ODTÜ ormanında gece baskını ile yapılan ağaç kıyımı konusunda ODTÜ mezunu ve DSİP Merkez Komite üyesi Kemal Başak ile ODTÜ öğretim elemanı ve Eğitim Sen Ankara 5 No’lu Üniversiteler Şubesi yöneticisi Mert Kükrer Marksist.org’a konuştu.
ODTÜ’ye yapılan gece baskınıyla ağaçların yok edilmesi tepki toplamaya devam ediyor. ODTÜ bileşenleri kendi aralarında hasar tespiti yapmaya ve nasıl bir mücadele yöntemi izleyeceklerini tartışıyorlar. Baskın ile ilgili ODTÜ mezunu ve DSİP Merkez Komite üyesi Kemal Başak’ın ve ODTÜ Öğretim Elemanı Mert Kükrer’in görüşlerine başvurduk.
“Bu yıkımın öncekilerden farkı rektörlüğün belediyeyle uzlaşmış olması”
Kemal Başak, bu baskının ODTÜ arazisine yapılan ilk müdahale olmadığını belirterek, bugün Bilkent olarak bilinen yerin ODTÜ arazisi üzerinden ortaya çıktığını hatırlattı. Bilkent’in önce sadece üniversite olarak düşünüldüğünü ancak sonra bölgenin rant alanına dönüştüğünü vurgulayan Başak, ODTÜ arazisine dönük planların AKP’ye özgü olmadığını, neoliberal rant politikalarının bir uzantısı olduğunu söyledi. Başak, “Ancak ODTÜ’ye ilişkin özel bir kin de var. Hem siyasal iktidar, hem de Ankara Büyükşehir Belediyesi ODTÜ’ye diş göstermek istiyor” dedi. Özellikle son dört yılın Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin planlarını uygulamaya koyduğu bir evre olarak görülmesi gerektiğinin altını çizen Başak, “Daha önce bu planlar mahkemeden dönüyordu. 2013’te hükümet bu ‘pürüz’leri giderdi, belediyenin yetkileri arttı. Yüzüncü yıl ve Çiğdem Mahallesi’ni bölen, Eskişehir Yolu’nu Konya Yolu’na bağlayan 1071 Malazgirt Bulvarı yapıldı ve çok ağaç kesildi. O zamandan beri Büyükşehir Belediyesi, ODTÜ’nün içinden yol geçirme planlarını dile getiriyor. Aynı şey Eymir Gölü için de geçerli. Bunun bir plan dâhilinde yapıldığı açık” diye konuştu.
Gerekçe olarak trafiğin rahatlatılmasının gösterildiğini söyleyen Başak, o yolu kullananların meselenin trafiği rahatlatmakla da, toplu taşıma ile de bir ilgisi olmadığını bildiğini söyledi. 1071 Malazgirt Bulvarı’nın iş geliş-gidiş saatlerinde tamamen tıkandığını belirten Başak, “Altyapısı da kötü, yağış olduğunda dere oluşuyor. Bu yol, doğal komşu olan Çiğdem Mahallesi ve Yüzüncü Yıl’ı böldü, yeşil alanı yok etti. Gidiş gelişi zorlaştırdı. Orada yaşayan insanlara hiçbir şey katmadığı gibi yaşamlarını zorlaştırdı. Şimdi yapılan yolun da insanların yaşamlarını kolaylaştırmak ile hiç alakası yok. Gerekçe bu sefer İncek bölgesini rahatlatmak. Orası kentin yeni rant alanı, büyük konut projeleri yapılıyor” dedi. Başak, “Bu yıkımı farklı kılan rektvlüğün belediyeyle uzlaşmış olması. Daha önce böyle bir şey olmamıştı, ODTÜ’nün onayı yoktu, hükümet zoruyla yapılıyordu. Dünkü yıkımda ise uzlaşma oldu, yasal kılıf bulundu ama buna rağmen bunun gece yapılıyor olması ne kadar gayrımeşru bir iş yapıldığını gösteriyor.
Başak, her yeni yapılan yolun trafik sorununu daha da arttırdığını, daha fazla aracın trafiğe çıktığını belirterek, bunun küresel iklim değişikliğini de tetiklediğini söyledi. Başak, “Kentin yeşil alanlarına dokunmamak lazım, İstanbul’da yaşananlar tesadüf değli. İklim değişiminin yanı sıra yeşil alanların yok edilmesi de bunun etkisinin daha ağır olmasına yol açıyor. Aynı şey Ankara için de olacak. Bu bir kısır döngü” dedi. Başak sözlerini “yeşil alanları korumak, toplu taşımayı geliştirmek ve karar süreçlerine o bölgede yaşayan insanları da katmak lazım” diye bitirdi.
“50 yıllık orman ekosisteminin topyekün imhası söz konusu”
Eğitim Sen Ankara 5 No’lu Üniversiteler Şubesi yöneticisi ve ODTÜ öğretim elemanı Mert Kükrer ise ODTÜ bileşenlerinin olaya nasıl tepki vereceklerine karar vermeye çalıştığını söyledi. Refleksif olarak yapılan ilk eylemin Öğretim Elemanları Derneği (ÖED) ve ODTÜ Mezunlar Derneği’nin de bileşeni olduğu Yeşil Ankara Platformu adına hem çalışmaların yapıldığı kapıda hem de Mezunlar Derneği’ndeki basın açıklaması olduğunu söyleyen Kükrer, “Alanda hasar tespiti yapılmaya çalışılıyor. Fotoğraflardan ve yerinde ölçümle 100 metrelik bir alanı açtıkları tespit edildi. Aynı zamanda toplamda 270 metrelik bir alan kampüsten koparılmış oldu. Mesele sadece ağaç kesimi değil. orada 50 sene içinde birikmiş orman ekosisteminin içindeki canlılarla, hayvanlar ve ağaç dışındaki diğer bitkilerle topyekün imhası söz konusu. 36 hektarlık bir kayıptan bahsediliyordu ancak ortada bir bariyer oluşmuş durumda, hiçbir canlının karşıya geçme şansı yok, dolayısıyla yolla ayrılan kısmı da kampüsten kopmuş saymak lazım. Toplam 135 hektarlık bir alan kampüsten koparılmış oldu” dedi.
Protokol maddelerinin açık olmadığını söyleyen Kükrer, “Ortada bir anlaşma olduğu söyleniyor. Dedikleri gibiyse bu anlaşma kamuya açıklansın” şeklinde konuştu. Rektörlüğün sahada olmadığını ve bölgeyi tamamen belediyenin insafına terk ettiğini de vurgulayan Kükrer, “Dolayısıyla diğer yolun da bu gece açılıp açılmayacağı üzerinde hiçbir denetim yok. ODTÜ bileşenlerinin yöneticiler orada yokken, oranın sorumluluğunu hissedip orada bulunmaları sürpriz olmaz. Ayrıca bir de şu var. Rektör, ODTÜ’lülerin karşısına çıkıp bir açıklama yapmış değil. Sadece mailler atılıyor ama haberlerde gördüğümüz içerikten farklı hiçbir şey yok. Bence rektörün derhal bütün ODTÜ bileşenlerine olan biteni yüz yüze açıklaması gerekiyor. Ben buradan rektöre çağrı yapmış olayım. Bunun için ODTÜ bileşenleri çeşitli girişimlerde bulunmayı planlıyorlar. Eğitim Sen ODTÜ temsilciliği de neler yapacağına yakında karar verecek” dedi.