Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) dün Ankara'da gerçekleşen bombalı saldırı üzerine yazılı bir açıklama yayımladı.
Açıklama şöyleydi:
"Hükümet yetkilileri bir kez daha, dün Ankara'da gerçekleşen bombalı saldırının "birliğimizi ve beraberliğimizi" hedef aldığını söylüyor, ölümleri Suriye'ye yönelik savaş politikalarına dayanak yapmaya çalışıyorlar.
Saldırı, açık ki, 7 Haziran seçimlerinden önce Diyarbakır'da, daha sonra Suruç ve Ankara'daki barış mitinginde, son olarak ise İstanbul Sultanahmet'te patlatılan bombaların devamı.
7 Haziran seçimlerinden birkaç gün önce başlayan bombalama eylemleri, kaos duygusunu artıran eylemler, Suruç ve Ankara katliamıyla en tepe noktasına ulaşmıştı. Hükümet, güvenlik ortamının bozulmasını ve şiddet ortamını istikrarsızlığa bağlayarak, tek başına iktidarın bu sorunları çözeceğini ilan etmişti. 1 Kasım seçimlerinde milyonlarca insan güvenlik, istikrar ve çatışma ortamının sonlanması için AKP’ye yönelmişti yeniden. Fakat Ankara’da gerçekleşen son bomba yüklü araba eylemi de gösteriyor ki, 1 Kasım’ın ardından Türkiye giderek her türlü saldırıya daha açık hâle geliyor. 1 Kasım’dan sonra savaşa daha yakınız. Türkiye, Rus uçağını düşürdü. Birçok Kürt ilinde yüzlerce PKK’li ve yüzlerce devlet görevlisi öldü. Türkiye sınırdan Suriye’yi bombalıyor.
Bütün bu gelişmeler, bütün büyük şehirleri Ankara’dakine benzer saldırılara açık hâle getiriyor.
Türkiye devletinin bölgede bir "güç" olma ve Kürtleri tasfiye etme hedefiyle izlediği politikalar ülkenin tamamını bu tür saldırılara açık hâle getirirken, güvenlik ve istihbarat birimleri hemen hemen hiçbir bombayı engelleyemeyecek derinlikte bir zaaf içerisinde.
Türkiye sürekli olarak nerede hangi bombanın patlayacağını bekleyen bir ülke hâline geldi. Ancak hiçbir emniyet yetkilisi, hiçbir bakan sorumluluğu üstlenip hesap vermiyor. Patlayan bombalar yüzlerce kişiyi öldürürken tek bir kişi dahi istifa etmiyor.
Öte yandan, bu tür saldırıları durduracak olan güvenlik önlemleri veya yeni bombardımanlar, kara harekâtları değil; hem Türkiye'de hem de bölgede barış yanlısı politikaların izlenmesi ve siyasal demokrasinin sınırlarının genişletilmesidir.
Acı veren haberlere her gün bir yenisi ekleniyor.
Artık öyle haberler almak istemiyouz, Türkiye’nin savaşın parçası olması istemiyoruz, komşularının hemen hemen hepsiyle çatışmalı siyasi ilişkilere derhal son verilmelidir.
Hiçbir yurttaşının can güvenliğini sağlayamayan hükümet ise sorunu böyle çözmek yerine yayın yasaklarını, Suriye'yle ilgili daha agresif savaş politikalarını devreye koymayı planlıyor. Oysa bu savaştan bu toplumun büyük yoksul çoğunluğunun hiçbir çıkarı yok.
Kürt sorununda derhal çatışmalara son verilmeli, çözüm ve müzakere masası yeniden kurulmalıdır.
YPG mevzilerine bombardımanlara son verilmeli, Suudi Arabistan ile Suriye'ye kara harekâtı yapma hevesinden vazgeçilmeli.
İncirlik Üssü, Irak ve Suriye'yi bombalamak için havalanan ABD uçaklarına kapatılmalı.
Savaşa karşı çıkan, barış talep eden herkesi soruşturmaların, yargı süreçlerinin ve saldırıların hedefi hâline getiren milliyetçi propagandaya son verilmeli.
Emekçiler bu savaşların sadece insani bedelini ödemekle kalmıyor, ekonomik yükünü de ödediği vergilerle çekiyor. Savaş değil ekmek, bomba değil iş istiyoruz.
Bütün bunların sağlanması için barış isteyen herkesi yan yana gelmeye, Kürtlere ve Suriye'ye yönelik askeri saldırıları durdurmak için savaş karşıtı bir hareketi inşa etmeye çağırıyoruz.
DSİP Merkez Komitesi
18.02.2016"