Cumhurbaşkanı Erdoğan: “OHAL’den sadece teröristler zarar gördü”

01.10.2017 - 17:44
Haberi paylaş

TBMM’de yeni yasama yılı açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Bugüne kadar, terör örgütleri ve mensupları dışında, olağanüstü halden zarar gören hiç kimse olmamıştır” dedi.  

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, TBMM yeni yasama yılı açılışında konuştu. Olağanüstü hâli savunan Erdoğan, bugüne kadar terör örgütleri ve mensupları dışında kimsenin OHAL’den zarar görmediğini söyleyerek OHAL KHK’ları ile işlerinden edilen yüz binin üstündeki kişiyi terörist ilan etti.  Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

“Anayasa değişikliği MHP sayesinde gerçekleşti”

Konuşmasında MHP’ye teşekkür eden Erdoğan şöyle konuştu: Meclis’te grubu bulunan partilerimizden bazıları farklı bir politika izledikleri için, Anayasa değişikliği süreci, AK Parti ve MHP tarafından yönetilmiştir.

Esasen, bu sürecin temelleri 2007 Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan kriz esnasında atılmıştır.

Cumhurbaşkanını doğrudan milletin seçmesine imkân veren değişiklik, daha sonraki gelişmelerin habercisi olmuştur.

Doğrudan halkın oylarıyla göreve gelen ilk Cumhurbaşkanı olma şerefine nail olmamızın ardından her fırsatta, her zeminde başlanan işin tamamlanması gerektiğini ifade ettik.

Anayasa değişikliği gerektiren bu düzenlemenin gerçekleştirilebilmesi ancak, diğer partilerimizden destek alınabilmesiyle mümkündü.

MHP’nin bu yönde gösterdiği irade, 16 Nisan’a giden yolu açmıştır.

Meclis’in üzerine düşeni yapmasının ardından, milletimiz de nihai kararını hür iradesiyle sandıkta vermiştir.

Kabul edilen Anayasa değişikliğine göre Türkiye, 2019 yılında yapılacak seçimlerin ardından Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçecektir.

Yeni sistemin en önemli özelliklerinden biri yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkileri netleştirmiş olmasıdır.

Ülkemizdeki mevcut sistemin en önemli zaafı, bu ilişkilerin birbirine karışıyor olmasıydı.

Yasamanın yürütme organının, yani Meclis’te çoğunluğu elinde bulunduran iktidar partisinin veya koalisyon partilerinin tahakkümü altında bulunduğu eleştirisi, böylece ortadan kalkmaktadır.

Bilindiği gibi yeni sistemde, yürütme erkini temsil eden Cumhurbaşkanı’nın bütçe kanunu dışında Meclis’e kanun teklifi veya tasarısı sunma imkanı bulunmuyor.

Yasama yetkisi, tamamen milletvekillerimizin uhdesine bırakılıyor.

Nasıl anayasa yasaların üzerindeyse, yasalar da Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin üzerindedir.

Yani, herhangi bir konuda yasa ile kararname çeliştiğinde, geçerli olan yasa olacaktır.

Daha da önemlisi, kararnameyle düzenlenen herhangi bir konuda Meclis yasa çıkardığında, yasa esas alınacaktır.”

Irak tezkeresi

Erdoğan, Irak tezkeresine HDP hariç bütün partilerin destek vermesini de takdirle karşılayarak, “Maruz kaldığımız iç ve dış saldırılar karşısında gösterdiği güçlü duruşa müteşekkir olduğumuz milletimizi huzursuz ve tedirgin edecek, kafasında soru işaretleri oluşturacak gereksiz adımlardan kaçınılması büyük önem arz etmektedir.

Meclisimizin de, yeni yasama döneminde hükümetimizin bu yöndeki çabalarına destek vereceğine inanıyorum.

Geçtiğimiz hafta yapılan olağanüstü toplantıda görüşülen tezkere konusunda, bir parti hariç, Meclisimizde sergilenen birlik ve beraberliği takdirle karşıladığımı özellikle belirtmek istiyorum.

Milletimizin özlediği Meclis görüntüsü işte budur.

Önümüzdeki dönemde milli konularda bu dayanışmanın çok daha sık, çok daha güçlü bir şekilde sergileneceğini ümit ediyorum.” dedi.

“Olağanüstü tehditler, olağanüstü tedbirleri gerektirir”

 

OHAL’e de değinen Erdoğan, “Terör örgütlerine karşı verilen mücadele, birlik ve beraberliğimizi en çok sergilememiz gereken alanların başında geliyor.

Hiçbir siyasi ve kişisel çıkar, terör örgütlerine destek anlamına gelecek bir söylemi, duruşu, politikayı mazur gösteremez.

