Sosyal Kültürel Yaşamı Geliştirme Derneği (SKYGD), Türkiye’de yaşayan Suriyeli çocukların yaşam koşullarını, beklentilerini, sorunları araştırmak üzere bir saha çalışması yaptı. İstanbul’da çeşitli semtlerde yaşayan 100 çocukla yapılan görüşmeler ‘Türkiye’de Sığınmacı Çocuk Olmak’ başlıklı bir rapor oldu. Rapora göre, çocukların en temel talebi ekonomik nedenlerle mahrum kaldıkları eğitimlerine devam edebilmek.
Agos'tan Gözde Kazaz'ın haberi şöyle:
Kendi ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan Suriyeli sığınmacıların en büyük kısmını çocuklar oluşturuyor. Yaklaşık 2,5 milyon mülteci çocuk eğitim, sağlık, barınma gibi temel hizmetlerden yararlanma konusunda sıkıntı çekiyor. Türkiye’de ise İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı’nın verilerine göre 992 bin Suriyeli çocuk yaşıyor. Bu çocukların yaklaşık 662 binin eğitime ulaşamadığı tahmin ediliyor.
Son iki yıldır mülteci çocuk ve gençlerle çalışmalar yürüten Sosyal Kültürel Yaşamı Geliştirme Derneği (SKYGD), Mayıs 2016’da İstanbul’da 100 Suriyeli çocukla yaptığı saha çalışmasının sonuçlarını yayımladı. Bu sayının, Türkiye’deki çocukların ancak binde 0,1’i oranında olduğunu belirten ekip, Bağcılar, Başakşehir, Esenyurt, Esenler ve Şişli/Okmeydanı ilçelerinde yapılan görüşmelerde 7-12 yaş arası çocuklarla konuştu. Dernek, 12 yaş üstü çocukların ankete katılmamasının en büyük nedeninin bu yaştan sonraki çocukların çalışması olduğunu belirtiyor.
Raporda, görüşme yapılan çocukların Suriye’de nerede yaşadığı ve Türkiye’ye nasıl geldikleri de soruldu. Buna göre, ailelerin yüzde 95’i Halep, Şam ve Kamışlo’dan İstanbul’a gelmiş. Çalışmada, çocuklara kampta kalıp kalmadıkları da soruldu, çocukların Türkiye’ye geliş yılları ve kampta kalışları karşılaştırıldığında 2013 sonrası gelenlerin kampa alınmadığı belirtiliyor. Öte yandan 2013 öncesi gelip kampta kalan çocukları hatıraları da pek iyi değil; “Karkamış kampına geldik. 2 ay kaldık, çok zorlandık. Suriye’ye geri döndük. Sonra tekrar kaçtık ve Antep’e geldik” diye anlatıyor biri.
Raporda vurgulanan en önemli noktalardan biri çocukların eğitim ve sağlık hizmetlerine yeteri oranda ulaşamıyor olması. Türkiye’de Suriyeli mülteciler bu hizmetlerden yararlanabilmek için kayıt yaptırıyor ve ‘Geçici Koruma Kimliği’ alıyor. Kimliği olup olmadığı sorulan yüz çocuktan 23’ü herhangi bir kimliği olmadığı cevabını veriyor. ‘Sağlık sorununu nasıl çözüyorsunuz?’ sorusuna resmi kurumlarda cevabını veren çocuk sayısıysa sadece 31.
Suriyeli çocukların 2014’te yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Genelgesi uyarınca, kayıtlı olmaları şartıyla devlet okullarına ya da geçici eğitim merkezlerine gidebiliyorlar. Saha çalışmasının sonuçlarına göre 100 çocuktan sadece 38’i eğitime devam edebiliyor; 39 çocuk ise okuma-yazma bilmiyor. Cinsiyetler arası dağılıma göre kızların okula erişimi daha da zor. Çocuklara sorulan “Okula gitmek istiyor musun?” sorusuna verilen cevaplar ise ezici bir çoğunlukla ‘evet’. Neden devam edemedikleri konusunda çocuklar tekstilde çalışıyor olmalarını, maddi olanaklarının olmamasını sıralıyor.
Çocukların yaşadıkları ortamla ilişkilerini de anlamayı amaçlayan rapora göre, yaşadıkları mahallede kendilerine maddi destek verenler, iyi davrananlar olduğunu söyleyen de var, hem çocukların hem de büyüklerin kötü davrandığını söyleyen de. 41 çocuk ne okulda ne de mahallede arkadaşlık kurabiliyor. Çocuklar “İki sene boyunca hiç arkadaşım olmadı”, “Halep’teki arkadaşlarımı özlüyorum’ gibi cümlelerle, yaşamak zorunda kaldıkları değişimin hayatlarına olan etkilerini özetliyor. Arkadaş bulamama sorununda, çocukların yaşadıkları ayrımcılık da önemli bir yer tutuyor. Görüşmeye katılan bir çocuk, “topu alıyorum, elimden alıp arabanın altına atıyor çocuklar” diyor.
Raporda çocuklara Türkiye’yle ilgili ne düşündükleri de soruldu. 71’i gelmeden önce Türkiye’yle ilgili bilgiye sahip olmadıklarını belirtirken, 80’i savaş olmasa buraya gelmek istemeyeceğini söylüyor. “Ülkene geri dönmek ister misin?” sorusuna “hayır” cevabı veren sadece 7 çocuk var; onların da istememelerinin nedeni geride artık hiçbir şey kalmadığına inanmaları. Türkiye’den beklentileri sorulan çocuklar, daha iyi bir ev, iş olanakları, eğitim, ve sağlık hizmeti istiyor; fakat “hiçbir beklentim yok” diyen de var. Çocuklara sorulan “büyüyünce ne olmak istiyorsun?” sorusu, ulaşamadıkları eğitim ve sağlık hizmetinin bir turnusol kağıdı gibi, 100 çocuktan 36’sı doktor, 36’sı öğretmen olmak istiyor.