Üniversiteme dokunma!

23.05.2018 - 16:43
Haberi paylaş

Sosyalist İşçi'den Meltem Oral, üniversitelerin bölünmesini İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Bölüm Başkanı Hakan Gürvit'le konuştu.

Dördü vakıf 20 yeni üniversite kurulması için hükümet tarafından hazırlanan yasa tasarısı meclisten geçti. Yasaya göre 13 üniversitenin çeşitli fakülte ve bölümleri, bağlı oldukları üniversitelerden bölünerek yeni kurulacak üniversitelere bağlanacak. Kayseri Erciyes, Ankara Gazi, Malatya İnönü üniversiteleri gibi kurumların da yer aldığı ‘bölünenler’ listesinden yasa tasarısına karşı en güçlü tepki ve protesto İstanbul Üniversitesi (İÜ)’nden geldi. Üniversite öğretim üyesi kadrosunun yanı sıra öğrencilerin de katıldığı birçok protesto gerçekleşti.

Üniversiteler neden bölünüyor?

Böyle bir yasanın neden apar topar geçtiği ve amacının ne olduğu ise tam bir muamma. Hükümet gerekçe olarak öğrenci sayısının yüksekliğini öne sürüyor. Ancak benzer öğrenci sayısına sahip başka üniversiteler bölünecekler arasında yer almıyor. Konu hakkında görüşlerine başvurduğumuz İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Bölüm Başkanı Hakan Gürvit de “ayrılmak üzere seçilenlerin neden seçildiğinin mantığını kavrayamıyoruz” diyor. Prof. Gürvit konunun muhataplarına hiç danışılmadan ve tartışılmadan böyle bir yasanın geçmiş olmasına tepkili. “Türkiye’nin en eski üniversitesini hiçbir yetkili kurumda tartışılmadan, apansızın meclise gelen bir uygulamayla bölmek istiyorlar. YÖK Başkanı bu meselenin 10 yıldır tartışıldığını söylüyor, öyle bir şey yok. Ben 1977’de öğrenci olarak girdim ve 40 yıldır buradayım. Üniversitenin bölünmesi kimseye danışılmadı. Eski rektör Yunus Söylet de bu konuyu hiç duymadığını söyledi. Buradaki en tuhaf şey hiç tartışılmadan böyle bir kararın alınmış olması”.

İstanbul Üniversitesi kapsamında iki tane tıp fakültesi yer alıyor. Birisi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi diğeri ise Çapa olarak bilinen İstanbul Tıp Fakültesi. Önceleri Çapa’nın bölüneceği tartışılırken yasanın son halinde Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin ayrılarak yeni kurulacak üniversiteye bağlanması oylandı. “Küçük bir heyetin ikna çabalarından sonra İÜ Tıp değil Cerrahpaşa’nın ayrılmasına karar verildi, isminin İbn-i Sina değil başka bir şey olacağı söyleniyor”.

Öğrencilerin ‘İstanbul Üniversitesi diye girdik, nereden mezun olacağız’ tepkisi karşısında oylanan tasarıya öğrencilerin eski üniversitelerinden diploma alacağı iddiası eklendi. Ancak yeni kurulacak üniversitelere bağlanacak fakülte çalışanlarının akıbetinin belirsizliği karşısında idareciler sessizliklerini koruyor. Hakan Gürvit “çalışanlara bilgi sunma zahmetine katlanılmadığı için en değerli fakülteler koparılıp alınırken rektörün konu hakkında fikrini bile bilmiyoruz” diyor.

Gürvit’e göre yeni kurulacak fakültenin sağlık odaklı olacağına dair yanlış bir algı var oysa “eczacılık burada kalıyor, orman, iktisat, işletme, Hasan Ali Yücel eğitim fakültesi gibi fakülteler gidiyor”.

Bölünme yasası rant sorusunu da beraberinde getiriyor. Hükümetin tartıştırmadan meclisten geçirdiği yasanın arka planında böyle bir amacın olması ihtimaline Hakan Gürvit itiraz etmiyor. “Tıp Fakültesi ve Cerrahpaşa alanları potansiyel rant alanı olarak değerli. Fakültelerin sürekli bir yerlere taşınması söylentisi hâkimdi. En son 15 Temmuz darbe girişiminin ardından İÜ’nin taşınacağı yerin Hasdal Kışlası olacağına dair dedikodular yüksek ağızlardan yayıldı. Yalnız iki tane hastanenin AVM’ye dönüşmesi endişesi bir yana bundan çok daha değerli olan Orman Fakültesi’nin arazisi. Belgrad Ormanları’na yakın, çok geniş bir yüzölçümü oranına sahip bir alanın imara açılması kent için felaket senaryolarından bir tanesi.”

Üniversite neden karşı çıkıyor?

Peki üniversitelerin bölünmesi yasasına neden itiraz ediliyor, pratik olarak kurumlar nasıl etkilenecek? Yeni kurulacak üniversitelerin ve mevcut fakülte arazilerinin rant alanına dönüşmesi riskinin dışında başka faktörler de itirazlara neden oluyor. Hakan Gürvit’e göre hem ulusal hem de uluslararası sorunlar yaşanacak. “Benim de dahil olduğum nörobilim gibi çok disiplinli doktora programlarında, tıp dışındaki alanlardan ve tıp içinden iki ayrı fakültenin akademik kadrosundan öğretim görevlileri var. Ayrı üniversiteler olursa eğer bu doktora programından diğer fakültedeki öğrenciler mahrum kalacak ve bu birçok program için geçerli. Uluslararası işbirlikleri diğer bir sorun. Akreditasyon meselesi var. Bir takım akademik standartları tutturmak için uluslararası kuruluşlar akredite edilmek lazım. Verilmiş olan akreditasyonların ayrılıktan sonra kaybedileceği söyleniyor. Bu yüzden İÜ akademik kadrosu çok tepkili ve endişeli”.

Yasayı Cumhurbaşkanı’nın veto etmesi hâlâ bir ihtimal. Ancak elbette bu ihtimalin gerçekleşmesi bölünme meselesine yönelik toplumsal tepkiyle doğru orantılı. İstanbul Üniversitesi dışındaki okullardan ise şimdilik ciddi bir tepki yok. “Yakın dönemde Gazi’den tepki çıktı ama diğer okullardan çok bir tepki gösterilmedi. Cumhurbaşkanı’nın adını anmak istemediğim üniversite dediği Malatya İnönü Üniversitesi veya Kayseri’deki Erciyes gibi farklı illerden üniversiteler yasada var. Tepkilere bakacak olursak en büyük tepki bizim üniversiteden geldi. Tam bir topyekûn karşı çıkış var. Bazı fakültelerde beklenenden çok daha sert şekilde tepki var.”

Röportaj: Meltem Oral

(Sosyalist işçi)

Bültene kayıt ol