Yargının, terör örgütü olarak tanımladığı yapıları doğrudan veya dolaylı olarak desteklemeyi hiç kimseye yakıştıramam.

Bu uğurda yüksek yargı kurumlarımızdan kürsü hakimlerimize, savcılarımıza kadar tüm yargı sisteminin yıpratılması anlamına gelecek beyan ve tutumları da asla doğru bulmuyorum.

Hele hele olağanüstü hal uygulamasına yönelik bir takım nitelemeler var ki, gerçekten kabul edilebilir değildir.

Türkiye’nin, darbe teşebbüsü ve terör örgütlerinin saldırıları gibi gerçekten olağanüstü tehditlerle karşı karşıya bulunduğunu kim inkâr edebilir?

Olağanüstü tehditler olağanüstü tedbirleri gerektirir.

Üstelik, hükümetin Anayasada belirtilen olağanüstü hal yetkilerinden gerçekten pek azını kullandığı, sadece aciliyet arz eden hususlarda bu yola başvurduğu da bir gerçektir.

Bugüne kadar, terör örgütleri ve mensupları dışında, olağanüstü halden zarar gören hiç kimse olmamıştır.

Terörle mücadelede duyulan ihtiyaçlar ortadan kalktığında elbette olağanüstü hal uygulaması da sona erecektir.” şeklinde konuştu.

“Avrupa Birliği’ne ihtiyacımız yok”

Avrupa Birliği üyeliğine artık ihtiyaçlarının olmadığını belirten Erdoğan, havlu atan taraf olmayacaklarını söyledi. Erdoğan, “Tarihi, kültürel ve sosyal olarak çok yakın ilişkiler ağıyla bağlı olduğumuz bölgelerde, ülkemize yönelik büyük bir sevgi, ama aynı zamanda büyük bir umut vardır.

Sevgiye sadece teşekkürle karşılık vermek mümkündür, ama umudun bize yüklediği sorumluluklar çok ağırdır.

Bu sebeple, nasıl Irak’a, Suriye’ye, Kafkasya’ya, Orta Asya’ya, Balkanlara, Doğu Avrupa’ya sırtımızı dönemiyorsak, aynı şekilde Kuzey Afrika’yı, Orta Afrika’yı, Güney Asya’yı da görmezden gelme hakkımız yoktur.

Yüreklerine Türkiye sevgisi kazılı kardeşlerimizin yaşadığı Libya’daki gelişmelerin bizi ilgilendirmediğini nasıl söyleyebiliriz?

Adına türküler yaktığımız Yemen’deki hadiseleri nasıl yok sayabiliriz?

Ecdadımızın her köşesine damgalarını vurduğu Afganistan’ı, Pakistan’ı, Hindistan’ı nasıl “öteki” görebiliriz?

Arakan’daki, Türkistan’daki, Kırım’daki mazlumları nasıl yüz üstü bırakabiliriz?

Körfez’deki kardeşlerimizi yaşadıkları krizlerle nasıl başbaşa bırakabiliriz?

Orta Doğu dediğimiz coğrafyaya gittiğinizde, mesela Kudüs’e baktığınızda gördüğünüz siluetlerin pek çoğu ecdadımızın yadigârıdır.

Türkiye, elbette Avrupa-Atlantik kurumlarıyla yakın işbirliği içindedir.

Ama bu, tarihimizi ve medeniyetimizi yok saymamız anlamına kesinlikle gelmiyor.

Tam tersine, tarihimiz ve medeniyetimizden aldığımız güç, bizim en büyük avantajımızdır.

Bugün hiç kimse Türkiye’ye baktığında, sadece Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Hatay’a kadar olan bir ülkeyi ve içinde yaşayan 80 milyon insanı görmüyor.

Türkiye denilince akla, işte bu büyük tarihi ve kültürel arka plan geliyor.

Bunun için;

Arakan’daki mazlumlara da el uzatacağız…

Avrupa’daki vatandaşlarımızın haklarını da müdafaa edeceğiz…

Orta Asya’daki, Kafkasya’daki, Balkanlardaki kardeşlerimizle de kucaklaşacağız…

Suriye’den, Irak’tan, başka yerlerden kaçıp canlarını kurtarmak için ülkemize sığınan milyonlara da sahip çıkacağız…

Hamdolsun, hepsini de yapabilecek güçteyiz.

Türkiye, geçtiğimiz yıl yaptığı 6 milyar dolarlık insani kalkınma yardımı ile rakam bazında Amerika’dan sonra ikinci, milli gelire oran bakımından ise ilk sırada yer alıyor” dedi.

 

Bültene kayıt ol