CHP’nin Ankara’dan İstanbul’a başlattığı Adalet Yürüyüşü ve Maçka Parkı’nda süren adalet nöbeti üçüncü gününde. Toplumda OHAL’in yarattığı baskılara ve haksızlıklara karşı sesini yükseltenler ise çok daha geniş bir kesim.
15 Temmuz’un ardından “halka değil devlete karşı” olduğu iddia edilen OHAL sürecinde, çok sayıda insan haksız yer hapse atıldı, on binlerce kişini işini kaybetti.
Bu durum AKP’yi destekleyen çevreler tarafından dahi kabul ediliyor. Öyle ki, AKP tabanını da etkileyen bu rahatsızlık, OHAL mağduriyetlerini incelemesi için bir komisyon kurulması sonucuna yol açmıştı.
Ancak mağduriyetleri gidereceğini iddia eden AKP hükümeti, bu konuda hiçbir somut adım atmadı.
Çok geniş kesimler adalet talep ediyor
Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının ardından CHP’nin başlattığı yürüyüşe karşı AKP liderliği “Sokakta adalet aranmaz” diyor. Bugün demokrasi ve özgürlükler adına bildiğimiz hakların tamamına yakını sokaklarda ve iş yerlerinde verilen mücadelelerin sonunda kazanılmıştı. Bizzat Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz günü darbecilerin korkunç saldırılarına karşı halkı sokağa çağırdı.
CHP’nin Adalet Yürüyüşü ise sadece CHP’lilerle ve Berberoğlu’nun tutuklanmasına tepki gösterenleri değil, OHAL’deki uygulamalara itiraz eden daha geniş bir kitlenin varlığını ve taleplerini ortaya çıkardı. Mazlum-Der eski Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal ve KHK ile işinden edilen akademisyen Cihangir İslam da yürüyüşe katıldı. G9 Gazeteciler Platformu da üçüncü gününde yürüyüşte Kılıçdaroğlu'na eşlik ediyor.
HDP’den adalet, demokrasi ve barış çağrısı
HDP milletvekili Mithar Sancar ise “Biz adalet talep ettik ama sadece AYM’den karar vermesiyle sınırlı tutmadık bu talebimizi. Adaletsizlik yaygınlaşırsa tüm demokrasi güçleri bunun mağduru olacak, tüm toplum altında kalacaktır dedik” ifadelerini kullanarak, adalet talebinin demokrasiyi güçlendirme ve barışı tesis etme talebi olduğunu söyledi. Sancar şöyle devam etti:
“Geçmişte bu adaletsizliğin; demokrasi çöküşünün ortaya çıkışını engellemek konusunda yeterli katkıyı sunmayan kim olursa olsun bugün adalet talebinde bulunuyorsa yaptığı iş haklıdır, doğrudur. Bizim yapacağımız, bu demokrasi mücadelesini en geniş çerçevede büyütmektir. Her türlü demokratik mücadele yöntemini, tepkiyi doğru buluyoruz.”
OHAL kaldırılsın!
Cumhurbaşkanı başdanışmanının, çok farklı kesimlerden destek gören yürüyüşü “gayrimeşru” ilan etmesi ise OHAL koşullarında iktidarın keyfi tasarruflarının ne kadar vahim olabileceğini gösteriyor.
Irkçı ve ayrımcı görüşler dışında herkesin düşünme, bunu ifade etme, bunun etrafında örgütlenme ve gösteri yapma hakkın vardır. Bu haklar, herhangi bir demokrasi tartışmasının merkezinde yer alır.
Haklarını arayan tüm insanlar; grevci işçiler, kadınlar, KHK mağdurları bu haklardan yararlanabilmelidir.
Türkiye’de adalet isteyen herkesin ortak talebi ise haksız ve hukuksuz uygulamalara son verilmesi için ön koşul olan Olağanüstü Hâl’in kaldırılmasıdır.