Politik istikrarsızlıkla başlayan 2017, ekonomik istikrarsızlık ve çok yönlü sorunlarla kapanıyor. MHP ve kemalistlerle ittifak kurarak OHAL’le yöneten Erdoğan ve Ak Parti’yi yeni yılda zor zamanlar bekliyor.
Burjuva muhalefetinin sağcılığı ve beceriksizliğiyle birlikte kutuplaştırma politikalarının da gizleyemediği gerçekler halkın önünde duruyor:
Suriye savaşı: Türkiye’deki barış ve demokratikleşme sürecini yok eden Suriye’deki savaşa göre şekilllenen devlet politikası, iki sınır ötesi harekata ve İdlib’e yerleştirilen askeri birliklere rağmen başarısız. Erdoğan, Trump’la silah alım anlaşması imzalamasına rağmen ABD’ye kendini müttefik kabul ettirmeyi başaramadı. ABD’ye karşı yanaştıkları Rusya da, YPG ile birlikte basın açıklaması yaparak Afrin’e olası bir harekatın önü kapadı.
Bölgesel güç: Ak Parti’nin bölgesel planlarıyla şekillenen dış politika, her alanda kriz yaşarken, devletin tek müttefiki Katar kaldı. Türkiye kapitalizmin en büyük uluslararası yatırımcıları Avrupa Birliği ile bozuşulurken, başlıca müttefikleri ABD ile ilişkilerde tarihin en kötü aşamasına geldi. Rusya’nın etrafında oluşan ittifak Türkiye’yi yanına çekmeye çalışsa da içine kabul etmedi.
Ekonomik istikrarsızlık: İnsanların Ak Parti’ye oy vermelerinin başlıca sebebi olan ekonomik istikrar bozuldu. Tutarsız ve maceracı dış politikaların sonucu, lirayı en fazla değer kaybeden para birimi haline soktu. Adı konulmamış bir devalüasyon yaşanırken, hükümet fakirleşen halka vergi zamlarını dayattı. 2018’in ekonomik açıdan zor olacağı şimdiden herkesin kabulü. OHAL’e karşı çıkan büyük sermaye örgütü TÜSİAD’a yanıt veren Erdoğan, OHAL’in grevleri yasaklamak için kullanıldığını söylemişti. Emekçi sınıflar yoksullaşırken, sanayicilerin yıllık cirosu önceki yılı kat be kat aştı, bankalar büyümeye devam etti.
Ak Parti’deki çatlaklar: Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasıyla Türkiye’deki siyasi sistemin daha istikrarlı hale geleceği söylenmişti. Bu dönem, Ak Parti içinde en fazla tartışma, yer yer kapışma yaşanırken, Erdoğan “metal yorgunluğu” adını verdiği partisindeki bölünmüşlükle baş etmek zorunda.
Yerli-milli ittifakının kırılganlığı: Erdoğan’ın yüzde 51 için güvendiği ülkücüler ve ulusalcılarla nereye kadar gidebileceği tartışılıyor. MHP kendi içinden yeni bir parti çıkartırken, Perinçeklerin Ak Parti’ye aşırı desteği her an tersine dönebilir. Rojava’ya ve IKBY referandumuna karşı tutumu sebebiyle Kürtlerden oy alması artık zorlaşan Erdoğan’ın oy alabileceği diğer alanlar da başka siyasi güçler tarafından kaplı durumda.
(Sosyalist İşçi)