ABD’de eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’yı 6 suçlamanın 5’inden mahkûm etti. Jürinin oybirliğiyle karar alınan dava kamuoyunda Zarrab Davası olarak biliniyordu ancak Reza Zarrab kısa bir süre önce sanıkken, tanık konumuna geçmişti.
Kamuoyunda Zarrab Davası olarak bilinen ancak İran asıllı Türkiye vatandaşı trilyoner Reza Zarrab’ın sanıkken tanık konumuna geçtiği davada yargılanan eski Halkbank Gelen Müdür Yardımcısı Hakan Atilla, kendisine yöneltilen 5 suçlamanın 4’ünden suçlu bulundu. Jürinin oybirliğiyle karar verdiği davanın ana konusu ABD’nin İran’a uyguladığı ambargonun delinmesiyken, dava sürecinde Türkiye’de yaşanan pek çok yolsuzluk gündeme gelmişti.
95 yılla yargılanan Atilla, ABD’nin İran’a dönük yaptırımlarını delmek, ABD’yi aldatma suçuna iştirak, ABD bankalarını dolandırmak, ABD bankalarını dolandırmaya iştirak, kara para aklama suçuna iştirak ve kara para aklamak ile suçluyordu. İlk beş konuda suçlu bulunan Atilla, sonuncu maddeden suçlu bulunmadı.
Atilla hakkında verilen ceza 11 Nisan’da açıklanacak. Daha sonra ise birkaç yıl sürmesi beklenen temyiz süreci başlayacak.
Türkiye Dışişleri’nden açıklama
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yaparak Türkiye’nin içişlerine karışıldığını söyledi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"New York Güney Bölgesi Savcılığı'nca hazırlanan SR 15 Cr.867 (RMB) numaralı tadil edilmiş iddianame temelindeki davada Halkbank Genel Müdür yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın juri tarafından altı suçlamanın beşinden suçlu bulunmuş olması haksız ve talihsiz bir gelişmedir."
"ABD mahkemesi, sahte ve siyasi istismara müsait sözde “delillere” dayanarak gerçekleştirilen ve Türkiye’nin iç meselelerinin gerçek dışı kurgular temelinde tartışıldığı bir süreçte, daha önce örneğine rastlanmamış bir şekilde Türkiye’nin içişlerine müdahil edilmiştir."
"Bu arada ABD tarafından maddi ve lojistik destek sağlanmak suretiyle bazı FETÖ mensuplarının yargı sürecini etkileyecek gerçek dışı iddialarda bulunmalarına ve sahte deliller sunmalarına fırsat verilmesi mahkeme sürecinin ciddiyetini ve inanılırlığını yok etmiştir. Bu haliyle bir hukuk ayıbına dönüşen kararın düzeltilmesi en büyük temennimizdir."