İsrail'in petrol ihtiyacının yüzde 40'ını sağlayan Azerbaycan devlet tekeli SOCAR'a ve petrolün Bakü-Ceyhan boru hattı aracılığıyla Türkiye üzerinden akışına tepkiler büyüyor.
İstanbul'da SOCAR önünde protesto eylemi yapan Filistin için 1000 Genç aktivistlerinin sabaha karşı evlerinin basılması, çıplak aramaya maruz bırakılmaları, emniyette saatlerce su ve yiyecek verilmemesi öfkeyi daha da artırdı.
Ankara'da Direniş Çadırı ve Filistin'e Özgürlük Platformu aktivistleri Yüksel Caddesi'nde toplandı. Buradan Sakarya Meydanı'na yürüdü.
"Durdur durdur soykırımı durdur", "Durdur petrolü durdur", "Nehirden denize özgür Filistin", "Yaşasın küresel intifada", "Tutuklamalar Gözaltılar Baskılar Bizi Yıldıramaz", "Filistin Davası Yargılanamaz", "Katliamın Yakıtı Türkiye’den Geçiyor", "Vanaları Kapat Petrolü Durdur", "Gazze’nin Katili Azerbaycan Petrolü", "Katil İsrail işbirlikçi Aliyev", "İşbirlikçi Aliyev hesap verecek" ve "İntifada kazanacak" sloganları atıldı.
Filistin'e Özgürlük Platformu adına Can Irmak Özinanır'ın okuduğu açıklama şöyle:
"İstanbul'da İsrail'in başlıca petrol tedarikçisi olan Azerbaycan devletinin resmi tekeli olan SOCAR'ı protesto eden Filistin için 1000 Genç aktivisti 13 kişi gözaltına alındı. Aldığımız son habere göre 12 aktivist adli kontrol koşuluyla serbest bırakılırken, bir aktivist tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi.
Şafak vakti ev baskınlarını, gözaltıları, gözaltılar sırasında yaşanan hak ihlallerini kınıyoruz. Hiçbir aktivistin tutuklanmamasını istiyoruz.
Soykırımcı işgale karşı, İsrail’le ilişkileri kesin diye mücadele eden yüz binlerce insan olarak aylardır haykırıyoruz: İkili anlaşmalara son verin, ticareti kesin!
SOCAR adındaki şirket Azerbaycan’da üretilen petrolü İsrail’e, Türkiye üzerinden, jet yakıtları için aktarıyor.
Türkiye’nin, İsrail ile iş birliği içinde olan şirketlere bir fırsat, soykırımcı işgalin sürmesi için gereken malların geçiş üssü olmasına izin vermeyin.
Gazze’de soykırımın durdurulması için 8 ayda binlerce eylem yapıldı. Duymayanlar, bilmeyenler bilsin diye her fırsatta meydanlardaydık. En başından beri çok iyi biliyoruz ki iktidar duymuyor değil; duyuyor. Yine de soykırımcı İsrail’le 9.5 milyar dolarlık ticaretten bir türlü vazgeçemediler.
Azerbaycan, ABD, Almanya ya da başka bir ülke fark etmez; para Gazze’de siyonist saldırının katlettiği 40 binden fazla Filistinliden daha mı önemli? Bu paralar, Gazze’deki 80 bin yaralıdan daha mı önemli?
İşte bunadır öfkemiz!
SOCAR’ın önünde eylem yapan arkadaşlarımıza şafak baskını yapmak da nedir? Şafak baskınını, ‘İsrail’e petrol yetmez doğalgaz da satacağız.’ diyerek hem işgalciyi beslediklerini hem de işgal edilen Filistin'in gazına da göz diktiklerini itiraf eden SOCAR yetkililerine yapın!
Gözaltına alınan gençlere yapılan çıplak arama dayatması tam bir işkencedir. Bu dayatmayı yapan yetkililer derhal soruşturulsun ve görevden alınsın.
Utanmazca şirketini savunan SOCAR temsilcileri; yüreği Gazze için atan, Gazze direnişiyle dayanışma içinde olan arkadaşlarımıza terörist muamelesi yapmakla soykırım, insanlık ve savaş suçlarına ortak oldukları gerçeğini tescillemişlerdir. Onlar için geri sayım başladı. Ellerindeki kanı silemez, bu gerçeği unutturamazlar.
Gözaltına alınan arkadaşlarımız bu suçu teşhir etmişlerdir.
Gazze ile dayanışma içinde olanları değil; soykırıma ortak olanları, savaş suçlularına enerji sağlamakla övünenleri gözaltına alın.
Refah’ta geçen hafta çadırları bombalayan savaş suçluları ile işbirliği içinde olduğunu gösteren bu şirketin kapısına derhal kilit vurulmalı, şirketi savunan açıklamaları yapanlar deport edilmelidir.
SOCAR’ın kapısına kilit vurun!
Bu şirketin sözcülerini soykırım ortaklığı nedeniyle sınır dışı edin.
İsrail ile ikili anlaşmalara son verin. Güney Afrika’nın soykırım davasının bir parçası olun!"
Direniş Çadırı'nın yaptığı açıklamanın tam metni:
"31 Mayıs Cuma günü İstanbul’da Direniş Çadırı ve Filistin İçin Bin Genç’ten arkadaşlarımız Azerbaycan Devlet Şirketi olan SOCAR’ın İstanbul temsilciliği önünde bir protesto eylemi gerçekleştirdi. Bu protesto sebebiyle dün, yani 2 Haziran’da, 13 eylemci şafak vaktinde evlerine yapılan baskın gibi bir operasyonla gözaltına alındı.
