SAMER, Sur’la ilgili rapor yayınladı: “Sur, hafızasızlaştırılmak isteniyor”

14.06.2017 - 13:35
Haberi paylaş

Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (SAMER), Diyarbakır’ın Sur ilçesine bağlı Alipaşa ve Lalebey mahallelerinde başlayan “Kentsel Dönüşüm” projesine ilişkin hazırladığı gözlem ve araştırma raporunu yayınladı.

“Kentsel dönüşüm” adı ile yıkımın başlatıldığı Sur’un Alipaşa ve Lalebey mahallelerinde yüz yüze görüşmeler yaparak rapor hazırlayan SAMER, Sur’un politik ve etnik demografisi değiştirilmek istendiğini ve bir tür hafızasızlaştırmanın amaçlandığını vurguladı. Raporda, kamulaştırma ve “kentsel dönüşüm” uygulamasından ekonomik rant elde edilmek istenmekte olduğu da belirtildi.

Her iki mahallenin düzenli ziyaret edilmesi ve mahalle sakinleri ile görüşmelerin ardından hazırlanan rapor 3 bölümden oluşmakta.

Birinci bölümü, boşaltılacağı ve yıkılacağı duyurulan mahallelere yapılan ziyaretlerde edinilen izlenim, gözlem ve mahalle sakinlerinin beyanlarını içerirken ikinci bölümde SAMER’in 2013, 2015 ve 2016 tarihlerinde ilgili bölgede yaptığı saha araştırmalarının ortaya çıkardığı demografik verilerdeki sosyal, ekonomik, etnik ve kültürel pozisyonu ortaya koydu.

Üçüncü bölüm ise ilgili mahalleler ve dâhil oldukları Suriçi’ne dair hükümetin “Kentsel Dönüşüm” ve “Acele Kamulaştırma” kararlarının içeriğini ve bu kararlara mahalle sakinleri adına muhatap olan TMMOB avukatlarının Danıştay’a yaptığı itirazın özetini içeriyor.

“Ne yapılmak isteniyor?”

Raporda, mahalle sakinlerine ve konuyla ilgilenen sivil toplum temsilcilerine göre mahalleler boşaltılarak şunlar yapılmak istenmekte:

1- Sur’un politik ve etnik demografisi değiştirilmek istenmektedir.

2- Yerleşkenin tarihsel ve kültürel dokusu değiştirilmek istenmektedir, bir tür hafızasızlaştırılmaya maruz bırakılmak istenmektedir.

3- Gelenekselleşmiş dayanışmacı yaşam kültürleri hedeflenmektedir.

4- Buradaki kamulaştırma ve kentsel dönüşüm uygulamasından ekonomik rant elde edilmek istenmektedir.

5- Mahallelerinin ve aslında tüm Suriçi’nin güvenlik konseptine uygun olarak yapılanacağı düşünülmektedir. Suriçi’ne kurulacağı söylenen yeni 6 karakol ve hâlihazırda cadde ve sokak aralarında bulunan çok sayıda polis ve zırhlı araç varlığı ve güvenlik uygulamaları buna kanıt olarak gösterilmektedir.

“‘Acele kamulaştırma’ kararı onaylanmıyor”

Ayrıca rapora göre, mahalleliler evlerin boşaltılmasına ve yıkıma karşı olmakla birlikte, 2012 yılında yıkılıp harabe bırakılan yerlerin bir an önce onarımına, sağlıklılaştırılmasına yönelik bir talepte bulunmakta.

SAMER’in yaptığı çalışmanın bir diğer önemli bulgusu ise Mart 2016 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla çıkarılan “Acele kamulaştırma” kararının Suriçi sakinlerince onaylanmıyor olduğunun tespiti.

Sonuç bölümü

Danıştay’a yapılan itiraz başvuruları ve gerekçelerinin sıralanmasının ardından sonuç bölümünde şu maddelere yer verildi:

1) Ali Paşa ve Lale Bey sakinleri mahallelerini, evlerini ve işyerlerini terk etmek istememektedirler. Bu isteğin birinci nedeni; Sur dışında bir yerde yaşayamayacaklarına, buradaki gelenekselleşmiş dayanışmacı yaşam ilişkisini başka yerde göremeyeceklerine dair inanç gelmektedir. İkinci sırada doğup, büyüdükleri, evlendikleri yaşam anılarının ve kişisel öykülerinin mekânlarına sahip çıkma isteği, üçüncü sırada ise mülklerine biçilen bedelin düşüklüğüne itiraz gelmektedir.

