Dün akşam saatlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında toplanan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında öne çıkan karar, OHAL’in uzatılması yönündeki tavsiye kararı oldu.
15 Temmuz darbe girişiminden 6 gün sonra, 21 Temmuz’da ilan edilen OHAL’in darbe girişiminin liderliğini yapan Gülencilere yönelik yaptırımlara sahip olacağı ilan edilse de, uygulamalar tüm muhalefete yönelmeye başladığını gösteriyor. Başbakan Binali Yıldırım OHAL’i savunurken, vatandaşın günlük hayatında bir aksama olmayacağını söylemişti. Tam tersi oldu, on binlerce insan kamudan atıldı, işte çıkartıldı, geçici olarak uzaklaştırıldı, göz altına alındı, tutuklandı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, dün akşam saatlerinde 70 bin kişi hakkında işlem yapıldığını, 32 bin kişinin tutuklandığını söyledi. MGK’nın “OHAL’e devam” tavsiye kararı, darbeyle ilgisi olduğundan şüphelenilenlerin yanı sıra darbe girişimiyle hiçbir alakası olmayan muhalefetin de üzerine gidilmeye devam edileceğinin bir işareti olarak görülebilir.
100 binden fazla insan kamuda işten çıkartıldı. 100 bin kişinin 15 Temmuz darbe girişiminin içinde olduğunu söylemek mümkün değildir. Üstelik, işten çıkartılan kamu çalışanları arasında Gülencilerle hiçbir alakası olmadığı çok açık olan KESK üyesi yaklaşık 10 bin kamu çalışanı da var. Gazeteciler, sadece fikrini açıklayanlar OHAL bahanesiyle baskı altına alınıyor ya da tutuklanıyor.
OHAL kaynaklı haksızlıklara, mağduriyetlere ve hukuksuzluğa son verilmeli. 15 Temmuz darbecilerine karşı mücadelenin başarı kazanmasının tek yolu demokrasinin sınırlarının genişletilmesidir.