücret politikası uygulamak ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesine temelden aykırıdır, bunun kabul edilebilirliği yoktur. Ayrıca öğretmenlik mesleği ve öğretmenin saygınlığı, öğrenci ve velilerin farklı değerlendirmeleriyle polemiğe açılacak, öğretmenlik mesleği daha da itibarsız hale getirilmiş olacaktır. Yandaş sendikanın dilinden düşürmediği konu tam da budur. 

Meslek kanununun hazırlık süreci ve gündeme getiriliş biçimi, içeriğinden bağımsız olarak son derece antidemokratiktir. Öğretmenlere dayatılan bu tarz suni gündemler, eğitim emekçilerinin en temel sorunu olan geçim sıkıntısı ve yoksullaşma sorununu göz ardı etmek üzerine kuruludur. Yoksulluk sınırı 23 bin TL’yi geçti, eğitim emekçileri ise yoksulluk sınırının yarısı kadar maaş almaya devam ediyor. Temel sorunlarımız; zamlar, hayat pahalılığı ve giderek derinleşen, yaşamı çekilmez boyuta sürükleyen ekonomik krizdir.

Adem Maden  -Yenişehir Eğitim Sen: 

Öğretmenlik Meslek Kanunu kabul edilemez. Meslek barışını bozar. İnsanca yaşanabilir ücret ve tüm öğretmen sendikalarının görüşü alınarak Öğretmenlik Meslek Kanunu oluşturulmalıdır.

Bültene kayıt ol