CHP, hepimizin desteklediği bir Adalet yürüyüşü gerçekleştirdi. Günlerce süren yürüyüş Ankara-İstanbul otoyolunda, bazen on binlerce insanın katılımıyla tamamlandı.
Kuşkusuz yürüyüşün gerçekleşmesi, önünün kesilmemesi ve mitingle tamamlanması önemliydi ve devletin yürüyüşü engellememesi dikkate değer bir kazanım oldu.
Fakat HDP’nin başlattığı “Vicdan ve adalet nöbeti”ne yaklaşım bütünüyle farklı. OHAL, demokrasinin bütünüyle kısıtlanması anlamına geliyor. Yine de gösteri, toplantı yapmak için bir çok kapı ardına kadar açık ya da eylemler sırasında açılabiliyor. Fakat söz konusu olan HDP olduğunda, kısıtlı demokrasi bütünüyle OHAL rejimine dönüşüyor.
HDP’nin Diyarbakır’da başlattığı nöbet yüzlerce polisin arasında bariyerlerle çevrilmiş bir şekilde gerçekleşti. Polisin halkı nöbetin tutulduğu parktan uzak tuttuğunu görmezden gelen OHAL savunucusu medya, halkın HDP’yi yalnız bıraktığını ilan edebilmişti.
“Adalet ve vicdan nöbeti” Diyarbakır’dan sonra İstanbul’a geldi. İstanbul’daki nöbette de polis kitlelerin katılımına izin vermedi.
Sadece milletvekillerinin yürüyüşüne izin verilen etkinlik her şeye rağmen sürüyor.
HDP kriminalize edilmeye devam ediyor. İki yıldır ısrarla “terör” yaftası yapıştırılmaya çalışılıyor HDP’nin sırtına. Meclisin üçüncü büyük partisinin uğradığı baskılar OHAL’de bile çifte standardın mümkün olabileceğinin kanıtı gibi.