Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Suriye ve Irak bizim iç meselemiz”

03.10.2017 - 13:21
Haberi paylaş

AKP Grup Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi referandumu hakkında konuşarak “Suriye ve Irak meseleleri doğrudan bizimle, iç işlerimizle alakalı” dedi. Erdoğan’ın konuşması sırasında “bir gece ansızın gelebiliriz” sloganları atıldı. 

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, AKP Grup Toplantısı’nda konuşarak Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) referandumunu “sırtımıza hançer saplama girişimi” olarak tanımladı. “Bir gece ansızın gelebiliriz” sloganları atılan toplantıda Erdoğan şöyle konuştu:

“Değerli kardeşlerim, bölgemizde çok kritik, önümüzdeki asrı biçimlendirecek önemde gelişmeler yaşanıyor. Türkiye, bu gelişmelerin merkezinde yer almaktadır. Bizi yok etmek için sayısız girişim olmuştur.

Bunları fırsat bilip, sırtımızdan hançerlemeye kalkmaya çalışanların hiçbirinin bu topraklarda esamesi okunmamaktadır. Bu milletin neleri yapabileceğini göstermek boynumuzun burcudur. Kimseyi tehdit etmek gibi bir niyetimiz yok, ikaz görevimizi yerine getirdik. Bu, bir dostun başka bir dosta gösterebileceği tavırdır. 

Referandum, sırtımıza yeni bir hançer saplama girişimidir. Mesele, Kürtlerin hakkı meselesi değildir. Mesele, çevredeki ülkeleri sonu gelmez bir kavga, çatışma, hesaplaşma sürecine itmek isteyenlerin oyununa düşmek veya düşmemek meselesidir. Etnik husumetler meselesi üzerinden çevremize kazılan çukura düşülmesine izin veremeyiz. Irak ne tek başına Kürdün, ne tek başına Türkmenlerindir. Irak, kardeşlik iklimi içerisinde ortak bir gelecek inşa edilmesi gereken bir yerdir.” 

“Bayrağımıza ve ezanımıza sahip çıkma mücadelesi”

“Bizim tepkimizi, Kerkük'teki birkaç Türmen için başlayan cümlelerle bizleri tahkir etmek kimsenin haddine değildir. (Bir gece ansızın gelebiliriz sloganları) Daha düne kadar ayrı bir Sünni bölge kurulması tartışılan Musul çevresinde yeni bir devlet kurma girişimi, akıl kârı değildir. Uzlaşıyla çözmek için her yolu sonuna kadar denedik, denemeye devam edeceğiz. Şimdilik sadece ambargolarla yetiniyoruz. Artarak da devam edecektir, eğer ki kendilerine gelmezlerse. Gayet iyi giden bir ilişkiyi kendi elleriyle tahrip eden, dillerini ülkemizi tehdit etmeye uzatan IKBY'yi akıllarını başlarına almaya davet ediyoruz. Biz, Kuzey Irak'taki tüm kardeşlerimizi, kökenine, meşrebine bakmadan seviyoruz. Onların da bize aynı duygularla yaklaştıklarına inanıyoruz. 

Yaklaşmazlarsa, kendileri bilir. Tutumumuz aksi yöne çevrilir. Geçmişteki tecrübelerinde asla tutulmadığını kendilerinin de bildikleri birtakım sözlere kanarak kardeşlerinin hukukuna itimat etmeyenlerin akıbetleri hiç şüphesiz hüsrandır. Yarın bir kriz çıktığında herkes eve dönecek. Kim kalacak? Komşunuz, biz kalacağız. Kapılar kapanmadan adım atmak gerektiğine inanıyoruz. Hep aynı sıkıntıyla karşılaşıyoruz, bu sıkıntı kesinlikle bizimle rekabet eden güçler değildir. Onlar zaten yapmaları gerekeni yapıyorlar. Biz de planlarımızı bunları hesaba katarak gerçekleştiriyoruz. Bizim asıl sıkıntımız, sürekli içeriden vurulmamızdır. Türkiye, ikinci dünya savaşı sonrası şu andaki gelişmiş ülkelerin tamamı gibi sıçrama sürecine gelmiştir. Bu süreci kesintiye uğratan, o zaman 1960 darbesidir. 1980 sonrası rahmetli Özal ile yeniden sıçrama dönemine girdik. Bu dönemde de yine hançer içeriden saplandı. Bu da PKK terör örgütü. Öyle bir tehdit haline geldi ki istikrarsızlığın da etkisiyle ülkemizi tarihin en büyük krizinin içine sürükledi. AK Parti iktidarında da önce vesayet odakları, ardından da FETÖ ihanet çetesi, ardından bölücü örgütün yeniden alevlenen eylemleri ile ayağımıza prangalar vurulmaya başlandı. Allah'ın yardımı, milletimizin desteğiyle bunları atlatırken Suriye ve Irak meseleleri ile önümüze duvarlar kurulmaya çalışıldığını görüyoruz. 

Suriye ve Irak meseleleri doğrudan bizimle, iç işlerimizle alakalıdır. Dolayısıyla kimse "Siz neden bunlarla ilgileniyorsunuz?" demek hakkına sahip değildir. Kardeşlerim, her meselede olduğu gibi Irak ve Suriye'deki krizlerin ülkemize yansımalarının üstesinden de milletimizle geleceğiz. Fakat bunun için formül bellidir, bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız. Hep birlikte Türkiye olacağız. Mesele budur. 

Başka çaremiz yok. Kendisini bu ülkenin, bu topraklara, bu halka ait hisseden herkesin başka hiçbir duyguya, tahrike kapılmaksızın bayrağımıza ve ezanımıza sahip çıkma mücadelesini vermesi gerekmektedir. Devir, ne köken, ne meşrep, ne cemaat ne hizip hesabı yapma devridir. Beton gibi durmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Parçalanarak büyümek, küçülerek güçlenmek gibi bir durum olamaz. Tam tersine birleşeceğiz, kenetleneceğiz ve önümüzdeki tüm engelleri aşarak gümbür gümbür hedeflerimize ulaşmaya başlayacağız.”

George Orwell, BM’yi eleştiriyormuş

Erdoğan, İngiliz yazar George Orwell’in Birleşmiş Milletler’i eleştirdiğini de söyleyerek şöyle dedi, “Ünlü yazar George Orwell, Hayvan Çiftliği adlı romanında BM Yüksek Konseyi'ni 5 ülkeyle sınırlayan bir dünya düzenini eleştirir. Çok anlamlı. Aynı eleştiriyi mültecileri insan yerine koymayan bir dünya düzenine de yöneltebiliriz.”

Melih Gökçek iddiaları

Erdoğan, toplantı çıkışında Melih Gökçek ve başka belediye başkanlarının istifasını istediğine dönük iddiaları soran gazetecilere yanıt verdi. Erdoğan, "Şu an böyle bir şey yok, olmayacağı anlamına gelmez. Metal yorgunluğu dediğim konu bunları kapsıyor, değişim ve dönüşümü seçime kadar yaşayacağız" şeklinde konuştu. 

Bültene kayıt ol