(Özel) Çevre aktivistleri: “Bu projeler sadece yıkım anlamına geliyor!”

09.04.2017 - 11:27
Haberi paylaş

Enerji Bakanı Berat Albayrak, enerjide dışa bağımlılık konusunda yapılacak yatırımları ve gerçekleştirilecek "projeleri" açıkladı. Antikapitalistler kampanyasından Nuran Yüce ve İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) Kıdemli Uzmanı Ümit Şahin, konu hakkındaki görüşlerini Marksist.org'a anlattılar.

Hükümetin enerjideki dışa bağımlılığı yerli kömüre yatırım yaparak sonlandırmayı hedeflediğini söyleyen Albayrak'ın açıkladığı planda, Akdeniz ve Karadeniz’de sondaj gemileriyle her yıl iki kuyu açılması da var. Albayrak “Türkiye’nin bir üst lige çıkması, en büyük on ekonomiden biri olması ve birçok alanda olduğu gibi enerji alanında da rekabetçi bir Türkiye oluşturulması için tüm stratejik vizyonların hayata geçirilmesi gerekli. Bunun için bağımsız enerjiye, güçlü ve büyük Türkiye’ye ‘Evet’ diyoruz” dedi.

Ümit Şahin: "Berat Albayrak’ın söylediği şeylere tek tek baktığınızda uzun bir program açıklamışlar gibi görünüyor. Ancak açıklama Ak Part’nin yıllardan beri devam ettirdiği, her kaynaktan mümkün olduğu kadar fazla enerji elde etme yaklaşımının devamı niteliğinde, yeni olan hiçbir şey yok. Yapılan tek şey her kaynaktan mümkün olduğu kadar fazla enerji elde etme politikası dediğimiz olayın biraz daha somut hedefler hâline getirilmiş olması.

Yeni bir yaklaşım yok, çünkü ortaya koydukları bütün strateji, çok büyük ölçüde fosil yakıtlara dayalı. Yerli kömür başta olmak üzere fosil yakıtların daha fazla kullanımına dayalı bir strateji. Enerjinin %10’unun nükleer enerji kaynaklarından elde edileceği söyleniyor. Bu kısımlar tamamen gerçek dışı. Akkuyu Nükleer Santrali’nin bir ünitesini yapsalar bile bu 2030’a kadar sürecek bir zaman dilimi olacak. Üstelik bu bir ünitenin karşılayacağı enerji oransal olarak %10’a değil en fazla %2’ye falan denk gelir. Dolayısıyla nükleer enerji ile ilgili bu tarz söylemlerin herhangi bir gerçeklik payı yok.

Yerli kömür söylemi devam ediyor ama yerli kömürden bahsedildiği sürece, ithal kömürün gelmeye devam edeceğini hepimiz biliyoruz. Bu söylenenler mevcut enerji stratejisinin biraz daha süslenmiş hâli denebilir.

Belki rüzgâr ve güneş enerjileri konusunda bir şey söylemek lazım. Ak Parti’nin enerji politikalarında bu enerji kaynaklarının yer bulma sebebi bile aslında yenilenebilir enerji kaynaklarından olmaları ve iklim değişikliği ile mücadele etmek için gerekli olmaları değil. Bu söylemlerin sebebi ülke içindeki enerji kaynaklarını çeşitlendirme yoluyla enerjiyi yerli bir hâle getirmek."

Nuran Yüce: "Bakan Albayrak’ın ifade ettiği şeyler yeni olan şeyler değil. Uzun zamandan beri AKP hükümeti ve dolayısıyla da Türkiye’nin enerji ve kalkınma politikalarının bir özeti hâlinde bir beyanatta bulunmuş ve bunu bir devrim olarak anlatıyor. Ancak biz çevre aktivistleri olarak yıllardan beri biliyoruz ve yaşıyoruz. Öncelikli olarak “yerli kömüre yatırım yapacağız” denmesinin ne kadar da sorunlu olduğundan bahsetmek gerekiyor. Yerli kömür kullanmış gibi yapmanın Türkiye’nin enerjide “kendi kendine yetmesi” açısından hiçbir getirisi olmayacağını daha önce de defalarca ifade ettik. Hâlihazırda aktif hâlde olan termik santrallere ek olarak 80’e yakın kömürlü termik santral yapmayı planlıyorlar ancak Türkiye’nin kömür rezervleri bu kadar fazla sayıda termik santrali işletmeye yeterli olmayacak. Bu açıdan ithal kömürün girişi kaçınılmaz. Bunu da devreye soktukları andan itibaren enerjide dışa bağımlığı garantilemiş olacaklar.

Bu noktada bizim karşı çıkmamız gereken; hâlihazırda Türkiye’nin karbon salınımındaki artış oranının dünya sıralamasında birinci durumda olması. Yani Türkiye dünya çapında karbon salınımını en hızlı şekilde arttıran ülke. Bu termik santrallerle birlikte Türkiye’nin iklim değişikliğine katkısı çok daha fazla artacak. Bu ise bütün dünya vatandaşları açısından suyumuzun, tarım alanlarımızın azalması ve kuraklık anlamına geliyor. Ve hükümetin bütün bu durumu hiç de ciddiye almadığını gösteriyor. Zaten 2023 hedefleri olarak bilinen hedeflerde karbon salınımına dair kısım, bu artışın azaltılmasını yani aslında karbon salınımının arttırılmaya devam etmeyi öngörüyor.

Akdeniz Bölgesi’nde petrol aramak ise en sorunlu enerji türlerinden birinin yeniden canlandırılması anlamına geliyor. Ayrıca o bölgede petrol aramanın kendisi zaten siyasi kriz çıkartabilir. Savaşlara ve çatışmalara neden olabilir. Albayrak’ın ifade ettiği Türkiye’nin dünya ekonomisinde ilk onda yer alma hedefi çok yıkıcı enerji politikalarının hayata geçirilmesini gerektiren bir hedef.

Berat Albayrak’ın ‘Bunları Büyük Türkiye için yapıyoruz, bağımsız enerji için evet diyoruz’ diye beyanda bulunması ise referanduma atıfta bulunuyor. Ancak tam da yukarıda saydığım nedenler yüzünden böyle bir enerji politikasına evet diyemeyiz. Albayrak’ın beyanının tersine tam olarak onun saydığı enerji politikalarından ötürü referandumda hayır demeliyiz. Türkiye’nin önümüze getirilen başkanlık sistemiyle tam bir şirket gibi yönetilmek istendiğini biliyoruz. Eğer bu sisteme evet dersek bu tür projeler hiçbir denetlemeye tabi tutulmadan bütün bu yıkıcı etkilerine rağmen hayata geçirilebilecek. İfade edilen bütün bu projeler aslında yıkım projeleri anlamına geliyor."

Bültene kayıt ol