ABD'deki davada tanık olarak dinlenen polisin verdiği ifade, 17-25 Aralık soruşturmalarındaki 'gizli eli' açığa çıkardı.
Eski bakanlara rüşvet verdiğini söyleyen Zarrab, itirafçı olup davanın dışında kaldı. Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'nın tek tutuklu sanık olarak yargılandığı davada, tanık olarak dinlenen eski polisin ifadesi, 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasının da devlet içindeki çatışmanın tarafı olan Gülenciler tarafından kullanıldığını ortaya koydu.
17-25 Aralık soruşturmaları ertesinde Gülencilere yakın olduğu için meslekten ihraç edilen ve 17 ay hapis yatıp 2016 Şubat'ında serbest bırakılan eski İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürü Komiser Yardımcısı Hüseyin Korkmaz, New York'taki mahkemede FBI'ın tanığı olarak ortaya çıktı.
17-25 Aralık soruşturmalarını yürüten ekibin başında olduğunu söyleyen Korkmaz, yöneldikleri "1 numaranın" Erdoğan olduğu söyledi.
Korkmaz, Türkiye mahkemesinde verdiği ifadedeyse "17/25 Aralık dosyalarında hiç çalışmadım, tek parafım yok, ben 17 aydır neden tutukluyum? 17/25 Aralık dosyasında görev almadığım için disiplin cezasına gerek olmadığım kararını Efkan Ala imzaladı. 17/25 Aralık dosyasında değil işlem yapmak, o dosyadan haberim bile yoktu. Başka büroda çalışıyordum. Nasıl suç işledim ben?" diye konuşmuştu.
Tanıklığı karşısında FBI'da 50 bin dolar aldığını söyleyen Korkmaz'ın, Türkiye'de aynı istihbarat örgütü tarafından kaçırılarak ABD'ye götürüldüğü de iddialar arasında.
Gülencilerin yarattığı tahribat
17-25 Aralık soruşturmalarını "darbe" olarak değerlendiren hükümet, bürokrasideki o güne kadarki ortağı Gülen örgütlenmesine karşı savaş açmıştı. Hrant Dink, Ergenekon ve Balyoz davaları aynı örgütün gizli üyeleri tarafından görüldüğü için düşürülmüştü. Yolsuzluk soruşturmaları da siyasi bir savaşın gündemi olarak belirlenerek, kolayca üzeri örtüldü. Bunlara karşı çıkanlara topyekûn darbeci damgası vuruldu.
Davalar baştan sulandırılıp geçersiz ilan edilmeleri kolaylaştırılırken, o dönemin darbecilerine karşı oluşan toplumsal mücadele ile yolsuzluklara karşı halk tepkisinin istismar edilerek başka amaçlar için kullanılması ve ardından gelen 15 Temmuz darbe girişimi, işçi sınıfı, ezilenler ve sol muhalefet için pahalıya patladı.
On binlerce kişi işini kaybedip bazıları intihar ederken, Gülencilerin başını çektiği darbeci koalisyonun açık ve gizli faaliyetleriyle zayıflayan devlet, OHAL ile tüm halk muhalefetlerin önü de kesti.
Devlet ve PKK arasında gerçekleşen Oslo barış görüşmelerini de aynı ekibin sabote ettiği ortaya çıkmıştı.