Pembe Hayat Derneği, 3 Mart Dünya Seks İşçileri Günü dolayısıyla yayımladığı basın açıklamasında “Seks işçilerinin hakları insan haklarıdır” dedi ve seks işçiliğinin bir işçilik biçimi olarak tanınması talebini yineledi.
Açıklamanın tamamı şöyleydi:
Basına ve Kamuoyuna,
Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği olarak kurulduğumuz 2006 yılından bu yana her yıl olduğu gibi bu yıl da 3 Mart Dünya Seks İşçileri Günü vesilesiyle;
“Seks İşçilerinin Hakları İnsan Haklarıdır”,
“Patronsuz ve Pezevenksiz Bir Dünya İstiyoruz” diyoruz.
Türk Ceza Kanunu ve ilgili yasal mevzuatlar seks işçiliğini bir işçilik biçimi olarak tanımamaya devam etmektedir. Yasal tanınmanın eksikliği ise seks işçilerinin kayıt dışı, sağlıksız ve güvenliksiz koşullarda çalışmaya devam etmesi anlamına gelmektedir. Trans ve na-trans kadınlar, erkekler ve diğer cinsiyet çeşitliliklerimizle cinsel hizmet endüstrisinde emek veren kişilerin hakları gasp edilmeye devam etmektedir.
Genelevlerde kayıtlı çalışan seks işçileri son yıllarda genelevlerinin kapatılması, yeni iş yerlerinin açılmaması, kapatılan genelevleri nedeniyle çalışma mekanları ellerinden alınan kadınlara korunaklı ve sağlıklı yeni çalışma alanları sunulmaması nedeniyle birçok hak gaspı ve mağduriyet doğmaktadır.
Trans kadın seks işçilerine karşı bir yıldırma ve baskı yöntemi olarak usulsüz ve hukuksuz bir şekilde Kabahatler Kanunu gerekçe gösterilerek art arda idari para cezaları yazılmaya devam etmektedir.
Trans ve na-trans kadın, erkek ve diğer cinsiyet çeşitliliklerinden cinsel hizmet endüstrisinin her alanında çalışan, emek veren işçiler SGK sistemine çalışan olarak kayıt olamadıkları için emeklilik, ücretsiz sağlık hizmeti ve devletin SGK’lı çalışan diğer işçilere sunduğu sosyo-ekonomik haklardan faydalanamamaktadırlar.
Seks işçilerinin zorlu şartlar, tehlike ve riske açık güvencesiz çalışma koşulları, ücretsiz sağlık hizmetlerine erişmelerinin önündeki engeller altında elde ettikleri kazançları ise kayıt dışı kazanç olarak değerlendirilmekte ve devlet kurumları tarafından kazançları ile tehdit edilmeye devam edilmektedirler.
Türkiye Cumhuriyeti ilgili kanun ve mevzuatlarında fuhuşu bir suç olarak tanımlamıyor. Ancak uygulamalarda ve kanunlara ek maddeler ve düzenlemelerde seks işçileri birer suçlu gibi değerlendirilmeye devam ediyor. Bu da toplumsal damgalama, dışlanma ve ayrımcılığa yasal bir zemin sunuyor.
Türkiye’de nefret suçları ve nefret cinayetlerinin odağında bugün de seks işçisi trans kadınlar gelmeye devam ediyor. Cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık ve hak ihlalleri yasal düzenleme ve uygulamalarla engellenmediği için seks işçisi trans kadınlar çoklu ayrımcılık, damgalanma ve toplumsal dışlanma ile karşı karşıya kalıyor.
Derneğimiz web sitesinde 2015’ten bu yana 58 trans seks işçisi bireyin saldırıya maruz kaldığı ve nefret cinayetine kurban gittiği haberi bulunurken, 6 trans seks işçisi bireyin ise baskılara dayanamayıp intihar ettiği haberi yer almaktadır. Ulusal basında ise bu saldırıların pek çoğu yok sayılıyor ya da trans kadın seks işçilerinin maruz kaldığı hak ihlali ve ayrımcılığı meşru kılıyor ve olumlayan bir söylem üretiliyor.
Seks işçileri kentin sınırlı alanlarını kullanabiliyor, gettolaşmaya zorlanarak kentin belirli bölgelerinde adeta hapis tutuluyorlar. Bu durum da kendi içlerinde ya da dışarıdan bir takım çeteleşmeler ve mafya ilişkilerini beslemeye devam ediyor. Pezevenkler ve patronlar her geçen gün çeşitlenerek artıyor.
Cinsel hizmet endüstrisi çalışanları kolluk kuvvetleri tarafından potansiyel birer suçlu muamelesi gördükleri, kötü muamele ve işkenceye maruz bırakıldıkları için yaşadıkları hak ihlallerini emniyet birimlerine bildirmiyorlar, şikayetçi olmuyorlar. Adalet ve koruma mekanizmalarına güvensizlik devam ediyor.
Herkes adil, eşit ve özgür bir ülkede yaşama hakkına sahip olmalıdır.
Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği olarak 2008 yılından bu yana seks işçilerinin kolektifleşmesi, sendikalaşması, kendi mesleki birliklerini kurmalarının önündeki engellerin kaldırılması için bilinç yükseltme çalışmaları yürütüyoruz.
2018 yılında hâlâ “patronsuz ve pezevenksiz bir dünya” çağrımız geçerliliğini korumaya devam ediyor.
Çetelere, mafya ilişkilerine, seks işçilerinin emeğinin sömürülmesine, hukuksuzluğa, kolluk kuvvetlerinin ayrımcı ve keyfi uygulamalarına, kötü muamele ve işkenceye, çalışırken yaşanılan şiddet ve nefret saldırılarına, medyanın bu saldırıları meşrulaştıran diline karşı bir arada hareket etmemiz ve mücadelemizi sürdürmenin önemini bir kez daha vurguluyoruz.
3 Mart Dünya Seks İşçileri Günü vesilesiyle yasa yapıcılara,
- Seks işçiliğini bir meslek kolu olarak ve geniş bir anlamda yorumlayarak yasal hale getirmeleri,
- Cinsel hizmet sektörü çalışanlarının emeklilik, sigorta primleri, ücretsiz sağlık hizmetleri ve devletin SGK’lı çalışanlara sunduğu sosyo-ekonomik haklardan faydalanabilecekleri gerekli düzenlemeleri yapmaları,
- Korunaklı ve sağlıklı çalışma koşulları oluşturmaları,
- İş Yeri ve İşçi Güvenliği’ni ilgilendiren kanunlarda kapsayıcı düzenlemeler yapmaları,
- Seks İşçiliği ve İnsan Ticareti arasındaki ayrımı kesin bir şekilde bilerek hareket etmeleri,
- Patron ve pezevenklerin seks işçileri üzerindeki sömürülerini engelleyici ve önleyici tedbir almaları,
- Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar, HIV ve Hepatit C ile mücadelede etkin siyasi stratejiler geliştirmeleri,
- Trans, na-trans ve diğer cinsiyet çeşitliliklerinden her cinsel hizmet çalışanının kolluk kuvvetlerinden eşit ve adil muamele görmelerini sağlayıcı eğitimleri şart koşmaları,
- İstihdam politikalarında yasal genelevleri ile ilgili trans çalışanları da kapsayacak şekilde ilerici düzenlemeler yapmaları,
- Mevcut çalışma sahalarının koşullarını iyileştirici tedbirler almaları
çağrısında bulunuyoruz.
Unutma! Seks İşçiliği bir iş biçimidir.
Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği
03.03.2018