Mültecilere en çok yardım eden ülke olduklarını övünerek anlatan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Suriyelileri AB'ye karşı nasıl bir pazarlık kozu olarak gördüğünü ortaya koyan tutanaklar basına sızdı.
Financial Times Avrupa Diplomasi Editörü Alex Barker’ın bir Yunan sitesinden alarak yayınladığı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve üst düzey AB yetkilileri Jean Claude Juncker ve Donald Tusk arasında geçtiğimiz Ekim ayında gerçekleşen mülteci krizi toplantısının notlarını, Umut Özkırımlı Diken'de yayımlanan yazısı için Türkçeleştirdi.
Özkırımlı'nın yazısında yer verdiği özet şöyleydi:
“Erdoğan, ‘3 milyar mı, 6 milyar mı? Ne olursa olsun Türkiye’nin AB’nin parasına ihtiyacı yok’ dedi. Erdoğan AB’den gelecek paraya ihtiyaçları olmadığını, istedikleri zaman Yunanistan ve Bulgaristan sınırlarınnı açıp mültecileri otobüslere bindirip gönderebileceklerini söyledi. ‘Eğer iki yıl için 3 milyar avro verecekseniz hiç konuşmayalım.’”
“Erdoğan retorik bir soru sordu. ‘Peki anlaşamazsak ne yapacaksınız, tüm mültecileri öldürecek misiniz?’”
Rapor bilerek geciktirilmiş
“Juncker, Türkiye’nin mülteci krizi için anahtar olduğunu, ama 5 Ekim anlaşmasını uygulamaya geçiremezsek başka çözümler aramak zorunda kalacaklarını söyledi. ‘Lütfen İlerleme Raporu’nu seçim sonrasına ertelediğimizi unutmayın. Bu yüzden eleştirildik de. Para konusunda Donald (Tusk) ve ben daha fazla oynama yapamayız. Bir an önce rakamı açıklığa kavuşturmamız lazım.’”
“Feridun Sinirlioğlu araya girip ‘Ama 3 milyar avro hakaret’ dedi.”
“Erdoğan, İlerleme Raporu’nun AKP’nin seçimi kazanmasına katkıda bulunmadığını, bu raporun zaten bir tür hakaret olduğunu söyledi. ‘Kim hazırladı bu raporu? Nasıl böyle bir raporla ortaya çıkarsınız? Bu gerçek Türkiye değil. Gerçeği duymak için bana gelip sormadınız. Birçok Türk bu gibi raporlar yüzünden AB üyesi olmak istemiyor.’”
“Juncker bunun üzerine İlerleme Raporu’nun yayınlanmasının Erdoğan’ın isteği üzerine gerçekleştiğini hatırlattı. ‘Yoksa neden erteleyip eleştirilmeyi göze alalım? AB ile anlaşmak istediğinizi sanıyordum. Şimdi ise kendimi aldatılmış sayıyorum. Biz üzerimize düşeni yaptık.’”
“Erdoğan, Juncker’e ‘Tutulan tek bir söz, somut bir ilerleme örneği gösterin’ dedi. ‘Tek bir tane.’ Juncker, gerekli kaynakların toparlandığını, üyelik konusunda adım atmak için gerekli iradenin olduğunu, vize antlaşmasının hızlandırılacağını, ama bunların zaman aldığını söyledi.”
Erdoğan "üst akıl" dediklerine yalvarıyor
“Erdoğan AB’nin Türkiye için hiçbir şey yapmadığında ısrar etti. ‘Para, mülteciler için, Türkiye için değil. Üstelik üyelik öncesi fonlarını kullanıyorsunuz. Ortada hiçbir şey yok. Tek bir müzakere başlığı yok. 53 senedir bekliyoruz. Bizimle dalga geçiyorsunuz.’”
“Juncker bu 53 sene zarfında Türkiye’nin demokratik bir yönetime sahip olmadığı zamanlar olduğunu not etti. Erdoğan büyük bir savaşa imza atan İngiltere ve Almanya’nın da demokratik olmadığı dönemler olduğunu söyledi. Ya da Yunanistan, İspanya, Portekiz’in. Juncker, Türkiye’yi Lüksemburg’la kıyaslamamalıydı. Sonuçta Lüksemburg, Türkiye’de bir şehirden büyük değildi.”
Prens gibi ağırlama
“Juncker anlaşma meselesine geri döndü ve 15 gün içerisinde bir çözüme ulaşmalıyız dedi. ‘Çok çalışıyoruz ve sizi Brüksel’de bir prens gibi ağırladık.’ Erdoğan cevap verdi: ‘Prens gibi mi? Tabii ki, ben bir 3. dünya ülkesi lideri değilim.’ Juncker Türkiye için 28+1 zirvesine hazır olduklarını, bunun hiçbir ülke için yapılmadığını ekledi. Erdoğan, ‘Tabii ki. Ben de aynını yapardım. Ama yüzüme baka baka hakaret etmeyin.’ Çevresindekilere dönerek ‘Ben 80 milyonu temsil ediyorum. Juncker’in konuşma tarzı saygısızca’ dedi.’”
“Erdoğan ‘Bence AB Türkiye’yi istemiyor. Öyleyse bunu açıkça söyleyin. Bizim açımızdan da bir rahatlama olur. Bir de Juncker seçimleri İlerleme Raporu’nun ertelenmesini sağladığını iddia ediyor’ dedi.”