2) Zorla çıkarılacakları ana kadar evlerinden mülklerinden ayrılmamayı bir direniş biçimi olarak benimsemektedirler. Büyük çoğunluğu yaşadıklarını daha öncede maruz kaldıkları ve 1990’lı yıllarda uygulanan zorla yerinden edilme politikasının devamı veya benzeri olarak görmekteler.

3) Evlerinin boşaltılması ve yerinden edilmelerine ilişkin karaların alınmasına giden sürecin hiçbir aşamasında görüşlerinin alınmadığı ve kararların kendilerine rağmen alındığını beyan etmektedirler.

4) Mahallelerine evlerine ne olacağına dair görüşlerinin alınmasını talep ediyorlar. 22 Mayıs itibariyle başlayan ve iki etap halinde yürütüleceği düşünülen yıkım çalışmalarının durdurulmasını, bir kısmı yıkılan yapıların mahallenin yapı dokusuna uygun hale getirilmesini, bunu devlet yapıları yapmazsa kendilerinin yapmasına olanak verilmesini istemektedirler.

5) Evlerini boşaltmaya ve göçe zorlamak amacıyla uygulanan su ve elektrik kesintisinin bir an önce ortadan kaldırılmasını, ilgili devlet kuruluşlarını toplum sağlığına dönük sorumluluklarını yerine getirmeye davet etmektedirler.

6) Mahalleleri ve genel olarak Suriçi için alınan “Riskli afet bölgesi” ilanı, “Kentsel dönüşüm Projesi” ve “Acele kamulaştırma” kararları ile yapılmak isteneni 5 ana başlıkta görmektedirler:

   a) Sur’un politik ve etnik demografisi değiştirilmek istenmektedir.

   b) Yerleşkenin tarihsel ve kültürel dokusu değiştirilmek istenmektedir, bir tür hafızasızlaştırılmaya maruz bırakılmak istenmektedir.

   c) Gelenekselleşmiş dayanışmacı yaşam kültürleri hedeflenmektedir.

   d) Buradaki kamulaştırma ve kentsel dönüşüm uygulamasından ekonomik rant elde etmek istemektedirler.

   e) Mahallelerinin ve aslında tüm Suriçi’nin güvenlik konseptine uygun olarak yapılanacağı düşünülmektedir. Suriçi’ne kurulacağı söylenen yeni 6 karakol ve halihazırda cadde ve sokak aralarında bulunan çok sayıda polis ve zırhlı araç varlığı ve güvenlik uygulamaları buna kanıt olarak gösterilmektedir.

7) Tüm bunlardan da anlaşılacağı üzere ilgili kararları politik bir mesele olarak görmekteler. Bu nedenle başta ağırlıkta oy verdikleri parti olmak üzere siyasal partileri ve sivil toplumu yanlarında durmaya ve çözüme davet etmekteler.

8) Hukuki açıdan itiraz edilen noktalar özetle:

   a) İlgili kararlar ve uygulamalar anayasanın ilgili maddelerine, Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşme ve yasalara aykırılık taşımaktadır.

   b) Bölgenin “Riskli alan” ve “Acele kamulaştırma” kararları alma koşullarına sahip olmadığı, bu tür kararların alınabilmesini sağlayacak koşullardan, inceleme, ölçüm araştırma ve raporlardan yoksun bulunmaktadır.

   c) Bakanlıkça Bölgedeki yapıların sadece %6.04’ünün riskli olduğu belirtilmiş olmasına rağmen bölgenin tamamının riskli alan ilan edilmesi büyük bir sorundur. Bu gerçeğin göz ardı edilmesi hatalı kararlar zincirine de yol açmaktadır. “Riskli Alan kararı”, “Acele Kamulaştırma Kararı”na da dayanak oluşturan “Riskli alan Kararı” bu durumun bir göstergesidir.

   d) Kararların ve uygulamanın Suriçi’nde bulunan tek yapı ölçeğinde; 147 adedi anıtsal yapı olan 595 tescilli taşınmaz kültür varlığının tahrip olmasına dönük ciddi riskler taşımaktadır. Bu tarihi alan, içindeki insanlar ve yaşam kültürüyle birlikte dünya mirası kabul edilmiştir. İnsanların yerlerini terk etmeye zorlanması, mülklerin yıkımı ve yerine neyin yapılacağına dair muğlaklıkların bir bütünü ilgili mirasın sonlanması anlamına gelecektir.

Bültene kayıt ol