İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde görevli Yrd. Doç. Dr. Halil İbrahim Yenigün’ün işine son verildi.
Barış İçin Akademisyenler bildirisinde imzası bulunan Yenigün, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nden ‘yazılı basın ve sosyal medyada çıkan röportaj ve beyanları ile üniversiteye dönük hakaret ettiği, itibar zedeleyici ithamlarda bulunduğu’ gerekçesiyle atıldı.
Küçük ama mide bulandırıyor
Star gazetesinde yazan Cem Küçük, iki gün üst üste yazdığı yazılarla Yenigün'ü hedef göstermişti.
Yazılarda şu ifadeler yer almıştı:
“…Bunlar öyle de Cumhurbaşkanımızı destekliyoruz havası basan ama arkadan dolanarak Recep Tayyip Erdoğan’a ihanet edenlere ne demeli? İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar bunun somut örneğidir…. PKK terör örgütüne destek veren bu akademisyen halen İbrahim Çağlar’ın İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde çalışıyor ve maaşını alıyor. Hakkında hiçbir işlem yapılmamış. İbrahim Çağlar olayın sıcak olduğu ilk günlerde sırf basına şov amaçlı 1-2 numara çekmiş sonrasında ise bu PKK’lı akademisyen korunmaya ve kollanmaya devam edilmiş…”
“İbrahim Çağlar olayın sıcak olduğu ilk günlerde sırf basına şov amaçlı yalan beyanlar vermiş. Sonrasında ise bu PKK’lı akademisyeni korumuş ve kollamış. Dahası o ilk günler -Okuldan kovuldum- diye yalandan şov yaparak yabancı medyalara demeçler veren PKK’lı akademisyen de her türlü sosyal medya hesabında İstanbul Ticaret Üniversitesi kimliğini gururla kullanmaya devam ediyor. Bir yandan Türk devletine bağlıyım diyen bir yandan da bu ihanete imza atan İbrahim Çağlar bu yaptıklarının hepsi not ediliyor…”
"Hakaret etmedim, bana hakaret edildi"
İkinci yazının yayınlandığı gün üniversiteye çağrılan Yenigün, 18 Ocak’tan itibaren basında ve sosyal medyada çıkan beyanları gerekçe gösterilerek işten çıkarıldı.
Artık şaşırmadığını çünkü Türkiye’de bu olayların kanıksandığını kaydeden Yenigün, Küçük’ün yazıları dolayısıyla görüşmek üzere çağrıldığını düşündüğünü ancak fesih tebligatı verildiğini anlattı.
Yenigün şöyle konuştu: “Hiçbir yerde okuldan atıldığımı söylemedim, okulun beni uzaklaştırdığını aktardım. Küçük’ün yazılarının ardından yaptığım sosyal medya paylaşımlarımda okulun üçte iki kesinti ile maaş vermek zorunda olduğunu, aksi halde suç işlemiş sayılacağını, Küçük’ün suça teşvik ettiğini söyledim. Benim üzerimden okula dönük asılsız ithamlar yapılıyordu. Kendimi okulun hukukunu korumak durumunda hissettim. İddiaların asılsız olduğunu ifade ettim. Hakaret edenin ben değil, bana dönük bir hakaret olduğu çok açık.”
(Bianet)