Neden gönderildiği anlaşıldı: Davutoğlu çözüm süreci için “Rojava kırmızı çizgimiz değil” demiş

10.12.2016 - 23:15
Haberi paylaş

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun neden görevden alındığıyla ilgili ayrıntılar netleşiyor.

HDP'nin İmralı Heyeti'nde yer alan Sırrı Süreyya Önder'in aktardığına göre, Davutoğlu, Rojava'nın kırmızı çizgileri olmadığını söylemiş.

Hükümet 2015 yazında Rojava'da Kürtlerin kazanımlarını engellemek için çözüm sürecini buzdolabına kaldırmış ve 10 bine yakın kişinin öldüğü savaş sürecinin önünü açmıştı.

"Yalanlanırsa özür dileyeceğim"

HDP Ankara milletvekili Sırrı Süreyya Önder, TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Dolmabahçe Deklarasyonu'nun imzalandığı dönemde yaşananlara değinen Önder, dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun kendisine, “Sırrı Bey, lütfen mesajımızı iletin. Rojava bizim kırmızı çizgimiz değil” dediğini anlattı.

Önder ayrıca, “herhangi bir bakan, grup başkanvekili ya da Davutoğlu, “gerçek onun anlattığı gibi değil” desin, hemen özür dileyeceğim” ifadelerini kullandı.

Devlet Öcalan'dan ricacı olmuş
 
Önder, Genel Kurul’da yaptığı konuşmada şunları söyledi:
 
"Şu gördüğünüz Dolmabahçe deklarasyonunun fotoğrafı. Şu anda tutsak alınan Sayın Baluken en başta oturuyor. Sizin iki bakanınız ve grup başkanvekiliniz ile birlikte tarihi deklarasyonu imzalamışız. Silahsızlanma kongresine çağrı yapacağız. Devlet ve hükümet heyeti Sayın Öcalan’a ısrarla ricacı oldular; “Bu deklarasyondan önce silahsızlanma kongresi için çağrı verin” diye.
 
Sayın Cumhurbaşkanı’nın ilk verdiği demeç de olumlayıcıydı; “Daha fazlasını bekliyorduk, arkadaşlarımız çalışıyorlar” mealinde konuştu.
 
Sayın Öcalan da -oradaki heyet de Sayın Öcalan diyor-  deklarasyonu okuduktan sonra  “İzleme kurulu gelsin, İmralı’da kurulan üst katta, oluşturulan konferans sistemiyle, orada kurulan masada, heyetin huzurunda silahsızlanma kongresi için tarih açıklayacağım” dedi.
 
Tarih konusunda da mutabakat vardı, Newroz’a yetiştirilmeye çalışılıyordu.
 
İzleme heyetinin de büyük çoğunluğunu hükümet önermişti; Ahmet Taşgetiren’den Hilal Kaplan’a varan isimler vardı. “Bu konuşmalar kayıt altına alınsın” denildiği için izleme heyeti tartışması durdu. İsimler medyaya düştü, hükümet bizi itham etti. Birlikte RTÜK’ten tespit ettik ki, isimler hükümete yakın bir yayın organından çıkmış. Hükümet bize “ tamam bizden çıkmış” dedi. "Hangi devlet" sorusunun cevabı bu yüzden önemli. Barışı isteyen mi, barışı sabote etmeye çalışan mı? 
  
Sayın Öcalan, PKK’ye silah bırakması kongresi toplanması için çağrı yapacaktı. Hükümet de bunu onaylayan bir yaklaşımda bulundu ve Dolmabahçe fotoğrafı böyle oluştu. En büyük emek sahibi insan da bugün içeride; Sayın İdris Baluken. Sayın Baluken’in de yer aldığı heyetimiz, devlet ve hükümetle 117 kez toplantı yaptık. Hepsi ortak bir dil yakalamak, kanın akmasının önüne geçmek içindi. 
  
Sayın Davutoğlu, İmralı Heyetiyle bir görüşmesinde bana “Başlangıçta Rojava, çözüm sürecinin gündeminde değildi. Ne oldu da Rojava’yı tartışmaya başladık ve ileri gidemiyoruz” sorusunu yöneltti. 
 
Ben de ona “Rojava çözüm sürecinin kilidi değil, açılacak kapısı olma imkanını barındırıyor” cevabını verdim. Ayrıca askeri bir güç olarak Ortadoğu’ya müdahil olmamızın kıymeti olmadığını, bizim Misak-ı Milli dediğimizin gevşetilmiş sınırlarla “halklar evine” dönüşebileceğini ifade ettim. Bölge halklarının dikkatini çekecek tek yaklaşımımızın demokratik bir teklif olacağını söyledim. Davutoğlu da, “Sayın Önder, lütfen onlara söyleyin, devlet ve güvenlik bürokrasisi için Rojava kırmızı çizgimiz değildir” dedi.
 
Herhangi bir bakan, grup başkanvekili ya da Davutoğlu, “gerçek onun anlattığı gibi değil” desin, hemen özür dileyeceğim."

Bültene kayıt ol