5 Ağustos mitingi: İşçi sınıfının güç gösterisi

01.08.2019 - 10:11
Haberi paylaş

Kamu işçileri greve hazırlanıyor. Şenol Karakaş, 5 Ağustos 1995'te gerçekleşen büyük Türk-İş mitingini hatırlattı. 

Hala büyük bir ekonomik krizin yaşanıp yaşanmayacağını soranlara bir ekonomist güzel yanıt vermişti. 2009 yılından beri görülen en yüksek işsizlik oranları yaşanırken ve Cumhuriyetin 100. Yılında % 9.9'luk bir işsizlik yaşanacağı öngörüsü bizzat iktidarın 11. Kalkınma Planında açık açık ifade edilmişken, büyük bir krizi beklemeye gerek yok, zaten içindeyiz demektir.

Yıl sonunda gerçekleşmesi beklenen bütçe açığına ilk altı ayda ulaşılmış durumda. Geçen yılın toplam bütçe açığı 72,6 milyar TL iken bu yılın ilk altı ayında açık 78,6 milyar TL.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun Haziran ayı verilerine göre konut satışları bir yılda yüzde 48,6 oranında azaldı. Konut satışı yarıya yarıya düştüğünde gelecek krizden değil içinden geçilen krizden söz etmek gerekir.

Mahfi Eğilmez, “Adam soruyor kriz niye başlamadı diye. Enflasyon, bugünkü düşmüş haliyle dünya ortalamasının 3 katı, işsizlik desen 2 katı, büyüme ekside, paranın değer kaybında dünya birincisiyiz. Adam kriz niye başlamadı diye soruyor. Ben de hangi kriz diye sordum ne diyeyim.” yazarken bütünüyle haklı.

Harekete geçme zamanı

Asgari ücretle, düşük gelirle yaşamak zorunda kalan işçiler bu soruları sormuyorlar zaten. İşçilerin sorusu, krizin bütün yükü işçilere çıkartılırken, nasıl oluyor da Türkiye en çok dolar milyarderi olan ülkeler sıralamasında ilk 15 sıra içinde yer alabiliyor?

Bir yanda bu kadar dolar milyarderi varken diğer yanda bir yıl içinde yoksulların yüzde 50 daha yoksullaşmış olması nasıl açıklanabilir?

Daha önemli soru ise ne yapmalı sorusudur?

Milyonlarca işçi hükümet şirketlerin borçlarını yeniden yapılandırırken, yoksullara yönelik hiçbir tedbir alınmamasına öfkeleniyor ve harekete geçmek istiyor. İşçi sınıfının nasıl harekete geçebileceği konusunda ise çok önemli bir deneyim var. 5 Ağustos 1995 yılında, Ankara’da gerçekleşen ve 200 bin işçinin katıldığı Türk-İş mitingi, işçi sınıfının hangi adımı atması gerektiğini gösteren çok önemli örnek.

Birleşen işçiler yenilmezler!

1994 yılında patlayan ekonomik krizin yükünü tıpkı bugün olduğu gibi işçilere ve yoksullara yüklemeye çalışan Tansu Çiller hükümetine karşı Türk-İş hızla harekete geçti. Türk İş'in ilk eylemleri 20 Temmuz ve 26 Kasım 1994 merkezi Ankara mitingleriyle oldu. Özellikle 26 Kasım 1994 Ankara Tandoğan mitinginde 1995 yılı bütçesi protesto edildi. Hükümet işçilerin kazanılmış haklarına saldırdı, toplu sözleşmede “sıfır zam” anlamına gelen bir öneri yaptı. 5 Ağustos günü Ankara'da Emeğe Saygı Yürüyüşü ve Mitingi yapıldı. 200 bini aşkın işçi yola çıktı, mitinglere resmen kapalı olan Kızılay meydanını doldurdu. (Türk-İş sitesinde hareketin hikayesi yer alıyor.)

5 Ağustos dev mitingi, önceki iki merkezi mitingin gücüyle gerçekleşmişti ve bu sefer de 5 Ağustos mitinginin gücü işçi sınıfına, daha güçlü harekete geçme, işyerlerinde, grev silahını kullanmaktan gelen gücünü göstermek için büyük bir özgüven vermişti.

8 Ağustos’ta bir günlük grevin ardından, 8 Eylül’de genel grev başladı. Greve 160 bin işçi katıldı. Bütün toplumda hava işçi sınıfından yana esmeye başladı, işçiler CHP’yi zorlayarak koalisyon hükümetinden ayrılmasını sağladılar. Çiller azınlık hükümeti kurmak için harekete geçti. Bazı sendikaların grevini yasaklamaya çabaladı. İşçilerin buna yanıtı, 15 Ekim günü, yasaklanmasına rağmen tüm işçileri Kızılay Medyanı’na çağırması oldu. On binlerce işçi barikatları aşarak meydanları doldurdu. O zamanki Türk-İş Başkanı Bayram Meral’le mecliste görüşmek yapmak isteyen hükümet yetkilileri avuçlarını yalayacaktı, zira işçiler, hep birlikte, Bayram Meral’in içinde olduğu arabayı çevirmiş başbakanla görüşmesine izin vermemiştik.

Çiller güvenoyu almayı başaramadı.

İşçi sınıfının bir yıllık eylem zinciri hükümeti düşürmeye yetti.

Bu eylemlerin en önemli yanı, Türk-İş liderliğinde düzenlenen mitingler olsa da aşağıdan, işyerlerinden yükselen öfkenin ürünü olarak diğer sendikaların da bu mitinglere katılması, birleşik eylemlerin her yerde örgütlenmesi, kazanmayı amaçlayan bir grev hareketinin inşa edilmesi ve kazanana kadar çok çeşitli eylemlerle hareketin sürekliliğinin sağlanmasıydı.

Krizin faturasını ödemek istemiyorsak, 1995 Türk-İş işçilerinin hareketi sayısız deneyim sunuyor, ona bakmalıyız.

Şenol Karakaş

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol