Dink davası bugün, 1 ve 2 Ağustos tarihlerinde devam edecek. Hrant’ın Arkadaşları, davanın 53. duruşmasında da Çağlayan önünde adalet talebini dillendirdi. Açıklamada Özlem Dalkıran ve diğer tutuklu insan hakları savunucularına da selam gönderildi.
Dink cinayeti davasında, aralarında Emniyet, İstihbarat görevlileri ve jandarmanın da yargılandığı davaya 31 Temmuz, 1 ve 2 Ağustos tarihlerinde devam edilecek.
Önceki celsede, polis memurlarının yargılandığı dava jandarma görevlilerinin bulunduğu dosyayla birleştirilmiş, sanık sayısı 86’ya ulaşmıştı.
Duruşmada, jandarma görevlileri Abdullah Dinç, Volkan Şahin, Yusuf Bozca, Ali Barış Sevindik ve Adem Sarıgöl’ün tahliyesine karar verilmişti.
Açıklama sırasında “Hrant için adalet için”, “Öldür diyenler yargılansın”, Hepimiz Hrant’ız hepimiz Ermeni’yiz”, “Biz bitti demeden bu dava bitmez” ve “Özlem Dalkıran yalnız değildir” sloganları atıldı.
Bülent Aydın'ın okuduğu açıklama özetle şöyle:
“10,5 yıl oldu Hrant Dink öldürüleli, 10 yılı aşkındır dava devam ediyor ve daha ilk olarak bu duruşmada cinayetle ilgili yargılananların davaları birleştirildi.”
“Hrant Dink davasında adalet nöbetimiz devam edecek, bu cinayetle ilgili herkes yargılanana ve cezalandırılana kadar adalet talebimizi sürdüreceğiz.”
“Ülkemizde adalet taleplerinin karşılanması bir yana, 5 Temmuz günü hak savunucularına yönelik başlatılan operasyonla, gözaltına alınıp tutuklanmalarıyla adaletsizlik çıtasının bir adım daha yükseldiğini düşünüyoruz.”
“Dokuz hak savunucusuyla birlikte gözaltına alınan ve tutuklanan arkadaşımız Özlem Dalkıran'a buradan bir selam gönderiyoruz. Özlem Dalkıran ve diğer hak savunucuları 27 gündür özgür değiller.”
“Hak savunucularının bile tutuklanıp yargılandığı bir ülke haline geldi Türkiye. Özlem Dalkıran'ın ve hak savunucularının akıl almaz gerekçelerle tutuklanmalarını kabul etmiyoruz.”
“Özlem Dalkıran, yaşamı boyunca barış adalet ve insan hakları için mücadele eden arkadaşımızdır onu bir an önce yanınızda görmek istiyoruz. Özlem’in yeri yanımız ve Türkiye demokrasi mücadelesidir.”
“Hak savunucularına kurulmuş bir tuzak ve komployla karşı karşıyayız. Bu süreçte her gün yeni bir karalama bülteni halinde çıkan bazı gazeteler ise basın tarihimizin utanç sayfaları arasında yerini almaya devam ediyor”
(Agos)