Newroz için dört gün öncesinden Diyarbakır’a giden Barış Meclisi’nden Hakan Tahmaz, Demirtaş’ın konuşmasının önemli vurgular taşıdığına dikkat çekiyor.
Marksist.org’a konuşan Tahmaz, Newroz alanının tamamının Demirtaş’ın konuşmasına dikkat kesildiğini belirtiyor. Hakan Tahmaz’a göre bu durum, kitlenin Demirtaş’ın konuşmasına özel bir önem verdiğini veya Demirtaş’ın Kürt siyaseti açısından başka bir anlamı olduğunu gösteriyor.
Hakan Tahmaz’ın izlenimlerine göre, bu yıl beklenenden daha kalabalık bir kitle Newroz’daydı. “Bu yıl Kürt siyaseti diğer illerden katılım organize etmemişti. Yani herkesi merkezi olarak Diyarbakır’a çağırmamıştı. Alanda esas olarak Diyarbakır katılımcıları vardı. Yurtdışından 50’ye yakın konuk ve İstanbul, Ankara gibi illerden davetliler vardı” diyen Tahmaz, Diyarbakır’da geçirdiği günler boyunca her kesimden insanlarla görüşmeye çalıştığını belirtiyor:
“Büyük bir öfkenin olduğunu söyleyebilirim. Mitinge gelen, gelmeyen, her kesimden görüştüklerimde tepkisel bir yaklaşım var. Burukluğun, kırgınlığın yanı sıra devletin uyguladığı şiddete karşı öfke var. Duygusal kırılmalar sık sık yaşanıyor. Ama bu kez başka bir hâl vardı.”
“Nereye gidiyoruz?”
Farklı ilçelerde sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı, aylarca süren yasak sırasında bombardımanlarla yıkılan Sur’un yer aldığı kentte tedirginliğin hakim olduğunu söyleyen Hakan Tahmaz, “Korku tedirginliği değil ama ‘nereye gidiyoruz’ kaygısı vardı” diye ekliyor.
Çoğu ilde Newroz kutlamaları yasaklanmışken Diyarbakır’da mitinge izin verilmesi birçok kesimi şaşırtmıştı. Ancak Tahmaz, mitinge giden süreçte uygulanan yasaklara dikkat çekti:
“İdris Naim Şahin’in bakan olduğu dönemde, 2011’de Oslo’yu bitirdiklerinde her şey yasaktı, şimdi de öyle. 21 Mart mitingine izin verdiler ama o iznin nasıl olduğunu izni alanlara sorun bir de. Aşırı derecede güvenlik politikası uygulanmış. Afiş, pankart, slogan yasakladılar, her şeye müdahale ettiler. Miting öncesinde neredeyse hiçbir çalışma yapılamadı.”
Genel izlenimlerinin ardından Hakan Tahmaz yine Selahattin Demirtaş’ın konuşmasına özel anlam yüklemek gerektiğini vurguladı. Demirtaş’ın konuşmasını farklı bir yere koyduğunu belirten Tahmaz, konuşmanın önemini “siyasi muhasebe üzerine inşa edilmiş” olmasına bağlıyor. Demirtaş’ın özeleştirel konuştuğunu düşünen Tahmaz, yine de mevut karmaşa ortamında büyük anlamlar çıkarmak konusunda temkinli olduğunu da ekledi.
Son 2-3 yıldır Newroz etkinliklerinin ‘barış görüşmelerini nasıl yapacağız?’ diye gerçekleştiğini ancak bu sefer herkesin kılıçlarını çektiği bir süreçte yaşadığımızı hatırlatan Tahmaz, mevcut durumun her şeyi etkilediğini düşünüyor.
“Bir taraftan kılıç sallayıp bir taraftan çözüm isteyen, bu işin esasen sahibi biziz diyen lafın hamaset olduğunu düşünüyorum” diyen Tahmaz, Newroz öncesindeki açıklamaları hatırlattı: “Öncesinde söylenen bir yığın söz var, ölüm kalım savaşı diye. Karşılığı olabilecek bir şey olarak görmüyorum bunu. İnsanlar 'bundan sonra barış nasıl olacak?' diye soruyorlar.”
Hakan Tahmaz’ın genel duruma dair değerlendirmesine göre, “kısa vadede siyasal çözüm iradesi maalesef görünmüyor.”
"Her şeye rağmen barış" demek büyük özveri
“Herkes Suriye savaşının parçası olarak bu savaşı yaşatıyor insanlara. Geçmişin muhasebesini yapmadan yapılmış açıklamalar çok önemli değil. Ancak hükümet yetkililerinin, Cumhurbaşkanı’nın her gün milli birlik çağrısı yaptığı, yeni Çanakkale Savaşı yaşanıyor dediği bir ortamda her barış çağrısı elbette önemlidir.”
Hakan Tahmaz’a göre bu durumdan çıkmak için “karşılıklı siyasal iradenin taraflarda oluşması gerekir.”
“Genel durumun hızlıca değişeceğini sanmıyorum. Ortada barışa yönelik bir irade yok şu anda herkes kılıç sallıyor. Yıkılmış, bombalanmış binaların hafriyatı kepçelerle temizleniyor. İnsanların hatıraları da onlarla birlikte gidiyor. Esas mesele orası. Sur’un her tarafını gezdim. Sur’u yaşayıp da barış diyebilmek gerçekten büyük bir özveri ve maharet isteyen bir şey.”
Hükümetin savaş politikalarında ısrarlı olduğunu düşünen Tahmaz’a göre, bu politikalar sürdürülebilir değil:
“Geçen Cumartesi Taksim’deki saldırıdan sonra, sayın Cumhurbaşkanı programların ertelenmeyeceğini herkesin günlük yaşantısına devam edeceğini açıkladı. Ama ertesinde Türkiye’nin en önemli maçlarından biri iptal edildi. ‘Temizleyeceğim’ diyerek nereye kadar devam edebilir? Bu politikaların bölgeyle de olan bağlantısı nedeniyle sürdürülebilir olduğunu düşünmüyorum.”