Antikapitalistler kampanyası, 26 Aralık'ta İstanbul'da Cezayir toplantı salonunda birçok direnişten işçilerin bir araya geleceği bir emek forumu düzenleyecek.
Forumun programı, bilgileri ve çağrısı şöyle:
Birinci oturum: Yeni liberalizme karşı mücadele
Ferda Keskin (Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi)
Sezai Temelli (HDP MYK üyesi)
İkinci oturum: Mücadele kazandırır
Bahadır Altan, THY’de sendikal mücadele ve sendikal bürokrasi (Gökkuşağı Hareketi)
Berna Tezcan, Kamu çalışanları sendikalaşma mücadelesi (Eğitim-Sen)
Çağla Oflas, Meslek odalarında sendikalaşma
Hüseyin Yüksel, Mobbinge karşı mücadele (Mobbinge Son kampanyası aktivisti)
Işıl Işık, Bilişim çalışanları dayanışma ağı (BİÇDA)
Metin Arslan, Tekel direnişi
Memduh Hüsünbeyi, Gezi’den plazaya eyleme (Plaza Eylem Platformu aktivisti)
Nehir Sevimli, Savaşa değil emekçiye bütçe (Eğitim-Sen)
Ömer Sert, İtfaiye işçileri direnişi (Hak İş)
Metin Arslan, Tekel direnişi
Yavuz Sabancı, Mavi Jeans grev mücadelesi
Arçelik LG işçisi
Tarih: 26 Aralık 2015, Cumartesi
Saat: 14.00 – 18.00
Yer: Cezayir Toplantı Salonu
İletişim: [email protected]
Tel: 0555 4237407
Facebook: https://www.facebook.com/antikapitalistler1/
Birleşerek kazanabiliriz
İşçi hareketi son üç yıldır giderek yükseliyor. Özellikle içinde bulunduğumuz 2015 yılında pek çok işçi eylemi gerçekleşti, eylemlere 40 bin işçi katıldı. Bu sayı 2010 yılındaki eylemlere katılan işçilerin yaklaşık yüz katı. İşçi sınıfı; sefalet ücretleri, iş kazaları, madenci katliamları, sağlıkta kesintiler, güvencesiz esnek çalışma, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, çalışma koşullarının berbatlığı gibi kapitalizmin sayısız saldırılarına karşı eylemler gerçekleştirdi.
Ancak irili ufaklı işçi eylemlerini birleştirecek, işçi sınıfının tüm kesimlerinin birliğini sağlayarak mücadeleye çekecek bir işçi liderliği henüz yok. 1990’lı yıllarda kamu çalışanları mücadelenin çeşitli evrelerini birbirine bağlayan, diğer kesimlere moral ve mücadele azmi veren bir hareket oluşturmuştu. Şimdi ise mücadele tek tek işyerlerinde sürse de, tüm işyerlerine ve işçilere yayılmıyor, bunu örgütleyecek bir işçi liderliği yok.
Hareketin önündeki engellerden birisi de birbiriyle rekabet halindeki sendikal yapılar. Grev yasaklarına, iş cinayetlerine, işten atılmalara, sefalet ücretlerine karşı oluşan tepkiyi kitlesel bir harekete dönüştürebilecek merkezi bir işçi konfederasyonunun eksikliği işçi hareketinin kazanmasının önündeki en büyük engel.
İşçilerin bir tartışma, eylem, planlama ve ortak harekete geçme platformuna ihtiyacı var. Bu platform işyerlerinde patronlara karşı en önde durmalı, işçi sınıfını bölen her fikre karşı mücadele etmeli ve o işyerindeki işçilerin tümünü harekete geçirebilmeli.
Bu platform “Sendikal yönetimleri ele geçirme” fikrine bulaşmadan, her zaman hareketin çıkarlarını savunan, işçileri bölen tutumlara karşı mücadele eden bir platform olmalı. Bu platform, kafa emeği-kol emeği, mavi yakalı-beyaz yakalı, Türk-İş’li-KESK’li, dindar-dindar olmayan, kadın-erkek, Türk-Kürt gibi bölünmelere taviz vermemeli, işçilerin kendi içinde de daima kimliği nedeniyle ezilenden yana olmalı. İşte böyle bir işçi platformuna ihtiyacımız var.
Özelleştirmelere, taşeronlaştırmaya ve esnek çalışma koşullarına karşı ses çıkartabilecek aşağıdan bir işçi örgütlenmesi çok önemli. Bir yandan işyerlerimizde gündelik taleplerimiz için mücadele etmeliyiz, diğer yandan işyerimizdeki mücadeleyle işçi hareketinin genel talepleri arasında bağ kuracak kampanyalar inşa etmeliyiz. Bu çabalar daha büyük bir işçi hareketini inşa etmenin küçük ama önemli adımları olacaktır.
Bugün büyüklüğüne küçüklüğüne bakmadan, her bir grevle, işyeri direnişiyle dayanışmak hareketin kazanması için mücadele etmek, daha büyük mücadelelerin kapısını açacaktır.
Her bir küçük mücadeleyi daha büyük bir mücadelenin parçası haline getirmeyi hedefleyen bir çizgi ve perspektif kuşkusuz kazandıracaktır.
Antikapitalistler olarak bizler bu yaklaşımla harekete geçebilecek bir perspektife sahibiz.
Gelin beraber mücadele edelim.
Antikapitalistler