Selahattin Demirtaş: “Bu düzeni kesinlikle yıkacağız”

13.05.2018 - 16:28
Haberi paylaş

Cumhurbaşkanı adaylarından Selahattin Demirtaş, Artı Gerçek'in sorularını avukatları aracılığıyla yanıtladı.

İktidar tarafından haksız ve hukuksuz bir şekilde hapiste tutulan, 7 Haziran 2015'te 6 milyon seçmenin oyunu alan HDP'nin lideri Demirtaş, eşitsiz koşullarda katıldığı cumhurbaşkanlığı seçimleri yarışında her gün bir gazetenin sorularını yanıtlayarak görüşlerini kamuoyuna açıklıyor.

Artı Gerçek'in Demirtaş'la röportajını okurlarımıza sunuyoruz...

Selahattin Demirtaş, “içeride” ama “dışarıda” gibi. Bu enerjiyi nereden buluyorsunuz?

Hamaset gibi algılanmasın ama gerçekten, gücümü de moralimi de halktan alıyorum. Doğrudan halkın sahiplenmesi ve dayanışması beni ayakta tutuyor. Başka da bir şeye ihtiyaç duymuyorum zaten. Onlardan aldığım morali enerjiye dönüştürüp dışarıya göndermeye çalışıyorum. Özgürlük mücadelesine yürekten inanarak ve bağlı kalarak yapıyorum bunu.

Adaylığınız genel bir heyecan yarattı. Özellikle memleketin batısında. 7 Haziran seçimleri sonrası “emanet oy” tartışmasını hatırlatırsam, HDP Türkiye partisi iddiasını hala taşıyor mu?

Taşımaması için hiçbir gerekçemiz veya mazeretimiz olamaz. Ezilen halkların, kimliklerin, sınıfların ve cinsiyetlerin ülkesidir Türkiye. Türkiyelilik de, bu kesimlerin haklarını savunurken ayrım yapmamaktır. Yoksa Türkçü bir parti olmak değildir. Adaylığımın, memleketin sadece batısında değil, her yerinde heyecanla karşılanmış olmasından mutluluk duyuyorum.

Sizin adaylığınızın sembolik bir anlamı da var. Hem siyasi rehineliğinize bir yanıt, hem de HDP’nin 7 Haziran’daki iddiasını taşıdığına da bir gönderme. Selahattin Demirtaş olarak siz adaylığınızı nasıl yorumluyorsunuz?

Benim için büyük bir onurdur. Halkın büyük bir çoğunluğunun desteği ve isteği olduğunu biliyordum zaten. Partim de, bunu toplantılarla bir kez daha teyit edip görevi bana verdi. Elbette, beni burada siyaseten gömmeye çalışan herkese iyi bir mesajdır bu aynı zamanda. Halk bitti demeyinceye kadar kimse bitti diyemiyor sonuçta. Ben bile diyemem. HDP’nin, halkın bana ihtiyacı varsa bundan geri durmak olmazdı. Ben eşbaşkanlığı bırakırken, mücadeleyi bırakmadığımın altını defalarca çizmiştim. Halkın ve partimin emrinde olacağımı belirtmiştim. Şimdi o gün geldi ve halkın bu emrini memnuniyetle karşılayıp, onlara layık olmaya çalışacağımı söyledim. HDP’nin 7 Haziran'da başlayan yürüyüşü devam ediyor, edecek.

“İçeriden” nasıl bir propaganda ya da seçim çalışması yürüteceksiniz? Sosyal medyayı daha mı etkin kullanacaksınız?

Avukatlar ve mektuplar aracılığıyla dışarıya gönderdiğim açıklamalar ve mesajlar dışında pek bir imkânım yok. Sosyal medya hesabımı da mesajlarımı iletmek için aktif kullanmaya çalışıyorum. Ama seçim çalışmalarını ben değil, dışarıdaki milyonlar yürütecek. Bu belki mecburen böyle olacak ve eminim çok daha iyi olacak. Çünkü bir değil, milyonlarca Demirtaş'ın seçim çalışması yapacak olması hem daha demokratik hem daha etkilidir.

Parlamenter sistem diyecek mi Selahattin Demirtaş?

Evet, elbette daha demokratik bir parlamenter sistemi savunuyorum.

18 Nisan’da açıklanan erken seçim kararının bir gün sonrasında, Twitter hesabınızdan “Gelin el ele verelim, bu korkunç kutuplaşmayı ortadan kaldıralım. Önümüzdeki seçimleri demokrasinin ve kardeşliğin düğününe dönüştürelim. İnanın yapabiliriz; inanın ve yapalım” demiştiniz. Demirtaş, seçim propaganda sürecinde nasıl bir dili öne çıkaracak?

Benim dilim ve üslubum bugüne kadar hep kapsayıcı, kucaklayıcı ve barışçıl olmuştur. Bu benim doğal halim. Başka türlüsünü bilmiyorum zaten.

HDP’nin “sıfır baraj” ittifakına sıcak baktığı biliniyordu. Ancak CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti ittifakında HDP yer almadı. HDP’nin ittifak dışı bırakılması, baraj sorunu olmamasından dolayı mı?

