İkisi de Ak Parti'nin kurucu liderlerinden olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül arasındaki KHK gerilimi devam ediyor.
Son KHK'nın 'cezasızlık' maddesine büyük tepki, Ak Parti'yi telaşlandırmış gözüküyor. Erdoğan, bir basın toplantısında Abdullah Gül'le tartışırken, kendisine yakın Ak Partililer çok daha ağır konuşuyor.
Son KHK'nin 121. maddesini en kararlı şekilde MHP ve BBP savundu. Yazan Ak Partililer ise yükselen eleştiri ve tepkiler karşısında adeta savunmaya geçerken aralarındaki görüş farklılıkları da ortaya döküldü.
15 Temmuz darbe girişimini püskürten sivillere cezasızlık ve koruma getirdiği söylenen, fakat bunu 15-16 Temmuz günleriyle sınırlamayıp, devamı niteliğindeki "terör olaylarında" geçerli kılan KHK maddesi, Ak Parti kurucusu ve önceki cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, şöyle eleştirilmişti:
"15 Temmuz hain darbe teşebbüsüne karşı arkasına bakmadan sokağa çıkıp direnen kahraman vatandaşlarımızı koruma amacıyla çıkartıldığını düşündüğüm 696 sayılı KHK’nın yazımındaki hukuk diliyle bağdaşmayan muğlaklık, hukuk devleti anlayışı açısından kaygı vericidir. İleride hepimizi üzecek olaylara ve gelişmelere fırsat vermemek için gözden geçirileceğini ümit ediyorum."
Gül'ün bu tweeti başta Bülent Arınç olmak üzere bir çok Ak Partili tarafından paylaşırken, buna en sert tepki Erdoğan yakınlığıyla bilinen Ak Parti İstanbul milletvekili Metin Külünk'ten geldi:
“Hep aynı güruhun (Gezi Kalkışması ve 15 Temmuz İşgalci örgütün Ve arkasındaki aklın) alkışladığı muhalif duruşlar sergileyen bu iki isme sokaktan mesaj var: Milletimiz ahde vefayı çok iyi bilir ve hakkı hak sahibine teslim eder. Sokakta aynı tezahüratla alkışlanmadığınızı bilin. 15 Temmuz’un arkasındaki İşgalci akla yaranmak ve alkışını alabilmek için Sayın Erdoğan’a başkalarının kirli omuzlardan ateş etmekten vazgeçin. Sizi omuzlarında taşıyan Anadolu’nun masum insanlarının duygularının üzerinde yürümeyin. ‘Hattımız Erdoğan karşıtlığıdır’ deyin bilelim."
Bu yanıt ile başbakan ve hükümet sözcüsünün KHK'yi savunan açıklamaları yetmemiş olacak ki devreye Erdoğan girdi. Uçakta gazetecilerle yaptığı toplantıda Gül'ü eleştirdi.
"Bu düzenlemenin neyle ilgili olduğu aslında belli. Nitekim bundan önce de bu ifadenin yer aldığı dört ayrı KHK düzenlemesi yapıldı. Onların hiçbirine dair bu güne kadar kimse ses çıkarmadı. Şimdi bu son KHK’yı birileri köpürtmeye başladı. Oysa dediğim gibi bu sadece 15 Temmuz’u kapsayan bir olaydır. Bunun dışında hiçbir şey söz konusu değil. Geçmiş Cumhurbaşkanımızın da, burada kalkıp maalesef bir muğlaklıktan bahsetmiş olması üzücüdür. Neye dayanarak siz böyle bir muğlaklıktan bahsediyorsunuz? Hangi madde sizi bu muğlaklığa itebiliyor? Bu üzücü olmuştur. Kendileri tarafından yapılan o açıklama, aldığı retweet’lerle süreci çok farklı bir yere doğru işletmiştir. Ama şunu söyleyeyim: Gerek Adalet Bakanımız gerek Hükümet Sözcümüz bu konuyla ilgili gerekli cevapları vermiş durumdadırlar."
Gül'ün buna yanıtıysa şu oldu:
“Ufak bir düzeltme ile bunun önüne geçilebilir diye düşündüm. Bunu oraya buraya çekmenin bir anlamı yok açıkçası. Önemli konularda görüşlerimi halkla paylaşmak benim sorumluluğum. Ben hayatımı millete devlete hizmetle geçirmiş biriyim.”
Erdoğan, yok dese de bizzat Ak Partiden çıkan farklı sesler KHK'deki muğlaklığı kanıtladı.
KHK'ye gelen eleştirilere Ak Parti'den ilk yanıtı veren genel başkan yardımcısı Cevdet Yılmaz, 'terörle mücadeleyi güçlendirmeye yönelik olduğunu' söylemişti.
24 saat geçmeden sözlerini geri alan Ak Parti İstanbul milletvekili Burhan Kuzu," 15 Temmuz benzeri bir darbe veya terör saldırısı yeniden gerçekleşirse, bu ihanete müdahale edecek vatandaşlarımız kanuni olarak koruma altına alınacak” diyerek 121. maddenin iki günle sınırlı olmadığını savunmuştu.
Yüzde 51'i korumak için MHP ile ittifakını sağlamlaştırmaya çalışan Erdoğan'ın kendi partisindeki çatlak, her siyasi krizde büyüyor.