Diyarbakır’ın Sur ilçesinde evlerin yıkımları devam ediyor. Sur’un Alipaşa Mahallesi’nde evlerin etrafının bariyerlerle çevrilmesinden sonra fiili olarak sokağa çıkma yasağının uygulandığı bölgede yurttaşlar yaşananlara tepkili.
Evrensel gazetesinden İnanç Yıldız'ın haberi şöyleydi:
Sur’un Yıkımına Hayır Platformu üyeleriyle HDP’li vekiller, bariyerlerle çevrilmiş mahallede evlerini terk etmemiş, başka bir yere gitmek istemeyen ailelerle bir araya gelerek destek veriyorlar.
"Mecbur burada direneceğiz"
Yıkımın sürdüğü Alipaşa mahallesinde öbek öbek evler yıkılmış durumda. Yıkım için her yolu deneyen devlet, mahallenin elektrik ve suyunu kestikten sonra mahallenin etrafını bariyerlerle çevirerek, evini terk etmek istemeyenleri de baskı altına alıyor. Mahallede hâlen yaşamaya çalışanlarla yaşadıklarını konuşuyoruz. “Allah’dan, peygamberden korkmuyorlar herhalde” diyen Zekiya Tanrıkulu, oldukça tepkili. Bugüne kadar çalmadıkları kapının kalmadığını söyleyen Tanrıkulu, sahipsiz bırakılmaktan dert yanıyor. Tanrıkulu, tepkisini ise sadece şu cümleyle dile getiriyor: “Zorla evimizi bizden alıyorlar.”
25 yıldır Sur’da yaşayan Fesih Tayurak da, yaşadıkları durumun insanlık dışı bir şey olduğunu söylüyor. Tayurak şunları kaydediyor: “Türkiye, denizin altından Kıbrıs’a su götürüyor. Bizim burada 20 gündür suyumuz kesilmiş. Türkiye, Filistin’e, Güney Afrika’ya yardım ediyor. Ama buradaki vatandaşını mağdur ediyor.” Dört ailenin yaşadığı binaya 100 bin lira fiyat biçildiğini dile getiren Tayurak, “Bize verdikleri parayla şehrin 10 kilometre dışında bir arsa bile alamıyoruz. Biz ne yapacağız. Mecbur burada direneceğiz” diyor.
Fiili sokağa çıkma yasağı
Yaşananları Sur’un Yıkımına Hayır Platformunun Eş Sözcüsü, Büşra Cizrelioğlulları ile konuşuyoruz. Sur’un nisan ayından bu yana farklı bir abluka süreci yaşadığını söyleyen Cizrelioğlulları, “Nisan ayında bu yana elektrik ve su kesintileri, kanalizasyon tıkanıklıyla insanlar bir şekilde evlerini terk etmeye zorlandı. İnsanlar evlerini terk etmemesine karşı evlerin etrafı bariyerlerle ablukaya alındı. Şu an resmiyette bir sokağa çıkmaya yasağı olmamasına rağmen fiiliyatta sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. İnsanlar dışarıya çıkmaya korkuyorlar. Çıkarlarsa içeri giremeyeceklerinden endişeliler. Günlük alışverişlerini yapamıyorlar. Halkın evini terk etmesi için her türlü zorbalık deneniyor. Buna rağmen insanlar evlerinin terk etmeyeceklerini söylüyor” dedi.
Mücadele zamanı
4 aydır burada yaşananlara dair seslerini duyurmaya çalıştıklarını dile getiren Cizrelioğulları, “Ama maalesef yetkililer, buradaki çığlığı duymamak için kulaklarını, gözlerini kapamışlar. Üç maymunu oynuyorlar. Şu an artık sözün bittiği yerdeyiz. Sur için söylenecek her söz söylendi. Artık mücadele zamanı. Bu yüzden de bütün duyarlı kesimleri ortak mücadeleye çağırıyoruz. Çünkü Alipaşa’daki yıkımı durabilirsek, Lalebey’e sıçramayacak” diye konuştu.
"İnşaat ve rant alanı olarak görüyorlar"
Mahalleli ile dayanışmaya gelen HDP’liler adına ortak açıklama yapan HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, AKP iktidarının bütün Türkiye’yi kendi inşaat ve rant alanı olarak gördüğünü belirterek, “Nasıl ki dün Yeşil Yolda Havva ana ‘Ben devletim’ diye karşı çıktıysa, Gezi’de yüz binler, milyonlar ‘Burası bizim soluk aldığımız yer, yaşam alanımız burayı yıkamazsınız’ dediyse, Cerattepe’de halk yıkıma ‘dur’ dediyse, bugün Amed’de, Sur’da aynı itirazı, isyanı yüksek sesle ifade ediyoruz. Sur, Diyarbakır’ın kimliği, kalbidir. Burada nefes alıyoruz hepimiz” dedi.
AKP yanlısı medyaya tepki
Hükümet yanlısı medyanın HDP’lilerin yalnız kaldığı şeklinde yaptığı haberlerine tepki gösteren Beştaş, “Sur’dan çağrı yapıyorum. O manşeti atan gazetecilere ve attıranlara sesleniyorum; Kaldırın şu bariyerleri, buraya giriş, çıkış serbest olsun. Biz Diyarbakır halkına çağrı yaptığımızda gazlarla, TOMA’larla, plastik mermilerle ya da kurşunlarla halka müdahale etmeyin bakalım buraya on binler, yüz binler akın ediyor mu, etmiyor mu? Hep birlikte görelim” dedi.
Dayanışma çağrısı
Türkiye'nin bütün yurttaşlarına çağrı yapan Beştaş, “Dün Cerattepe’de, Yeşil Yol’da, Gezi’de, Abbas Ağa’da direnen bütün tarihçileri, sivil toplum örgütlerini, muhalifleri, insan hakları savunucularını, çevrecileri Sur’la dayanışmaya çağırıyorum. Bugün yıkım İstanbul’da, İzmir’de, Antalya’da olsaydı bu sessizlik olmayacaktı. Bu ayrımcılığa artık son verelim. Eğer ‘bu mahalle Kürtlerindir, burası da Kürt ilidir’ diye bu sessizlik varsa bu ülkeyi asıl bu sessizlik böler. Biz dayanışma, iş birliği elimizi uzatıyoruz. Cerattepe’de de, Yeşil Yol’da da, Gezi’de de, Abbasağa’da da olduk. Ama Sur’dayızda. Onlara da bu çağrımızı aracısız bir şekilde yapıyoruz. Gelin Sur’un yıkıma izin vermeyelim” dedi.