Hayır, onların HDP’yi kabul edecek kadar demokratik bir perspektife ve anlayışa sahip olmamalarından dolayı. Bu partilerin tamamı, Türkçülük ortak paydasında anlaşmakta hiçbir sorun yaşamıyor. Biz ne Türkçü ne de Kürtçüyüz. Çok kültürlülüğü ve çok kimlikliliği esas alıyoruz. Sıkıntıları bundandır.

HDP bu seçimde neyi öncelemeli? Daha açarsam İYİ Parti’nin HDP fobisine karşı bir tavır mı almalı İttifak’a karşı, yoksa Ak Parti iktidarını zayıflatmayı mı öncelemeli?

HDP, kendini anlatacak. Herhangi bir karşıtlık üzerinden söylem ve politika üretmeyecek. Her yerde, herkese Türkiye'nin temel sorunlarının çözümü için önerilerini anlatacak. Biz iktidar alternatifiyiz ve bunu projelerimizle, fikirlerimizle ortaya koyacağız.

İkinci turda HDP’nin tavrının ne olacağını düşünüyorsunuz? CHP’den Muharrem İnce ya da İYİ Parti’den Meral Akşener ikinci tura kalırsa HDP destek verir mi?

HDP, ikinci turda kimi destekleyeceği konusunda hiç mi hiç zorlamayacak. Çünkü ikinci turda da ben olacağım. Asıl, diğer partiler şimdiden bunu düşünüp, buna yoğunlaşsalar iyi olur.

HDP’nin baraj altı kalması durumunda Meclis aritmetiği “Cumhur İttifakı”na yarayacak. Sizce karşı blok bunu nasıl göze alıyor?

“HDP’nin parlamentoda olmasındansa, Erdoğan'ın tek adamlığı evlâdır” diyorlar herhalde. Bunu onlara sormak lazım.

Seçimler ikinci tura kalırsa HDP kilit parti olacak mı? Neden?

Tabii ki kilit parti olacak. Muhtemelen, ikinci turda ben ile başka bir aday yarışacağız ve HDP kimi desteklerse yüzde 100 ihtimalle o kişi kazanacak. Bu kadar nettir. Herkesin hesabını kitabını buna göre yapması lazım.

Umarım ikinci turda da HDP beni destekler. (Burada gülücük var) Çünkü kimin Cumhurbaşkanı olacağı HDP’lilerin tavrına göre kesinleşecek. HDP’liler bunu yaparken de, hem geçmişe hem şimdiye hem de geleceğe aynı anda bakıp karar verecektir. Ben ikinci turda da HDP’nin desteğini alabilmek için, HDP’nin ilkelerine ve beklentilerine azami dikkati kesinlikle göstereceğim. Samimi olacağım ve ikinci turda kazanırsam neler yapacağıma dair HDP ile bir protokol imzalayıp kamuoyuna açıklayacağım. Diğer adaylar ne yapar, nasıl davranır bilemem, ama HDP’nin bunun dışında hiçbir yaklaşımı kabul etmeyeceğini düşünüyorum. Bunu hangi aday yaparsa o kazanır ve buna en yakın aday da benim elbette.

Milletvekili adayı olamayacaksınız Cumhurbaşkanlığı adaylığı için. Neden bu tercih?

Aslında arkadaşlarım (Genel Merkezimiz) beni düşünerek milletvekili adaylığı önerdiler, ama ben kabul etmedim. “Benim dokunulmazlığa falan ihtiyacım yok. Ben hiçbir suç işlemedim ve bu taraflı yargıya rağmen, içeride de olsam mücadelemi sürdürürüm” dedim. Derdim kendimi korumak olsaydı zaten içeri girmeyebilirdim.

Bana düşen şey, halkın beklentisi doğrultusunda, Cumhurbaşkanlığı yarışında partim ve halkım adına iddialı olduğumuzu ortaya koymak olmalıydı, ben de tereddütsüz böyle davrandım. Bu benim halka karşı “onur borcumdu”. Bu borcu ödemeden gitsem gözüm arkada kalırdı.

“Dışarıya” nasıl bir mesajınız olacak?

Zorba yönetimler ve diktatörlükler, “korku” sayesinde ayakta kalabilirler. Korku yıkılırsa zorbalık da yıkılır. Bazen bu cesareti ortaya koymak ağır bedeller ödemeyi de gerektirebilir. Ama bu ağır bedeli ortaya koymaktan çekinirsek zorbalık bütün toplumu uzun yıllar teslim almayı başarır. Bu nedenle, ben hep cesarete ve umuda vurgu yaptım. Bugün de buna ihtiyaç var biliyorum. Bu dönemde cesaretlerini ortaya koymaları beklenen demokratik siyaset alanındaki bazı öncülerimiz maalesef bunu yapmadılar, ama halk buna rağmen kendi mücadelesinin öncülüğünü kendisi yaptı ve partiyi korudu.

Şimdi bu seçim kampanyası vesilesiyle, başta gençler ve kadınlar olmak üzere tüm halkımız en büyük çalışmayı yaparsa, bu düzeni kesinlikle yıkacağız. 24 Haziran'da HDP iktidar olacak. Herkes buna inansın ve yapalım. 

Bültene kayıt ol