Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği / Türkiye Hapishane Çalışmaları Merkezi (CİSST/TCPS), Çocuk Mahpuslar Raporu’nu, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde açıkladı. CİSST/TCPS’nin raporuna göre, çocuk hapishanelerinde 10 yılda 92 işkence ve kötü muamele şikâyeti yapıldı, sadece bir kişi suçlu bulunarak hapis cezası aldı.
Tam adı “Çocuk Mahpuslara İlişkin Hak İhlali İddiaları, Bilgi ve Denetim Mekanizmalarına Yapılan Başvurular ve Akıbetleri Raporu” olan 111 sayfalık raporda, hapis cezası verilen çocuk mahpuslar, yöneltilen suçlamalar, çocuk hapishanelerindeki şiddete dair veriler yer alıyor.
Yedi yılda iki katına çıktı
Adalet Bakanlığı istatistiklerine dayalı rakamlara göre, Türkiye’de 7 Nisan 2017 itibariyle 12-18 yaş aralığında 1715’i oğlan, 63’ü kız olmak üzere 1778 tutuklu; 994’ü oğlan, 28’i kız olmak üzere 1022 hükümlü, toplam 2 bin 800 çocuk mahpus bulunuyor.
Rapora göre, Adli Sicil ve İstatistik Müdürlüğü’nün istatistiklerine göre sadece Çocuk ve Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri’nde hakkında hapis cezası kararı verilen çocukların sayısı yedi yılda iki katına çıktı. Bianet’in haberine göre, hapis cezası alan çocukların sayısı 2009 yılında 5 bin 728’ken, bu rakam 2016 yılında 12 bin 423 oldu.
“Hapishanelerde izlemeye izin verilmiyor”
Raporda, bilgi eksikliğinin analiz yapmayı güçleştirdiği ifade edildi:
“Hak temelli sivil toplum örgütlerinin ziyaret yoluyla hapishanelerde izleme yapmasına izin verilmemesi nedeniyle bu raporda kullanılan yöntemler; mektuplaşma, avukat ziyaretleri, basın taraması ile öğrenilen ya da CİSST/TCPS ve diğer insan hakları örgütleri ile bağımsız avukatlara iletilen çocuk hak ihlalleri iddiaları ve bu ihlaller bağlamında bilgi ve denetim mekanizmalarına yapılan başvurulardır.
“Gerek insan hakları örgütlerinin denetim ve bilgi edinme talepleri gerekse milletvekilleri tarafından meclis gündemine sunulan soru önergeleri, işkence ve kötü muamelenin ve yaşam hakkı ihlalinin çocuk hapishanelerinde yaygın olarak gerçekleştiğini ortaya koyuyor.
“Yaşam hakkı ile işkence ve kötü muamele yasağının ihlalinin, çocuk hapishanelerinde istisna olmanın ötesine geçen, yaygın ve sistematik bir hal almış olması; birçok önlemin yanı sıra denetim ve bilgi edinme mekanizmalarının geliştirilmesini bir aciliyet hâline getiriyor.
“Akran şiddetini önleme sorumluluğu devletin”
Çocuk hapishaneleri içerisindeki şiddet, bakanlığın gündemine girdiğinde ‘akran şiddetine’ yapılan vurguyla sınırlı kalıyor.
“Ancak çocukların hapishane personeli tarafından maruz bırakıldığı şiddetle karşılaştırıldığında akran şiddeti, işkence ve kötü muamele örneklerinin sınırlı bir kısmını teşkil ediyor.
“Buna rağmen eski Adalet Bakanı’nın işkence ve kötü muamele şikayetlerini ‘propaganda’ olarak nitelendirmesi, mahpusların insan haklarına yönelik yaklaşımı gösteriyor.
“Kaldı ki bu gibi akran şiddeti vakalarının önlenmesinde temel sorumluluk devlete, hapishane yönetimi ve personeline aittir ve bu konuda sivil toplum örgütlerinin çalışmaları önemli bir yer teşkil eder.”
İşkence ve kötü muamelede cezasızlık
Raporda, işkence ve kötü muamele şikayetlerinin cezasız kaldığı belirtildi:
Ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutuklu çocuklar tarafından son 10 yılda işkence ve kötü muameleye uğradıkları iddiasıyla 92 şikâyet başvurusu yapıldı.
2010-2015 yılları arasında ceza infaz kurumlarında ve eğitim evlerinde bulunan çocuk tutuklu ve hükümlüler tarafından yapılan şikâyet üzerine işkence ve kötü muamele vakalarına adı geçen personeller hakkında 31’i şikâyet üzerine, 33’ü ise resen başlatılan 64 soruşturma açıldı.
64 soruşturma kapsamında da 484 personelle ilgili işlem başlatıldı; yalnızca bir kişi hapis cezası aldı.
Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre 2015 yılından 12 Eylül 2017 tarihine kadar işkence ve kötü muamele iddialarına ilişkin 18 başvuru yapıldı. Bu başvurulardan biri akran şiddeti, diğerleri hapishane görevlileri tarafından işkence ve kötü muamele uygulandığına ilişkin iddiaları içeriyordu.
