Çalışma hayatı uzmanı Serkan Öngel'in araştırması, AKP'nin neoliberal politikalarının sonucunu açıkça gözler önüne seriyor. Türkiye'de şirketler, kâr oranları açısından Avrupa ülkeleri arasında 1. ligin açık ara lideri. Asgari ücretteyse Türkiye, Avrupa’da 3. ligin en altlarında yer alıyor.
Al Jazeera Türk'ten İrfan Bozan'ın haberi şöyle:
Adalet ve Kalkınma Partisi seçimler öncesinde vaat ettiği gibi asgari ücretin yılbaşından sonra 1300 lira olacağını yetkili isimleri aracılığı ile duyurdu. 1300 liralık asgari ücret iş dünyasından itirazlarla karşılandı. "Türkiye'de işveren 1300 liralık asgari ücreti ödeyebilir mi? Asgari ücret iş dünyasını zora mı sokar?" sorularının yanıtını almak için Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Serkan Öngel ile konuştuk. Türkiye'de işçi-işveren ilişkileri üzerine araştırmaları yapan Öngel bu konuda sendikalara da danışmanlık yapıyor. Öngel, Türkiye’de şirketlerin kârlılıkta Avrupa ülkelerini geride bırakan bir performansa sahip olduklarını ancak, Türkiye’deki ücretlerin Avrupa ülkelerinin çok gerisinde olduğunu söyledi. Öngel’e göre işveren 1300 lira asgari ücreti ödemekte sorun yaşamaz. Serkan Öngel'in dikkat çektiği konu ise, hükümet ile asgari ücret pazarlığı yapan iş dünyasının, çalışanların kıdem tazminatı gibi bazı haklar konusunda işçi aleyhine düzenleme talep etmeleri.
1300 liralık asgari ücret Türkiye’de işverenleri zorlayacak bir ücret mi?
İşverenleri zorlayacağını iddia etmek gerçekçi değil. Çünkü Türkiye’de işverenlerin kâr oranları çok yüksek. Bunu bize sayılar söylüyor. Türkiye’deki küçük, orta ve büyük işletmelerin kârlılıklarını Avrupa ülkeleri ile kıyasladığımızda, bu durum net olarak ortaya çıkıyor. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerini baz alırsak, Almanya, İspanya, Polonya ve İtalya’daki küçük ölçekli işletmelerin kârlılıklarını Türkiye’deki aynı tür işletmelerle karşılaştırdığımızda, Türkiye’deki işletmeler, Polonya’nın iki katı, İspanya’nın üç katı, İtalya’nın ise yine iki katı fazla kârlılığa sahip. Almanya ve Fransa, Türkiye’nin biraz üzerinde. Orta ölçekli işletmelere baktığımızda Türkiye’deki orta ölçekli işletmeler bu saydığımız ülkelerdeki aynı tür işletmelerin hepsinden daha fazla kârlılığa sahip. Orta ölçekli sektör bazında Türkiye’deki işletmeler Almanya ve Fransa’yı dahi geride bırakıyor. Türkiye’deki büyük ölçekli firmaların kârlılığı Almanya, Fransa ve İspanya’daki büyük ölçekli firmalarının iki katı, İtalya ve Polonya’nınsa üç katı civarında.
Aynı ülkelerle Türkiye’deki asgari ücreti karşılaştırırsak ne sonuç elde ediyoruz?
Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında asgari ücret bakımından üçüncü ligde yer alıyor. Avrupa’da asgari ücret bakımından üç ayrı lig var. Birinci ligde Belçika, Fransa, Almanya -Almanya’da asgari ücret uygulaması yeni- gibi ülkeler var. Bu ülkelerde asgari ücret 1000 Euro’nun üzerinde. İkinci lig, Portekiz, İspanya ve Yunanistan gibi ülkelerin bulunduğu ülkeler. Bu ülkelerde asgari ücret 500 ile 1000 euro arasında. Türkiye bu sıralamada üçüncü ligde. Üçüncü ligde, Bulgaristan, Slovenya, Romanya, Makedonya gibi ülkeler var. Bu ülkelerde asgari ücret en fazla 500 Euro. Özetle Türkiye Avrupa’da şirket karlılığında birinci ligde asgari ücrette üçüncü ligde yer alıyor.
"Asgari ücret tek korunma aracı"
Asgari ücret neden önemli?
