Antikapitalistler platformunun "Irkçılığa Karşı Birleşelim" atölyelerinin ilk oturumunda, Ferda Keskin ile kapitalizm ve ırkçılık ilişkisi ele alındı.
Irkçılığın moderniteye özgü yeni bir kavram olduğunu ve kapitalizmle içsel bir bağı bulunduğunu dile getiren Ferda Keskin, şu ifadeleri kullandı:
Irkçılık ilk olarak kapitalizmin gelişme döneminde batı kültürü içinde, batının kendi kendisiyle kurduğu ilişkide ortaya çıktı. Kapitalizm koşullarında, daha fazla insan bedeninin üretimde emek gücü olarak sürece dahil olması gerekiyordu. Kapitalist ideologlar, daha fazla üretim için daha sağlıklı beden ihtiyacı olduğunun propagandasını yaptılar. Bu görüşler, insan bedeninin disiplin altına alınması, hasta sağlıksız insanların yok edilmesi fikrine kadar ilerledi. Üreme önemli bir konu hâline geldi. Bu da kapitalizmi, genetik olarak güçlü vücuda sahip insanlar oluşturma düşüncesine sevk etti. Emek sürecine dahil olamayacak insanların elimine edilmesi gerektiği ileri sürüldü. Özellikle Alman ırkçılığı bu kanaldan gelişti. Batı ırkçılığı, ideolojik gelişimi sırasında tıp, psikiyatr, pedagoji vb. pek çok bilimden destek aldı. Bu ırkçılık tipine içsel ırkçılık denebilir. Kendisini bir ırk olarak tanımlayan bir toplumun, daha güçlü bir ırk yaratmak adına kendi topluluğu içindeki insanlara karşı ırkçılık yapması, içsel ırkçılıktır.
Bir de dışsal ırkçılık vardır. Bir insan topluluğunun kendisini ırk olarak tanımlaması ve kendi ırkı dışında kalanları ötekileştirmesi, onlar üzerinde tahakküm kurması dışsal ırkçılıktır. Batı toplumlarının dışsal ırkçılığı da mevcuttur. Kapitalist batı toplumlarının kendisinden olmayan insanların (Asyalı, Afrikalı vd) emek gücü üzerinde kurduğu tahakküm, ırkçılıktır.
Batı, kendisine önce sağlıklı bir ırk yaratmak iddiası ile içsel ırkçılık yapmıştır. Bu düşünce Hitler faşizmine kadar gitmiştir. Aynı dönemde köle ticareti ile ucuz, hatta bedava emek gücü sağlamak için dışsal ırkçılık yapmıştır.
19. yy.da Batı’daki üniversitelerde ırkçılık önemli, araştırılması ve desteklenmesi gereken bir düşünce olarak ele alınırdı. Ari, üstün ırk oluşturmanın önemli olduğu, bazı ırkların niçin aşağı olduğu bilimsel olarak anlatılırdı. Irkçılık, kapitalizmin gelişiminde, ilk sermaye birikimlerinin yaratılmasında kapitalistlerin epeyce işine yaradı.
Irkçılık konusuna yaklaşımımızda şu noktayı önemle vurgulamalıyız: İnsan doğası diye bir şey yoktur. İnsan doğası, tarihsel bir süreçte, toplumsal ilişkiler içinde oluşur, kapitalizm tarafından kullanılır. Dolayısıyla insan doğası gereği ırkçı değildir, kapitalist devlet insanların ırkçı fikirlere savrulması için bizzat çalışır. Kapitalizm ile mücadele, ırkçılığa karşı mücadelenin ayrılmaz bir parçasıdır."
Tartışma ve mücadele
Salondan yapılan katkılarda ise ırkçılığa karşı mücadelenin cinsiyetçilik, homofobi, milliyetçilik vb. sorunlara karşı mücadeleyle birleştirilmesinin gerekliliği, neoliberal kapitalizm krize girdikçe ırkçılığın yükseldiği, Türkiye'de tarihsel olarak pek çok kimliğe yönelik ırkçılığın vuku bulduğu, ancak bugün en önemli maddenin mültecilere yönelik ırkçılık olduğu vurgulandı.
Irkçılığın kapitalizmden ayrı ele alınıp alınamayacağına dair bir tartışma yürütülürken, işçi sınıfı içinde ırkçı fikirler yenilgiye uğratılmadan işçilerin çıkarları için mücadele edemeyeceği ifade edildi.
Antikapitalistler kampanyası, iki haftada bir yapacağı atölyelerle "Irkçılığa Karşı Birleşelim" kampanyasını hızlandıracak ve 17 Mart'ta tüm dünyadaki ırkçılık karşıtlarıyla birlikte eylemde olacak.