AKP’nin geçtiğimiz dönem İçişleri Bakanı olan Süleyman Soylu, saldırgan üslubu ve tehditleriyle tepki çekiyor.
Süleyman Soylu, seçimlerden önce Suruç’ta yaşanan şiddet olaylarında “PKK’nın AKP’lilere saldırdığı” propagandasını yapmış, olayın yaşandığı işyerinin kamera kayıtları ile televizyonlara çıkarak bunu ispatlamaya çalışmıştı. Ancak daha sonra ortaya çıkan kayıtlarda, saldırganların işyeri sahiplerini vurduğu ortaya çıkmıştı. Bu konuda AKP gerçekleri uzun süre gizleyemedi, otopsi raporuyla hastanede de cinayet işlendiği açıkça ortaya çıktı.
Son yılların en “şahin” siyasetçisi Süleyman Soylu, tehditlerine hiç ara vermedi. Seçimlerden önce, parlamentoda HDP’ye oy vermeyi düşünen CHP’lileri tehdit etti, “Millet hesabını sorar” dedi. Böylelikle yıllardır sandık/demokrasi demagojisi yürüten AKP, sadece verecekleri oy gerekçesiyle seçmenleri tehdit etmiş oldu.
Soylu, seçimlerden sonra ise Pervin Buldan’ı arayarak tehdit etti. Bu tehdidi sorulduğunda “az bile demişim” dedi. Oluşan yoğun tepkilerin ardından ise bir miktar geri adım atmak zorunda kaldı.
Soylu bir yandan da şehit cenazelerine CHP’lilerin alınmaması talimatını verdiğini söyleyerek tepki çekti.
AKP’liler dahi tahammül edemiyor
Süleyman Soylu’nun davranışları, AKP’yi destekleyenler arasında dahi tahammülsüzlük yaratıyor.
Örneğin, Haksöz Haber’de Selahaddin E. Çakırgil tarafından yazılan yazıda, “Bu uslûb, -hele de bir bakana- yakışıyor mu?” diye sorularak şöyle deniliyor:
“Herbirimizin sevmediği bir takım siyasî teşekküller olabilir. Onlarla polemiklere girebiliriz.. Ama, hele de bir ‘Bakan’, kurallar çerçevesinde davranmak zorundadır.
Bu yaklaşıma bizzat Cumhurbaşkanı Tayyib Erdoğan’ın ‘Hayır!’ demesini beklemek hakkımızdır.”
Veya, yönetimi geçen yıl AKP operasyonuyla değiştirilen Mazlum-Der dahi dayanamayarak şu tweeti atıyor:
“İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun HDP ve CHP üzerinden dile getirdiği hususlar basına yansımıştır.
Süleyman Soylu'nun, anayasal birer kurum olan siyasal partileri ve temsilcilerini hedef alan hukuk dışı tutumu kabul edilemez.”
Erdoğan’dan bağımsız değil
Süleyman Soylu karşısında Erdoğan’ı harekete geçmeye çağıran tutumlar ise geçerlilik taşımıyor.
Çünkü Soylu’nun yaptıkları AKP liderliğinin genel tutumundan bağımsız değil. Soylu, yönetimin kıyısında köşesindeki bir eğilimi değil, yerli milli “beka” koalisyonunun merkezi perspektifini temsil ediyor.
İlk olarak AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Soylu’nun açıklamaları sorulduğunda şöyle demişti:
“Bu konuşulur. Bugün partimizin Merkez Karar Yönetimi Kurulu toplantısı var. Bizim içimizden bir arkadaş, bakan düzeyinde, söylediği ortam, hangi olayla ilgili bunları ifade ettiğini de değerlendirme yaparken dikkate almak gerekir. Dolayısıyla hem siyasal hem demokratik kriterler açısından bunu konuşur, değerlendiririz.”
Ancak daha sonra, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, Soylu’nun açıklamalarını sahiplendiklerini belli etti:
“Türkiye terörle mücadele ediyor, İçişleri Bakanlığı da terörle mücadeleyi başarılı bir şekilde sürdürüyor. Şu anda İçişleri Bakanlığımız, İçişleri Bakanımız bu terörle mücadele sürecini yürütürken bu sürece yönelik bizim bazı tevillerde bulunmamız doğru olmaz. Sayın Bakan'ın neden bu tepkiyi verdiğini sayın bakana bırakmak lazım.”
Suç duyurusu ve mücadele
Öte yandan çok sayıda kişi ve kurum da Soylu’nun dizginlenemez tehditlerine karşı mücadele etmeye çalışıyor.
Diyarbakır Barosu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında "Görevi kötüye kullanma", "İftira atmak", "Suç işlemeye tahrik" ve "Hakaret etmek"ten suç duyurusunda bulundu. 11 farklı şehirden barolar, açıklamanın yapıldığı eyleme katılarak desteklerini ifade ettiler.
Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi de Diyarbakır Barosu’na destek verdi.
İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Diyarbakır Temsilciliği ve Hak İnisiyatifi Derneği Diyarbakır Temsilciliği ve Diyarbakır Tabip Odası da Soylu’nun yalanlarla manipüle ettiği olayları anlamak için Suruç’a gitmek isteyen STK’lara yönelik tehditleri karşısında suç duyurusunda bulundular.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan suç duyurusunda Soylu hakkında "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik, görevi kötüye kullanma, suç uydurma, iftira, suçu bildirmeme, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçlarını işlediği iddia edilerek kamu davası açıldı.