Türkiye’de çalışanlar açısından asgari ücret dışında başka bir koruma yok. Bu nedenle asgari ücret kritik bir öneme sahip. Sendikalı olup toplu sözleşme hakkından faydalanan insanların sayısı Türkiye’de son derece sınırlı. Geriye çalışanlar açısından alt ücret limiti olarak asgari ücret kalıyor. Bu ücret çalışanların bir sigortası. Toplu pazarlık imkânı yaygın olsa işçi kendisini sermaye karşısında konumlandırıp kendisini güvenceye alabiliyor ama bu şansı yoksa elindeki tek koruma alanı asgari ücret. Şunu da unutmayalım, sayılar bize Türkiye’de asgari ücretli sayısının arttığını da gösteriyor. Genel olarak zaten Türkiye’de ortanca ücret dediğimiz ücrette düşüş trendi var. Avrupa Birliği İstatistik Kurumu Eurostat verilerine göre Türkiye, 2,1 euroluk saatlik kazanca sahip. Türkiye bu sayıyla sadece Romanya ve Bulgaristan’dan daha iyi konumda. Bu sayı Makedonya’da 2,5 euro. Son 10-15 yıllık periyoda baktığımızda Türkiye neredeyse Bulgaristan seviyesine gerilemiş durumda. Yakınlarda açıklayacağım bir raporun bulgusunu paylaşayım sizinle: 1999 yılının birinci dönemiyle 2015 yılının ikinci dönemini bazı ülkeler ile asgari ücret seviyesini karşılaştırdığımızda, asgari ücret Romanya’da 8,5 kat, Bulgaristan’da 5,7, Estonya’da 4,9, Macaristan’da 3,7 kat artmış. Türkiye’deki artış oranıysa 1,97. Yani Romanya’da asgari ücret Türkiye’ye göre 4 kat fazla artmış. Türkiye’deki asgari ücretin gelişimi yeterli değil. Tabii bu tablo Türkiye üreticisini rekabette anvantajlı bir duruma getiriyor. Türkiye’deki büyümeden, refahtan çalışan kesimler pay alamıyor. Size G-20 ülkeleri arasında Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından yapılmış bir araştırmadan örnek vereyim. OECD ülkeleri arasında iki ülkede emeğin milli gelirden aldığı payda ciddi düşüşler var. Bu ülkeler Meksika ve Türkiye. Türkiye’de bu pay 1999’da yüzde 52,2 iken şimdi yüzde 31,32’ye gerilemiş durumda.
Kıdem tazminatı pazarlık konusu
İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar, asgari ücretin 1300 lira olması halinde işverenlere yıllık 16 milyarlık bir yük bineceğini, bunun yarısının devlettin üstlenmesi gerektiğini söyledi. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi de asgari ücretin 1300 lira olacağını ‘’Sanayiciye binen yükün bir kısmını hazine olarak karşılamayı, yükü hafifletme anlamında yaklaşımız var. Böyle bir çalışma yapılıyor’’ dedi.
Bakanın bu açıklaması, ‘’Biz bu zammı sermayeye yük haline getirmeyeceğiz, hazineden karşılayacağız’’ demek bunun parasını toplumun kaynaklarından karşılayacağız demek. Asıl mesele asgari ücret konusunda hükümet ile işverenler arasındaki pazarlıkta gündeme gelen emeğin kazanılmış haklarından bazılarına yönelik yapılabilecek kesintiler.
Nedir bunlar?
Kıdem tazminatı hakkının fona devretmek diğer bir deyişle ortadan kaldırmak. Sonra kiralık işçi uygulaması.
Nedir kiralık işçi uygulaması? Sakıncaları neler?
Özel istihdam büroları aracılığıyla işçi temini uygulaması. Aslında yasası önceki dönem çıkmıştı ama dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Türkiye’de yeterince koruma koşulları yok" diye veto etmişti. Sermaye çevreleri bunu tekrar gündeme getirmek istiyor. Bir büroya kayıt oluyorsunuz. O büronun işçisi oluyorsunuz. Büro size üç 3 aylığına bir işyerine yolluyor, çalıştığınız işyeri sizin adınıza bir yükümlülüğe sahip değil. O işyeri sizi kiralıyor, bu aslında "modern dayıbaşılık" sistemidir. "Modern dayıbaşılık’" sistemi getirilmek isteniyor. İş dünyasi ile hükümet arasındaki pazarlıklardan birisi de bu. İşveren istediği zaman işe alacak, istediği zaman çıkaracak. Çıkardığı zaman işverenin hiç bir yükümlülüğü olmayacak. Böyle bir mekanizma inşa edilmeye çalışılıyor. Şimdi asgari ücret pazarlığı etrafında işverenlerle hükümet arasında bu konuların da pazarlığı yapılıyor. İş çevreleri asgari ücret pazarlığı etrafında kıdem tazminatlarını, fazla mesaileri, esnek şalışma modellerini, özel istihdam bürolarını masaya getiriyor. Eğer bu konularda iş dünyasının istedikleri olursa 1300 liralık asgari ücretin kaybını iş dünyası misli ile karşılamış olacak. Özetle asgari ücret tartışmaları etrafında emek kesiminin ciddi bir kayıp riski var. sermaye sahipleri asgari ücret tartışmasıyla süreci lehlerine çevirecek uygulamalar peşinde.
İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Hikmet Tanrıverdi, asgari ücret 1300 lira olursa tekstik sektörü olarak zorlanacaklarını, fabrikalarını yurtdışına taşımak zorunda kalacaklarını söyledi. Türkiye’de asgari ücretin 1300 lira olması halinde sıkıntıya girecek sektör sizce var mı?
Emek yoğun sektörlerde belki kârlılığı zorlayıcı unsur yaratabilir ama kârlılık oranları onu karşılayacak düzeyde. Türkiye’de bir yere sendika girince ücretler ciddi bir biçimde artıyor. Bugün sendikalı pek çok işletme var. "Şu sektör batar" diye bir cümle kurulamaz. Bir de asla şunu unutmamak lazım. Asgari ücret bugün bir geçinme ücreti değil. Asgari ücretle kimse geçinmiyor, herkes ek uğraşlarla hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Asgari ücret hükümet tarafından koruma ücreti olarak ilan edilmiş durumda. Oysa asgari ücretin geçinme ücreti olarak ele alınması gerekiyor. Bir işçinin emsal ülkelere göre çok daha uzun sürelerle canından, bedeninden vererek yaptığı çalışmanın karşılığında koruma adı altında geçinemeyeceği bir ücreti önermek vicdansızlıktır.