Bizler aylardır Türkiye’nin onlarca şehrinde SOCAR’ın ne yaptığını anlattık. Anlatmayı da sürdüreceğiz. İsrail, kullandığı ham petrolün yaklaşık yüzde kırkını Azerbaycan’dan ithal ediyor. Azeri petrolü, SOCAR tarafından Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı aracılığıyla Adana’nın Ceyhan ilçesine ulaştırılıyor. Buradan tankerlere yüklenerek İsrail’e naklediliyor.
İşgal rejimi, Hayfa ve Aşdot’ta yer alan rafinerilerinde bu petrolü işliyor. Üretilen yakıt Filistinli çocuklara, kadınlara ve masum insanlara ölüm kusan savaş makinelerinde, savaş uçaklarında ve tanklarda kullanılıyor. Arkadaşlarımız İstanbul’da SOCAR’ın Türkiye aracılığıyla yapılan bu ham petrol satışının kesilmesini istedi. Gözaltına alınmalarının sebebi buydu.
İstanbul’daki eylemciler, sanki kaçma şüpheleri olan azılı suçlularmış gibi şafak baskınıyla gözaltına alındı. Fakat atılı suçlamalar yalnızca mala zarar verme ve işyeri dokunulmazlığının ihlaliydi. Her iki suç şikayet olmazsa soruşturulamıyor. Daha sonra, bu suçlara bir de kerameti kendinden menkul toplantı ve gösteri yürüyüşü kanununa muhalefeti eklediler. Oysa bu suçun da kanuni koşulları mevcut değildi. Nitekim kısa süre önce, biri dışında tüm eylemcilerin salıverildiğini öğrendik.
İstanbul’daki eylemde asıl amaç zarar vermek değil, protesto etmektir. Bu eylemlerin en kötü ihtimalle sivil itaatsizlik olarak değerlendirilmesi gerekir. Eylemcilerin ifadelerinin davetle alınması icap eder. Şafak vakti evlerini basmak gözdağıdır. Gözaltında mevcutlu tutmak, diz çöktürme ve korkutma operasyonudur. Bizlere ulaşan beyanlarına göre eylemcilere çıplak arama dayatılmıştır. Tahkir etme amaçlıdır, insanlık dışı muameledir, işkencedir. Bunlar hukukla ilgisi olmayan siyasi tasarruflardır. Filistin direnişini sindirme, bastırma, korkutma ve ezme amacına matuftur.
Buradan haykırıyoruz: Salıvermelerin de gösterdiği üzere, bütün bu suçlamaların içi boştur, altı çürüktür. Filistin’le dayanışmak suç değildir. Asıl suç, işgalciye petrol sevkiyatıdır. Asıl suç, katliama payanda olmaktır. Asıl suç, dünyanın gözü önünde icra edilen bu soykırıma yakıt tedarikidir.
Bizler Azerbaycan’ın düşmanları değiliz. Böyle söyleyenlere inanmayın. Bizler Türkiye’nin Azerbaycan’la ilişkilerini bozmaya çalışmıyoruz. Bunu diyenler yalan söylüyor.
Türkiye halkı, bölgemizdeki tüm halklar gibi katliamcı işgal rejiminden iliklerine kadar nefret ediyor. Türkiye ve Azerbaycan'ın dostluğunu korumanın yolu, soykırıma destek veren Azeri kurumlarına yönelik protestoları susturmak değil, Azeri kurumlarının soykırıma sunduğu desteğin engellenmesidir. Nifak tohumları eken asıl çevreler, Siyonizme karşı mücadele edenler değil, Siyonizmi besleyenlerdir.
Filistin’de çok kritik bir aşamadan geçiyoruz. Günler hatta saatler içinde bir ateşkes anlaşması imzalanabilir. İsrail, ateşkes şartlarını kabul etmesi için müttefikleri tarafından baskı altında tutuluyor. Gün bugündür. Zaman bu zamandır. Bu baskıyı derinleştirmek boynumuzun borcudur.
Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenlere sesleniyoruz: Azeri petrolünün İsrail’e geçişine izin vermeyin. SOCAR’ın sevkiyatını yasaklayın. İşgal rejiminde faaliyet yürüten Zorlu Holding gibi yerli şirketler için caydırıcı yaptırımlar belirleyin. Güzergahında İsrail bulunan ticari gemilerin ülkemizin limanlarına yanaşmalarını engelleyin. İsrail uçaklarının Türkiye’nin hava sahasını kullanmalarına müsaade etmeyin. İsrail’i askeri, siyasi, diplomatik, ticari, akademik, sanatsal her alanda aşılmaz bir kuşatma altına alın.
SOCAR, affedilmez bir suç işlemektedir. Buna yenilerinin eklenmesine izin vermemelidir. Derhal işgal rejimine petrol satışını kesmelidir. İstanbul’daki eylemcilerden şikayetçi olmadığını kamuoyuna ilan etmelidir. İsrail’i protesto eden, işgal rejimine yakıt sevkiyatının engellenmesini talep eden son eylemci de serbest bırakılmalıdır. Soruşturmalar kapatılmalı, tüm yargılamalar bitirilmelidir. Filistin davası meşrudur ve tertemizdir. Asıl suç, işgali beslemektir.
Bizler, Filistin nehirden denize dek özgür olana kadar, İsrail denilen işgal ve soykırım çetesi Filistin’de, Türk dünyasında ve tüm yeryüzünde yenilene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
Yaşasın nehirden denize özgür Filistin.
Yaşasın Küresel İntifada."