Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe platformu tarafından bugün İstanbul’da gerçekleştirilen panelde, Hrant Dink cinayeti davasının ve adalet mücadelesinin seyri konuşuldu.
Toplantının moderatörlüğünü yapan Yıldız Önen, Dink’in öldürülmesine neden olan siyasi atmosfere ve ırkçılığa karşı mücadelenin öneminden bahsetti. Önen, herkesi Hrant’ın Arkadaşları’nın çağrısıyla 26 Eylül Pazartesi günü saat 10:00’da Çağlayan Adliyesi önünde yapılacak eyleme davet etti.
İlk olarak konuşan Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, davanın bugüne kadarki sürecinden bahsederken, Dink’i öldüren yapılanmanın üst örgütlenmesinin üstüne gidilmesi ve kamu görevlilerinin soruşturulması talepleriyle hareket ettiklerini söyledi.
"Toplumsal tepkinin bu denli büyük olacağını tahmin etmiyorlardı"
AİHM’in 2010 yılında verdiği kararla İstanbul ve Trabzon il emniyetlerini suçlu bulması üzerine kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunduklarını aktaran Bakırcıoğlu, bunların soruşturmayla birleştirilmesine dair taleplerinin çoğunun reddedildiğini, “örgüt yok” dendiğini ve Erhan Tuncel’in beraat ettirildiğini hatırlattı.
Bakırcıoğlu ayrıca, Dink cinayetini planlayanların, bu kadar büyük bir toplumsal tepkiyle karşılaşacaklarını tahmin etmediklerini, bugün hâlâ bu konuda toplumda büyük bir duyarlılık olduğunu dile getirdi.
Ergenekon ve yerli-milli ittifakıyla oluşan atmosfer
DurDe aktivisti Meltem Oral, Türkiye devletinin kendi yarattığı mağduriyetler nedeniyle mağduru sorumlu tutma alışkanlığı olduğunu söyledi. Devleti savunan zihniyetin takipçilerinin de son dönemde Hrant’ın Arkadaşları’nı suçlayan bir kampanyaya başladıklarını belirten Oral, Aydınlık gazetesinin “Veli Küçük’ün bile suçlanmasından” yakındığını dile getirdi.
Ergenkoncuların Hrant’ın ölümündeki rolünün herkesin hafızalarında olduğunu söyleyen Meltem Oral, 15 Temmuz öncesinden beri başlayan, darbe girişiminden sonra AKP’nin Ergenekon ile kurduğu “yerli ve milli” ittifakın bu argümanlara zemin sunduğunu ifade etti.
Devletin tüm kanatlarının Hrant’ı ittifak hâlinde öldürdüğünü ve cinayetin aydınlanmamasını sağlamak için uğraştıklarını dile getiren Oral, bu davanın değişen siyasi iklimlere ve konjonktüre heba edilemeyecek kadar önemli bir mesele olduğunu hatırlattı.
Hrant’ın Ermeni olduğu için öldürüldüğünü ve cinayeti işleyenlerin kimsenin bununla ilgili ses çıkarmayacağına güvendiklerini belirten Oral, “Hepimiz Hrant’ız hepimiz Ermeniyiz” sloganıyla yürüyen yüz binlerin sayesinde verilen demokrasi mücadelesinin öneminden bahsetti.
Bu inat ve kararlılık sayesinde 2012 yılında verilen “örgüt yok” kararına rağmen yeniden davanın başladığını aktaran DurDe aktivisti Oral, bu mücadelenin başka bir dizi meseledeki mücadeleleri de büyüttüğünü söyledi.
Meltem Oral da konuşmasını 26 Eylül’deki duruşma öncesi Çağlayan Adliyesi önünde buluşma çağrısıyla sonlandırdı.
"Devlet cinayeti önceden biliyordu"
Yazar Ömer Faruk Gergerlioğlu, "Hrant Dink cinayetini sadece cemaat yaptı algısı yerleştiriliyor. Devletin tüm organizmalarıyla yaptığı belli. Hükümet cinayeti cemaatin üzerine yıkarak sıyrılmaya çalışıyor. Devlet cinayeti daha önceden biliyordu" dedi.
Hrant Dink'in öldürülen 62. gazeteci olduğunu hatırlatan Gergerlioğlu, Dink davası sonuçlanmazsa daha çok gazetecinin öldürüleceğini, davanın bu açıdan Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından önemli olacağını söyledi.
Ömer Faruk Gergerlioğlu, bu meselenin aslında 100 yıllık bir mesele olduğunu, Dink'in soykırımın sümenaltı edilmesi sonucu öldürüldüğünü belirtti.
2012’de çoğunluğu İslami kesimden olanlar olarak "Adalet talebimiz var" diye bir imza kampanyası başlattıklarını belirten Gergerlioğlu, şunları söyledi:
"Dönemin cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüştüğümüzde, beklentimizin üstünde bir profil gördüklerini söyledi. Gül, hazırlattığı rapor ile ortaya çıkanlara göre, devletin göz göre göre cinayeti işlediğini ama bir türlü işlem görmediğini söyledi. Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ile görüşme talebimiz reddedildi. Dönemin Adalet Bakanı da görüştüğümüzde kaçamak cevaplar verdi."
Gergerlioğlu herkesi gerçeklerin ortaya çıkması için davaya sahip çıkmaya çağırdı.