2000’li yıllarda Türkiye’de milliyetçilik ciddi bir kriz içine girmişti.
İlginç bir şekilde “milliyetçilik yükseliyor” panelleri, tartışmaları yapılıyor olsa da Türk milliyetçiliğinin neredeyse bütün kırmızı çizgileri bir bir yerinden ediliyordu. Kürt sorunu ve Ermeni soykırımı gibi milliyetçilik tarafından görünmez kılınmak istenen sorunlar açıkça tartışılmaya başlanmıştı. Kopan “milliyetçilik yükseli-
yor” fırtınasının sebebi, milliyetçiliğin bu krizine, bazıları sonradan Ergenekon davasında yargılanacak olan Kemal Kerinçsiz, Veli Küçük gibi isimlerin panel, mahkeme vs basarak milliyetçiliği sorgulayanları hedef göstermesi yatıyordu. O zamanlar da ana muhalefet partisi olan CHP, bütün muhalefetini milliyetçilik üzerinden kuruyordu ancak milliyetçiliğin altındaki zemin kayıyordu.
Bugün ise milliyetçiliğin gerçekten yükseldiği günler yaşıyoruz. Hükümet ve iktidar blokunun ortakları Türkiye’nin beka sorunu olarak tanımladıkları “tehditlere” karşı bütün politikasını yerli-milli diye adlandırdıkları milliyetçilik üzerine kuruyorlar. İktidar bloku milliyetçilik yaparken, muhalefet de hükümete milliyetçilik üzerinden karşı çıkıyor. HDP’yi dışarıda tutarsak IKBY referandumundan, Suriyeli göçmenler meselesine, Kürt sorununda savaş politikasına kadar hükümet ve muhalefet partileri arasında ciddi bir fark yok. Bu milliyetçi yükselişe karşı enternasyonalizmi savunan, milliyetçiliğe amasız fakatsız karşı çıkan bir hattı inşa etmek hayati önem taşıyor.
(Sosyalist İşçi)