Cumhuriyet gazeteci ve yöneticilerinin “terör” ve “güveni kötüye kullanma” suçlamalarıyla yargılandıkları davanın beşinci duruşması 25 Aralık’ta İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Mahkeme heyeti tüm tutuklu sanıkların tutukluluk hâllerinin devamına karar verirken bir sonraki duruşmanın 9 Mart 2018’de Silivri’de görülmesine hükmetti.
İki gün olarak planlanan ancak ilk günde bitirilen duruşmada tutuklu sanıklar savunma yapmadı. Mahkeme Başkanı Ahmet Şık’ın savunmasını “siyasi” olduğu gerekçesiyle kesip Şık’ı salon dışına çıkarınca diğer tutuklu sanıklar Murat Sabuncu ve Akın Atalay da savunma yapmayacaklarını söylediler.
Duruşmada dinlenmesi planlanan iki tanık da Cumhuriyet avukatlarının reddi hâkim talebinde bulunmaları nedeniyle dinlenmedi. Mahkeme ara kararında reddi hâkim talebinin ise değerlendirilmek üzere 28. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi.
P24’ün mahkeme salonundan takip ettiği duruşma, mahkeme başkanının talep edilen belgelerin tamamının mahkemeye ulaşmadığını, yargılamada istenilen ilerlemenin sağlanamadığını duyurmasıyla başladı.
Satmış: Tanıkların FETÖ ile bağlantılı olduklarına inanmıyorum
Ardından tanıklardan gazeteci Doğan Satmış’ın ifadesine geçildi. Cumhuriyet gazetesinin yönetimine dair bir söyleşideki ifadeleri nedeniyle tanıklığına başvurulan Satmış, Cumhuriyet’te 1,5 yıl birlikte çalıştığı sanıkların “FETÖ ile bağlantılı” olduklarına inanmadığını söyledi. Satmış, “Ayrıca gazeteciliğin bu mahkeme gibi ağır ceza mahkemelerinde yargılanmasını doğru bulmuyorum” diye konuştu.
Söyleşideki ifadeleriyle ilgili olarak da konuşan Satmış, sözlerinin bazı gazetelerce çarpıtıldığını, belli bir algı oluşturmak maksadıyla söyleşinin belli bir şekilde sunulduğunu söyledi. Ancak Satmış, mahkeme başkanının buna karşı şikâyetçi olup olmadığı sorusu karşısında şikâyetçi olmadığını, tekzip de istemediğini ama Twitter hesabından ‘’iki gazetenin doğru olmayan şeyler yazdığını’’ paylaştığını söyledi.
Avukat Tora Pekin’in söyleşiyle ilgili sorularına karşılık olarak ise Satmış, anlamını aşan sözler söylemiş olabileceğini belirtti. Satmış, Pekin’in “Cumhuriyet Vakfı’nı başka bir grup ele geçirdi” şeklindeki sözlerini hatırlatması üzerine çoğunluğun el değiştirdiğini kastettiğini, “ele geçirdi” ifadesinin anlamını aşan bir ifade olduğunu söyledi. Satmış, bazı ifadelerinin tutuklu yargılanan Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay’ın 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildiği şeklinde yorumlanmasına ise itiraz etti. Satmış, “Ben öyle bir şey demedim. Biz Atalay ile bir iki anlaşmazlık yaşadık ama bunlar gazetecilik faaliyetiyle ilgili şeyler,” diye konuştu.
Satmış, mahkeme başkanının İcra Kurulu başkan ya da üyelerinin haber ya da başlıklarla ilgili müdahalelerinin olup olmadığı sorusuna ise “Hayır, böyle bir durum olmamıştır” diyerek cevap verdi.
Şık salondan çıkarıldı
Duruşmada daha sonra mahkeme başkanı tanıklar Mehmet Faraç ile Leyla Tavşanoğlu’nun saat 14:00-14:30 gibi geleceklerini ilettiklerini, o saate kadar ara verilebileceğini söyledi. Ancak tutuklu yargılanan Cumhuriyet muhabiri Ahmet Şık söz alarak ara verilmemesini, kendisinin beyanlarının olacağını söyledi. Talebin kabul edilmesi üzerine Şık konuşmaya başladı ancak kısa süre sonra mahkeme başkanı “siyasi” olduğu ve dosya kapsamında olmadığı gerekçesiyle Şık’ın savunmasını kesti ve salondan çıkarılmasını istedi. Mahkeme başkanının Şık’a “sen” diye hitap etmesini protesto eden bir izleyici de salondan çıkarıldı. Duruşmaya izleyicilerin protesto alkışları ve sloganlar arasında ara verildi.
