Paketler çok, adalet yok

07.02.2025 - 11:22
Haberi paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 yıllık AKP iktidarı boyunca yayınlanan 4. Yargı Stratejisi Belgesini açıkladı. 4. Yargı Stratejisi ne gibi değişiklikler getiriyor? Önümüzdeki günlerde meclis genel kuruluna gelecek 9. ve 10. yargı paketinde neler olacağı söyleniyor? 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un açıklamalarına bakıldığında gerek strateji belgesi gerekse önümüzdeki günler iktidar tarafından meclise sunulacak yargı paketlerinin özünde yargı süreçlerinin hızlandırılması, mahkemeler üzerindeki dava yükünün hafifletilmesi, soruşturmaların davaya dönüşmeden arabuluculuk mekanizmasıyla çözülmesi gibi teknik kararlar var.

Bu yaklaşım yeni değil. Önceki yargı belgeleri ve paketlerinde de bu yönde teknik uygulamalar yer almıştı.

Fakat gelinen noktada açılan dava sayısı rekor düzeyini korudu, tek tek mahkemeler üzerine düşen dava sayısı devasa bir miktara ulaştı. Bireysel borçların ödenememesi üzerine açılan icra davaları gibi, devlete ve hükümete karşı işlenen suçlar, Cumhurbaşkanı ve devlet büyüklerine karşı hakaret davaları, CİMER'e yapılan bireysel ihbarlar sonucu açılan davalar, kişilerin başka kişilere karşı açtığı tazminat davaları bu dava yükünü daha da büyüttü.

Şimdi arabuluculuk mekanizmasıyla mahkemelerin dava sayısını azaltmak, iktidarın başlıca hedefi. Bu mekanizmanın dava sayısını doğrudan azaltıp azaltmayacağı ise belirsiz. Bir diğer risk ise özellikle boşanma ve nafaka davalarında arabuluculuk uygulamasının getirileceği açıkça söylendi.

Kadınların nafaka hakkının sınırlandırılarak filli olarak ortadan kaldırılması, uzun yılardır çeşitli dönemler gündeme getirildi. Fakat her seferinde kitlesel kadın protestoları sonucu bu girişimler engellendi. Şimdi yeniden devreye sokulmak isteniyor. Nafakanın evlilik süresi göz önüne alınarak belirlenmesi gündeme gelebilir ki bu çoğu kadının aleyhine sonuçlar doğuracaktır.

Bir önemli sosyal beklenti ise bir dizi suçta cezasızlık durumunun ortadan kaldırılması. Son dönemde birçok şiddet olayının yanı sıra trafikte işlenen suçlarda cezasızlık durumu infial yaratıyor. Çünkü ölümle sonuçlanabilen trafik kazalarının sorumluları  ya da başkalarına şiddet uygulayanlar anında serbest bırakılabiliyor. 

Yeni yargı paketlerinde, trafik suçlarına karışanlar hemen serbest bırakılmayacak. Ayrıca hem trafik hem de bir dizi suçta cezaların alt sınırları bir yıl artırılacak. Böylece tutuklama daha yaygın hale getirilecek.

Bu değişikliğin, trafik suçlarında ne derece caydırıcı olabileceği uygulamada görülecek. Fakat önceliği tutuklama olan yargı sistemi sebebiyle hapishaneler doluluk rekoru kırıyor.

Hapishanelerde doluluk oranı mevcut kapasiteyi yüzde 24 oranında aşmış durumda. Kapasitesi 299 bin olan cezaevlerinde toplamda 371 bin 587 kişi var. Mahpuslar yatak bulamayıp dönüşümlü uyuması gibi kötü koşullar uzun zamandır dile getiriliyor.

Öte yandan ise bir dizi suç özellikle cezasız bırakılıyor ya da yargı sistemi çarklarında indirime uğratılıyor.

İndireme uğratılarak cezasızlık durumunun oluştuğu vakaların başında kadınlara karşı şiddet ve cinayet geliyor.

Son örnek Pınar Gültekin'i vahşice katleden Metin Avcı'nın çarptırıldığı "canavarca hisle öldürme" cezasının Yargıtay'da bozulmasıydı. Katil genç kadının boğazını sıkmış ve yakarak katletmişti. Öyle büyük bir itiraz yükseldi ki Yargıtay başsavcılığı bozma kararına itiraz etti.

Ne yazık ki bu örnek tek değil. Aynı şekilde göçmenlere ve azınlıklara karşı işlenmiş şiddet suçları da cezasızlıkla karşılanıyor. Nefret suçları ve ırkçılık cezalandırılmıyor.

Buna karşılık Kürt siyasetçiler, gazeteciler, hak savunucuları devasa cezalara çarptırılıyor.

Yeni yargı paketlerinde, adalet isteyen en geniş kesimlerin talepleri karşılanmıyor. Suçsuz yere hapiste yatanların özgürlüğü korunmuyor. Bunun yerine yeni hapishaneler inşa edilecek.

Bültene kayıt ol