HDP milletvekili Hüda Kaya, vatandaşlık tartışmaları üzerinden yükselen ırkçılığa karşı çıkarak "Türkiye ne kadar Türkiyelilerin ise o kadar da Suriyelilerindir" dedi. Demirtaş da referandum önerisinin hatalı olduğunu kabul etmiş ve temel hakların referenduma götürülemeyeceğini hatırlatmıştı.
Hüda Kaya'nın açıklamalarının tamamı şöyleydi:
''AKP'nin mazlum halklar ve göçmenler ile ilgili konular başta olmak üzere attığı ve atacağı adımlarını ve Suriyeli göçmenleri Türkiye vatandaşı yapmak istemelerindeki niyetlerini çok iyi biliyoruz. Bu art niyetlerle ve istismar politikalarıyla mücadele etmeye devam edeceğiz. Neden istismar politikaları diyorum? Ülkemize Suriyeli göçmenlerden önce de yıllardır yüzlerce, binlerce göçmen geldi ve ülkemize gelmeye devam ediyor.
Metropollerde en insanlık dışı şartlarda suça itilen, ucuz iş gücü olarak emekleri sömürülen göçmen halkların hâline her gün şahit oluyoruz. Kadınları ikinci, üçüncü eş olarak kendilerine eş etmeye teşvik eden, parayla satan bir zihniyet karşısında "Biz ensar bilinciyle bu kapılarımızı açtık. Suriye'ye, vatandaşlarımıza kucak açtık" demelerini de esefle karşılıyorum. Gözaltına alınıp tecavüz edilen göçmen kadınları, işkence altında öldürülen Festus Okey'i bizler unutmadık.
Sınırdan geçerken göçmen kadınları, yaşlıları, hamile kadınları, çocukları hatta bebekleri katleden bu anlayış yeni bir istismar politikası peşindedir. İktidarın yaptığı tüm politikalar, aldığı tüm kararlar, attığı bütün adımlar ilkesellikten maalesef uzaktır. "Suriye halkıyla kardeşiz. Tek millet, iki devlet." diyenlerin, "Filistin halkıyla dayanışma içindeyiz." diyenlerin "Rabia" hamasetiyle nelere, hangi sonuçlara geldiklerini çok iyi gördük. İktidarın tek bir ölçüsü var kimlerle daha fazla bir rant ve kâr peşindeyse, hesabı varsa onlar onların dostudur, kardeşidir; eğer bir menfaati ve hesabı yoksa, üstüne de yanlışlarını yüzlerine söyleyenler varsa onlar onların düşmanıdırlar.
Gerek sağ çevrelerden gerekse sol çevrelerden göçmen karşıtı nefret söylemlerine de asla taviz vermeyeceğiz, bu nefret söylemlerine karşı "Hepimiz Suriyeliyiz" diyeceğiz. İktidarın göçmenleri alınıp satılan bir mal gibi gördüğünü hem biz hem dünya hem de Suriyeli göçmenler çok iyi biliyorlar.
Mültecilik de vatandaşlık da bir haktır ama bu, sadece Suriyeliler için değildir; Afrikalısı için, Uzak Doğulusu için, Orta Asyalısı için de bütün göçmenlerin, başka ülkelere göçmek zorunda olanların insani bir hakkıdır, istismar aracı yapılamaz. Suriyeli göçmenlere dönük linç girişimleri belediyelerin, üstelik de, AKP belediyelerinin iftar çadırlarından kovulan çocukları, evleri yıkılan veya barındırıldıkları yerlerden kovulan göçmenleri, turizme zarar veriyor diye şehirlerden sürülenleri, sınırlarda işkence görenleri hapsedilenleri, hatta öldürülenleri çok iyi biliyoruz. Göçmenlere dönük nefret, içinde yaşadığımız toplumun da bir gerçeği olarak önümüzde.
Türkiye'ye göçmek zorunda kalan 3 milyon göçmenin önce 30 bini, sonra ise 300 bini bu vatandaşlık için düşünülüyor. Yani vatandaşlık projesi hayata geçse bile Suriyelilerin yüzde 90'ı eşit haklara sahip olamayacaklardır. Türkiye ne kadar Türkiyelilerin ise o kadar da Suriyelilerindir; Türkiye ne kadar Türklerin ise o kadar da Kürtlerindir, Araplarındır, Süryanilerindir, Lazlarındır ve Ermenilerindir. Hepimiz Suriyeliyiz, hepimiz göçmeniz diyoruz.''