Milliyet gazetesinin ekonomi yazarı Güngör Uras, doların tırmanışının tahmin edebilmenin "imkânsız" olduğun belirterek, "Doların nereye kadar tırmanışını sürdüreceğini tahmin etmeye imkân yok. Arz talep sistemi işlemeye devam edecek. Kötü olan doların çıktığı çizgiden çok az aşağıya inmesi. Genelde çıktığı fiyatın biraz altında, biraz yukarısında yeni bir dolar fiyatının oluşması" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Londra'da bankacılara imkân ölçüsünde güven verdiğini belirten Uras, Merkez Bankası Başkanı'nın da Londra'da sıcak para gönderenlerle temas halinde olanacağını da ifade etti. Uras, "Tüm bunlar olumlu fakat geçici tedbirler. Yeni 'Yapısal Ekonomik Paket' hazırlanıncaya, bu paketi garanti edecek fon oluşuncaya kadar, doların istikrara kavuşması imkansız" diye yazdı.
Güngör Uras'ın Milliyet'teki yazısı (28 Mayıs 2018) şöyle:
Dolar endeksi yurt dışında 91’lerden 94’lere yükseldi ama, bizde dolar fiyatı dünyadan ayrı oluşuyor.
Gerçekçi olalım, seçim sonu yapısal ekonomik program hazırlanmadıkça, ekonomik programı destekleyecek en az 30 milyar dolarlık bir “Garanti Fonu” temin edilmedikçe, biz her günümüzü dolar ne olacak tartışmalarıyla geçireceğiz.
Dolar fiyatı ne kadara kadar tırmanır? Bunu tahmin etmek zor. Daha önceleri 4.5 TL sınırı vardı. Sonra 5.0 TL’yi normal gördük.
İyi de bu ekonominin hazmedeceği, kabul edebileceği bir sınır olmalı. İşte onu bilemiyoruz.
Tek başına değil...
Ekonominin diğer sorunlarını çözmeden sadece doları çözmek imkânsız. Ne var ki, şimdi acil dolara ihtiyacımız var. Türkiye’ye sıcak para genelde İngiltere’den geliyor. Buradaki fon yöneticileri yönettikleri fonların bir bölümünü Türkiye’ye gönderiyor. Fon yöneticilerinin sorumluluğu, fonları riske atmamak ve en yüksek getiriyi sağlamak.
Fon yöneticileri paraların üretimde kullanılmasını, gelir, döviz yaratmasını böylece gönderilen paranın riske uğramamasını beklerler.
Biz son yıllarda gelen sıcak parayı üretimde kullanacak yerde konut yapımı, büyük kamu projeleri ve tüketimde kullanır olduk. Türkiye ekonomik bakımdan riskli ülke kabul edilmeye başlandı.
Buna karşı faiz oranlarının yüksek olması, riske rağmen, kısa sürede yüksek getiri fırsatı verdiği için sıcak para girişi devam etti.
Türkiye’ye sıcak para gönderenler, bu ekonomik yapıda, bu inşaata ve tüketime dayalı, üretime katkısı olmayan dolarları kısa dönemlerde yüksek getiri cazibesinde değerlendirirken, seçim kararı öncesi bozulan ödemeler dengesi döviz trafiğinin tıkanmasına neden oldu.
Türk ekonomisinin çarklarının dönmesi için, her ay yurt dışından, 4 milyar dolar kaynağa ihtiyacımız var.
Bu büyüklükte kaynak girişi olmadığında, piyasada döviz kıtlığı hissedilmeye ve dolar fiyatı artmaya başlıyor.
Bugünlerde dolar fiyatının arkasında da bu var. Sıcak para girişi yavaşladı. Buna karşı cebinde 100 TL’si de olan, 1000 TL’si de olan dolar yükselecek, yükselince satarım diyerek dolar alıyor. Döviz açığı olan şirketler döviz topluyor. Devletin, kamu kuruluşlarının, bankaların döviz ihtiyacı var. Bu durumda dolar tırmanışa geçiyor. Son zamanlarda önemli gelişmeler oldu:
- Cumhurbaşkanı, Londra’da bankacılara imkân ölçüsünde güven verdi.
- Merkez Bankası, faizi 3 puan artırarak sıcak paranın getirisini yükseltti.
- Başbakan Yardımcısı Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya, Londra’da sıcak para gönderenlerle temasa geçecek.
Tüm bunlar olumlu fakat geçici tedbirler. Yeni “Yapısal Ekonomik Paket” hazırlanıncaya, bu paketi garanti edecek fon oluşuncaya kadar, doların istikrara kavuşması imkansız.
Doların nereye kadar tırmanışını sürdüreceğini tahmin etmeye imkân yok. Arz talep sistemi işlemeye devam edecek. Kötü olan doların çıktığı çizgiden çok az aşağıya inmesi. Genelde çıktığı fiyatın biraz altında, biraz yukarısında yeni bir dolar fiyatının oluşması.