Darbecilerle mücadele adına ilan edilen OHAL'in ilk dört ayı işçi sınıfına, Kürt halkına, basın-yayın kuruluşlarına, gazetecilere, demokratik kurum ve kuruluşlara saldırıyla geçti.
Toplam 120.000'den fazla kamu personeli ihraç edildi veya açığa alındı. Bunların arasında en büyük grubu 50.000 kişiyle öğretmenler oluşturuyor. Cemaatle ilişkilendirilenlerin dışındaki öğretmenlerin büyük kısmını Kürt, solcu veya ağırlığını Eğitim-Sen'lilerin oluşturduğu sendikalı öğretmenler oluşturuyor.
Aynı dönemde 3.600 civarında akademisyen ihraç edildi veya açığa alındı. Bunların da önemli bir kısmını Barış İçin Akademisyenler imzacıları oluşturuyor. Ayrıca 70.000 kadar memur ihraç edildi ya da açığa alındı. Ortaya çıkan istihdam açığın kapamak için sözleşmeli personel alımı yoluna gidildi, böylece işçi sınıfının kazanılmış hakkı gasp edilerek, iş güvenliği kavramı tamamen ortadan kaldırıldı. Hakkın da ihraç kararı alınanlar için iç hukuk yolu tümüyle kapalıyken, açığa alınanların durumu, 29 Ekim tarihli KHK ile açığa alınanlarla ilgili sürelerin ortadan kaldırılmasından ötürü belirsizliğini koruyor. İhraç edilen veya açığa alınan öğretmenlerin önemli bir kısmını sendikalılar oluşturuyor.
Bu arada İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) tarafından 26 Ekim 2016 günü açıklanan verilere göre, OHAL döneminde en az 513 işçi can verirken, aynı dönemde iş cinayetlerinde artış görüldü. Raporda bu konuda şu ifadelere yer verildi: “İş cinayetlerinde sayısal anlamda bir artış meydana gelmiştir. OHAL ilanına kadar ayda ortalama 153 iş cinayeti tespit ediyorduk. Ancak OHAL’in 1. döneminde ayda ortalama 171 iş cinayeti tespit ettik.” Son olarak 18 Kasım'da Siirt'in Şirvan İlçesi'nde bakır madeninde 16 işçi göçük altında kaldı. Bir kısım medya, işçiler yerine toprak altında kalan iş makinelerini haber yaptı.
İstikrarsızlık artıyor
OHAL döneminde Türk ordusu Suriye'de aktif savaşın bir parçası oldu. Gerek Kürt illerinde, gerek Suriye'de, gerek bölgenin genelinde yürütülen askeri faaliyetlerin giderleri genel olarak istikrarsızlığa bağlı durgunlukla birleşince, ekonomi çökme noktasına geldi. Maliye Bakanlığı'nın, yani devletin kendi rakamlarına göre, 2015'in Ekim ayında 7.2 milyar TL fazla veren bütçe, Ekim 2016'da 104 milyon TL açık verdi. Genel bütçe açığı ise 2015 yılının ilk 10 ayında 6.2 milyar TL iken, 2016 yılının ilk 10 ayında 12.1 milyar TL'ye, yani iki katına fırladı.
Bütün bunlar halkın içinde bulunduğu ekonomik krizi daha da derinleştirdi. BDDK verilerine göre, takipteki ihtiyaç kredileri 10,3 milyar lira ve takipteki bireysel kredi kartları 7,2 milyar liraya kadar çıktı. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi'nin Temmuz 2016 verilerine göre, bankalar ve banka dışı finansal kuruluşlar tarafından kullandırılan ihtiyaç ve diğer krediler 19,3 milyon kişiyi, bireysel kredi kartları ise 22,1 milyon kişiyi oluşturuyor. Yani 41 milyon kişi, başka bir deyişle, kredi kartı kullanma ve banka kredisi çekme yeterliliğine sahip olan neredeyse herkes borçlu. Hükümet çöküşü engellemek için çaresizlik içinde vergi barışı adı altında para toplamaya çalışıyor. Daha geçenlerde kredi kartı borçlarının yapılandırılacağı ve 70 taksitle ödenebileceği ilan edildi. Böylece AKP iktidarı olmadığı takdirde istikrarsızlığın hüküm süreceği iddiası da yerle bir oldu.
Ülkenin içinde bulunduğu ağır siyasi ve sosyal kriz, çok yakında patlama ihtimali bulunan büyük bir ekonomik krizle birleştiği takdirde, yeni gelişmeler yaşanabilir. İşçi sınıfı hareketlenmeye, irili ufaklı grevler ortaya çıkmaya başladı. Derin bir sosyoekonomik krizle iktidara gelen AKP’nin tabanında yer alan yoksullar sonsuza kadar bu partiyi desteklemeyecekler.
Çözümsüzlük dayatması
OHAL'in ilanından önce de OHAL koşullarında faaliyet göstermeye çalışan HDP ve DBP, eşi benzeri görülmedik baskılara maruz kaldı. HDP Eş Genel Başkanları Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve Van Milletvekili Figen Yüksekdağ’ın yanı sıra, Grup Başkan Vekili ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken, Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım, Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, Şırnak Milletvekili Leyla Birlik, Şırnak Milletvekili Ferhat Encü, Hakkari Milletvekilleri Selma Irkmak, Abdullah Zeydan ve Nihat Akdoğan tutuklandı. Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız ve Van Milletvekili Tuğba Hezer Öztürk hakkında yakalama kararı bulunuyor.
Öte yandan birçok DBP’li belediyenin yönetimine kayyım atandı; başkanları ve yöneticileri tutuklandı. Diyarbakır Belediyesi Eş Başkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı da yerlerine kayyım atanarak tutuklandılar. Son olarak Mardin Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk ile Mardin merkez Artuklu İlçe Belediye Eş Başkanları Emin Irmak ile Leyla Sevinç de gözaltına alındı. Üç başkan için 5 günlük kısıtlama konuldu; yani avukatlarıyla bile görüştürülmeyecekler.
Bu arada yüzlerce basın yayın organı da kapatıldı; Kürt medyasının hemen hemen bütünü yasaklandı.
(Sosyalist İşçi)