18 başvurudan 10’u cezasızlık ile sonuçlandı. 2017’deki başvuruların akıbetleri veya soruşturmalar devam ediyorsa, soruşturmaların hangi aşamada olduğu bilgisi bulunmuyor.”
En çok şikâyet, Sincan’dan
Rapor kapsamında, Kasım 2015 - Haziran 2017 tarihleri arasında 133 çocuğun şikâyetine erişilebildi. Çocukların şikayetleri, 12 farklı başlık altında derlendi.
133 çocuğun 203 şikâyetinden, 111’i işkence ve kötü muamele ile ilgili.
Bu şikayetler 15 hapishaneye dair. En fazla şikâyet Sincan Çocuk Hapishanesi’nden geldi. (Sincan Çocuk Hapishanesi, insan hakları örgütlerinin ve bağımsız avukatların düzenli olarak çocukları ziyaret ettiği bir kurum olması sebebiyle, erişilebilen şikâyet sayısı diğer kurumlardan daha fazla olabilir.)
Sekiz yılda 18 çocuk hapishanede öldü
Rapora göe:
Türkiye hapishanelerinde 2009 yılından Mart 2017 tarihine kadar hapishanelerde 18 çocuk yaşamını yitirdi. 18 çocuktan 10’u tutukluydu.
Hayatını kaybeden çocuklardan dokuzunun intihar sebebiyle hayatını kaybetmesi, çocukların intiharına yol açan koşulların da tartışılması gerektiğini ortaya koyuyor.
2015 Kasım - 2017 Haziran tarihleri arasında altı çocuk hapishanelerde hayatını kaybetti. Altı çocuktan beşi kendi bulundukları oda/koğuşta yangın çıkarmaları, biri intihar sebebiyle hayatını kaybetti.
Öneriler
Raporda, sorunların çözümüne dair şu öneriler yer aldı:
-Adalet Bakanlığı’nın stratejik planı gereği çocuk hakları ve insan hakları örgütleriyle ilişkilerini arttırması, hak ihlallerinin ve cezasızlığın önlenmesi konusunda politika belirlemesi gerekir. Bu, herhangi bir hak ihlali olmadan, olduğunda ve bir daha asla tekrarlanmaması için atılacak adımların belirlenmesi için önemli.
-Adalet Bakanlığı’nın stratejik planı içinde yer alan Çocuk ve Gençlik İnfaz Kanunu Tasarısı’nın sivil toplum örgütleri, bağımsız araştırmacılar, meslek odaları, akademisyenler ve çocukların görüşüne açılması ve geliştirilerek yürürlüğe girmesi gerekir.
-Kanun Hükmünde Kararnameler’in çocuk mahpuslara etkileri göz önünde bulundurulmalı ve bu kararnamelerde yer alan avukat görüşleri, telefon hakkı, eğitim hakkı gibi en temel haklara ilişkin kısıtlamalar, başta statüleri gereği çocuk mahpuslar olmak için yürürlükten kaldırılmalı.
-STÖ’lerin, bağımsız araştırmacıların, meslek odalarının ve akademisyenlerin bağımsız izleme yapabilmesine imkân verilmeli, hapishaneler şeffaflaştırılmalı.
-İl ve İlçe İnsan Hakları Kurulları ve İl ve İlçe Cezaevi İzleme Kurullarının çocuk hakları komisyonları oluşturması gerekir. Bu komisyonların, yerinde incelemeler yapması ve bu incelemeler neticesinde tespit edilen sorunları, verilen tavsiyeleri kamuoyunun da izleyebileceği şekilde şeffaflık ilkesi doğrultusunda paylaşması gerekir.
-Çocuk mahpusların, şikayetlerini iletmeleri halinde işkence ve kötü muameleye maruz kalacaklarına ilişkin endişeleri dikkate alınmalı, özellikle yerel düzeyde bulunan denetim mekanizmaları ile merkezi düzeyde bulunan KDK, TİHEK, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu gibi mekanizmaların başvuru alma yöntemlerinin gözden geçirilmesi gerekir. Bu konuda baroların çocuk hakları merkezleri ile de koordinasyon kurulmalı.
-Türkiye Barolar Birliği’nin, çocuk, kadın, engelli gibi özel ihtiyaçları olan mahpuslara ilişkin barolarda farkındalık yapacakları çalışmalar düzenlemesi ve barolardaki avukatların hak ihlallerini iletebilecekleri veri tabanı ve kriz masası kurması gerekir.
-Başta barolar olmak üzere çocuk hakları ve insan hakları örgütlerinin çocuk mahpuslar ile ilgili sorunları gündemine alması ve bu sorunlar çerçevesinde bir koordinasyon kurulması gerekir.
-Siyasi partiler, çocuk mahpuslar ile ilgili önergeleri gündemde tutmanın yanı sıra, bütüncül bir çocuk politikası belirlenmesine odaklanmalı.
-TBMM’de sunulan soru önergelerinin ve STÖ’lerin yaptığı bilgi edinme başvurularının yasal süresi içinde yanıtlanmadığı göz önünde bulundurulmalı, daha etkin ve etkili bir bilgi edinme mekanizmaları kurmak için destek gerekiyorsa STÖ’ler ile bu konuda iş birliğine gidilmeli.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.