Boğaziçi Üniversitesi'nden öğrenciler, bir açıklama yaparak devlet baskısına karşı herkesi Halep halkıyla dayanışmaya çağırdı.
Açıklama şöyleydi:
"2011’de Suriye’nin nüfusu 22 milyon kadardı. 6 milyona yakın insan ülkelerini terk etmek zorunda kalırken, bir o kadarı da ülke içinde göç etmek durumunda kaldı. Ülkenin yarısının zorla göç ettirildiği bir durumdan bahsediyoruz. Şu an sadece Türkiye’de, yaklaşık 3 milyon Suriyeli mülteci var. Resmi mülteci statüsü yalnızca ülkenin batısından giriş yapanlar için tanındığı Türkiye’de Suriye’den savaş sebebiyle iltica etmiş olan insanlar sağlam hukuki güvencelerden yoksun bir geçici koruma altındalar. Aynı zamanda Türkiye sözde açık sınır politikası uyguluyor olmasına rağmen 2014’ten beri legal yollarla mülteci almıyor. Bir gün din kardeşliği edebiyatı yapanlar veya solculuktan bahsedenler öbür gün herhangi bir yerde Suriyeli Mültecilere ırkçılığın ve ayrımcılığın her türlüsünü yapabiliyor. Gözümüzün önünde mülteciler, açlıkla sömürüyle imtihan edilirken devlet, sermaye, ırkçılığın her türlü rengi ne mezhep ne de insanlık dinliyor.
Suriyeliler, Mart 2011’de Baas partisinin mafyatik muhaberat rejimine karşı isyan ettiler. İsyan, şiddetsiz eylemlerin rejim tarafından kanlı bir şekilde bastırılmasıyla silahlı mücadeleye dönüştü. Suriyeliler bu şiddet sarmalında evlerini terk edip dünyada sürgün durumuna düştüler. Şu an dünyanın her yerindeki Suriyelilerin ortak bir acısı var. Zira yakınlarının kaderi emperyalizmin farklı karşı-devrimci yüzlerinin bombalarından payını almak yahut IŞİD gibi zalim ve barbar örgütlerin tahakkümleri altında hayatta kalmaya çalışmak. Birbirleriyle savaşan gruplar ve onları fonlayan ABD, Rusya, İngiltere gibi emperyalist güçler Suriye halkına her türlü şiddeti uyguluyor. Bu acı, Esad Rejim’in son dört aydır Halep’i vahşi bir kuşatmayla boğazlamasıyla şiddetlendi. Kasım ortasındaysa Halep’e saldırının yoğunlaşmasıyla rejimin ilerlemesi sonucu 100.000 civarı insan Halep’in Doğu yakasında kuşatıldı.
Biz Suriyelilerle Türkiye’de ortak bir yaşam kurarken; Suriye’de Rejim’in Rusya ve İran’ın desteğiyle icra ettiği bitmek bilmeyen katliamlara ses çıkarmak durumundayız. “Artık Yeter” diyoruz. 12 Aralık’ta 82 insanın rejimin Halep’in doğu yakasındaki infazları sonucu öldürülmesini kabul etmiyoruz. Bu katliamları Türkiye’deki benzerlerinden, Şırnak’tan, Sur’dan, Cizre’den tanıyoruz. Şehirleri yakan, insanları evsiz bırakan, sivilleri evlerin bodrumlarında katleden vahşeti yaşadık, biliyoruz. Devletlerin iğrenç yalanlarına ve kara propaganda tekniklerine aşinayız. Masum insanların haklı taleplerini kendi küçük alt-emperyalist hesaplarıyla kirletmeye çalışan bölgesel şarlatanların da karşısındayız. Ne varil bombalarının yıktığı Suriye’de, ne yarım yüzyılı aşkındır peyderpey işgal edilen Filistin’de, ne kentlerin dümdüz edildiği Türkiye’de ne beslenme yetersizliği ve Suud bombaları arasında hayatta kalma mücadelesi verilen Yemen’de ne de dünyanın herhangi başka yerinde savaşı kabul etmediğimizi; savaşın sadece aramızdaki en ikiyüzlülere ve kirli hesapçılara yaradığını söylüyor; Halep’ten kaçmak durumunda kalan insanların sınırları tanımadan Türkiye’ye geçişlerine izin verilmesine ek olarak barınma-eğitim-sağlık- insanca yaşama haklarının tamamı gerçekleştirilene kadar mücadele edeceğimizi duyuruyoruz.
Boğaziçi’nden Öğrenciler"
نحن مع الشعب السوري وحلب وكل المظلومين يعيشون تحت قنابل المستبدين