Kesilen savunmasında Şık Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit'in yeni adlî yılın açılışı vesilesiyle yaptığı konuşmadaki verilere atıf yaptı, bu verilere göre ülke nüfusunun yüzde 8’inin şüpheli olduğunu ancak bu rakamların da düzeltilmesi gerektiğini, zira 15 yaşın altında olanlar veya akıl hastaları gibi isnat yeteneği bulunmayan kişiler de hesaplandığında ülke nüfusunun yüzde 15’inin devlet nezdinde şüpheli görüldüğünün ortaya çıktığını söyledi.
Şık, “Karşımıza çıkan tablo şöyle: Kötülüğünü şiddetle besleyen bir dikta rejiminde doğal olarak, özgürlüğünün sınırlarını genişleten de sadece kötülük oluyor. Çoğulculuğa değil çoğunlukçuluğa sırtını dayayarak memleketin kendinden olmayanlarına değişik biçimlerde ve düzeyde terörist muamelesi yapan bir iktidar var. Hakikati örtbas eden, gizlenen her gerçekle ortak geleceğimizin karartılmasına suç ortaklığı yapan bir medya var. Her şey gözlerinin önünde cereyan ederken korkuyla ya da konforunun bozulacağı endişesiyle suskunluk sarmalına hapsolmuş bir sessiz çoğunluk var,” diye konuştu.
Aradan sonra tekrar başlayan duruşmaya gazeteciler ve avukatlar dışında, sanıkların yakınları da dâhil olmak üzere kimse alınmadı. Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, Şık’ın duruşmanın düzenini bozduğunu, savunma kapsamının dışına çıktığını belirterek CMK 203-204. maddeleri gereği günün geri kalanında duruşma salonuna alınmayacağını açıkladı.
İtiraz eden avukat Fikret İlkiz, Şık’ın savunma hakkının bulunduğunu, tanıkların dinlenmesi esnasında hazır bulunması gerektiğini belirterek Şık’a salona tekrar alınıp savunma fırsatı verilmesini ve gerekirse daha sonra savunması hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi.
Ancak mahkeme heyeti savcılığın da bu yöndeki görüşüne uygun olarak Şık’ın konuşmasının duruşmanın düzenini bozacağı gerekçesiyle salona alınmamasını kararlaştırdı.
Bunun üzerine söz alan avukat Bahri Belen ise Ahmet Şık ve diğer sanıkların savunma yaparken kısıtlanma gibi tehditler altında bulunduklarını ve mahkemenin tarafsızlığını yitirdiğini söyleyerek reddi hâkim talebinde bulundu.
Sabuncu: Arkadaşımın yanına gitmek istiyorum
Mahkeme heyeti ise bu durumda sadece gecikmesinde sakınca bulunan işlerin yapılabileceğini, bu nedenle dinlenmesi planlanan tanıklar Leyla Tavşanoğlu ve Mehmet Faraç’ın dinlenmelerinin mümkün olmadığını söyleyerek savcılıktan tutukluluk ve adlî kontrol hakkındaki mütalaasını istedi. Savcı ise tüm tutukluluk hâllerinin devamına karar verilmesini talep etti.
Daha sonra söz alan Cumhuriyet’in tutuklu Genel Yayın Yönetmeni (ve P24 kurucusu) Murat Sabuncu, Şık’a savunma izni verilmediği için kendisinin de savunma yapmayacağını söyledi. Sabuncu, “Dün tutuklulukta 15. aya girdim. Bir savunma hazırlamıştım, okumak istiyordum ama Ahmet Şık savunmasını yapamadığı için doğal olarak ben de yapmayacağım. Sizden tek bir talebim var; arkadaşım aşağıda yalnız duruyor, onun yanına gitmek istiyorum,” diye konuştu.
Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay da aynı sebepten savunma yapmayacağını söyledi ancak savcının tutukluluk talebine binaen Cumhuriyet gazetesine saldırı planlayan fakat daha sonra vazgeçip Reina’ya saldıran kişilerle aynı cezaevinde olduklarını söyledi. Atalay, “Bizi hedef alan katil zanlılarıyla bir koridorda yatmamıza sebep veren kararlar veriyorsunuz,” diye konuştu.
(P24)