Suriyeli LGBTİ’ler Onur Haftası’nda Suriye’deki LGBTİ mücadelesini, Türkiye’de yaşadıklarını ve her hafta bir araya geldikleri Tea&Talk toplantılarını anlattı.
25. LGBTİ+ Onur Haftası’nda “Suriyeli LGBTİ hareketi” tartışıldı.
Panel, Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği’nden (SPoD) sosyal çalışmacı Ayman Menem’in konuşmasıyla başladı.
Arap ülkelerinde LGBTİ hakları
Arap ülkelerinde eşcinselliğin suç olarak tanımlanma süreci, yasaların eşcinselliğe bakışı hakkında bilgi veren Menem, Lübnan’da bazı mahkemelerin eşcinsel ilişkilerin suç olmadığına ilişkin kararlar aldığını hatırlattı. Kendisi de Suriyeli olan Menem, Suriye’de LGBTİ’lerin mücadelesine ilişkin çok fazla kayıt olmadığını belirterek, “Ancak son yıllarda özellikle Şam’ın önde gelen ailelerini odağına alan eşcinsellikle ilgili tartışmalar var. Çok bilinen sanatçıların eşcinsel olduğu iddiaları hep tartışma konusu. Toplumsal hareketlerin yasak olduğu bir ülke olan Suriye’de eşcinsellik yasak” dedi.
“Türk arkadaşlarım bazen bana Suriye’nin laik bir ülke olduğunu ve haliyle LGBTİ hakları konusunda daha ileri olması gerektiğini söylüyor. Ancak yaşananlar böyle değil” diyen Menem, 2011 yılında Suriye’de Ortaçağ dönemini andıran, toplumsal hareketleri kısıtlayan yasaların geldiğini hatırlattı.
Suriyeli eşcinsel ve biseksüel kadınlar ne yaşıyor?
İkinci konuşmacı Salina Abaza, Suriyeli lezbiyen ve biseksüel kadınların yaşamlarını aktardı. Suriye’de yurttaş haklarının çok kısıtlı olduğunu hatırlatan Salina, “Bir yurttaş olarak haklarınız yok. Kadınsanız bu durum iki kere zor. Hele bir de eşcinsel ya da biseksüelseniz bu sefer hem sorunlar katmerleniyor hem de üç kere görünmez oluyorsunuz” şeklinde konuştu.
Salina bütün bu baskılara rağmen kadınların kendilerine ait alternatif alanları ve yöntemleri olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Kamusal alanda var olamadığınızda, bütün alanlarınız kısıtlandığında kendinizi gerçekleştirmek için ister istemez gizli, mahrem alanlar yaratıyorsunuz. Eşcinsel ve biseksüel kadınlar görünmezliği bazen avantaja dönüştürebiliyor, kendi alanlarında kendilerini var edebiliyor. Hak mücadelesinde görünür olmamak var olmadığınız anlamına gelmiyor. Çoğu eşcinsel ve biseksüel kadın açılmak yerine kendi yarattığı küçük alanlarda var olmayı tercih edebiliyor.”
“Tea&Talk etkinlikleri sayesinde kendimi buldum”
Ardından söz alan Wisam ise 2014 yılında Türkiye’ye geldiğini söyledi, Suriyeli LGBTİ mültecilerin her hafta bir araya geldikleri Tea & Talk etkinliğinden bahsetti:
“İstanbul’a ilk ayak bastığımda kendi başımın çaresine bakmak zorunda olduğumu fark ettim. Bir süre sonra tanıştığım bir arkadaşım bana Tea & Talk toplantısından bahsetti. Bu toplantılara katıldım. Süreç içerisinde Suriye ile Türkiye arasındaki farkları gördüm. Tea & Talk toplantılarında bana destek olan çok fazla insanla tanıştım. Ailemi bulmuş gibiydim.”
Wisam, SPoD ve Lambdaistanbul’un Tea & Talk sohbetlerine kapılarını açmasının önemli olduğunu vurgulayarak, “Bu toplantılar güvenli bir ortam oluşturdu. Bir araya gelmemizde çok etkiliydi” dedi.
“Ailemle görüşemiyorum ama…”
Son konuşmacı ise Suriyeli LGBTİ mültecilerin düzenlediği Mr. Gay Syria yarışmasını kazanan Hussein idi. Suriye’de yaşadığı dönemde LGBTİ’lerle çok bağlantısı olmadığını, yalnız olduğunu söyleyen Hussein, “Tea & Talk sayesinde kendimle barıştım ve kendimi kabul ettim” ifadelerini kullandı.
Hussein, Mr. Gay Syria yarışmasını kazanmasına rağmen vize sorunundan dolayı gidemediğini söyledi. Yarışmaya dair videolar yayınlandıktan sonra ailesi ile görüşemez hale geldiğini belirten Hussein, “Kardeşlerime beni aramamaları için baskı yapılıyor. Annem beni arayarak, ‘her şey bitti’ dedi. Ama sonuçta onlar benim ailem ve zamanla bunlar silinir” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
(KaosGL)