Filistin'e Özgürlük Platformu İstanbul'dan ardından Ankara'da sokağa çıktı. Eylemciler, Gazze'de katledilen çocukların isimlerinin yazılı olduğu pankartlar açtı ve İsrail terörüne karşı ses çıkardı.
Ulus Meydanı'nda yapılan eylem Gazze'de yaşanan soykırım hakkında kısa bir sunuşla başladı.
Beyaz bez pankart üzerine çocuklar duygu ve düşüncelerini yazıp çizdi.
Ardından 7 Aralık günü Gazze'de İsrail kardeşleri ve onların çocuklarıyla birlikte İsrail bombardımanıyla katledilen Filistinli şair Rıfat el-Arir'in şiiri okundu:
Ölmeliysem, Bir Mesel Olsun bu Ölüm
Eğer Ölmeliysem ben
Sen yaşamalısın benim hikâyemi anlatmak için
Eşyamı satıp savıp
Bir parça kumaş satın almak için
Biraz da ip
(beyaz olsun, uzun da bir kuyruğu)
Ki Gazze’de bir yerlerde bir çocuk
Cennetin gözünün içine dalıp gitmiş,
Babasını beklerken –
Hani kimseye, kendi tenine ve bedenine bile
Elveda bile demeden gitmiş babasını beklerken –
Uçurtmayı görüversin birden o çocuk
Yukarılarda bir yerde
Benim uçurtmamı, hani o senin yaptığın
İşte onu
Ve bir an için sansın ki bir melek var orda
Sevgiyi yeryüzüne geri getiren
Eğer ölmeliysem ben
Bırak umut getirsin bu ölüm
Bırak bir mesel olsun
Genç aktivist sanatçı 𝗲𝗳𝗲𝘆𝟰𝗵𝘆𝗮'nın Özgür Filistin şarkısı eylem boyunca çalındı:
Sık sık şu sloganlar atıldı: "İntifada kazanacak", "Katil ABD, katil İsrail", "Netanyahu hesap ver, bugün kaç çocuk öldürdün", "Dur de dur de soykırıma dur de", "Dur de dur de ırkçılığa dur de", "Milyonlar aç işgal altında, yaşasın küresel intifada" ve "İsrail'e boykot, Filistin'e özgürlük."
Yahudi halkına düşmanlığa ve antisemitizme karşı çıkan, İsrail ve ABD ile tüm ilişkileri kesme çağrısı yapan dövizler ile Filistin bayrakları açıldı.
Filistin’e Özgürlük Platformu adına Selin Tuksal, Neslihan Akbulut ve Can Irmak Özinanır'ın okuduğu açıklama:
Gazze için, Filistin için, Gazze’de acil ateşkes talebimizi bir kez daha haykırmak için buradayız. Dile kolay, tam 83 gündür Gazze, Filistin halkı yakılıp yıkılıyor, öldürülüyor. 83 günde 30 bine yakın insan, 11 bini aşkın çocuk ve 6 bine yakın kadın katledildi. Öldürülenlerin yüzde 90’ı sivil. Dünyanın gözü önünde bir halk yok ediliyor, bir soykırım yaşanıyor. Hala ateşkes yok, durmuyor. Her 10-15 dakikada bir çocuk öldürülüyor. 226 sağlık çalışanı katledildi. Gazze’de yaşananları aktarmaya çalışan basın mensupları hedef alındı, 101 gazeteci öldürüldü. 135 sağlık merkezi hedef alındı. 165 basın merkezi enkaza döndü. Bu aktardıklarımızın hiçbirisi basitçe bir sayı değil. 2,5 milyonluk nüfusun 2 milyona yakını yerinden, evinden edildi. Sağlık merkezlerinin yarısından fazlası yok edildi. Camiler, kiliseler, su sanitasyon merkezleri yok ediliyor. Apaçık bir halk, bir şehir yok ediliyor gözlerimizin önünde.
Soykırım yaşanıyor…
Sivilleri, çocukları, kadınları, sağlık çalışanlarını, basın mensuplarını bütün savaş kurallarını yok sayarak hedef alan, katleden İsrail bir savaş suçu işliyor. Bu gerçekleri hiç ara vermeden dile getirmeye devam edeceğiz. Kitlesel bir katliamın kanıksanmasına, “normalleştirilmesine” asla ama alsa izin vermeyeceğiz. Hem kayıplarımızı hatırlatacağız, her çocuğun, her kadının her Gazzelinin adını hafızalarımıza kazıyacağız, hafızalara kazanması için elimizden gelen tüm çabayı göstereceğiz. Filistinli bir cerrah olan Ghassan Abu Sittah, Gazze’de Al Ahli hastanesinin vuruluşunda oradaydı. Ve yaşananlara tanıklık etti, tüm dünyanın duyması, görmesi için de gördüklerini anlatıyor. Örneğin, “Öncelikle Al Ahli’yi vurdular. İngiliz hastanesi vurulursa dünya kamuoyundan ne denli bir tepki geleceğini ölçmeyi hedefliyorlardı. Gelen tepkinin cılızlığını görünce diğer hastanelere saldırılarını yoğunlaştırdılar” diyor. Örneğin, kuzey Gazze’den güneye giderken dar bir koridordan geçmeye zorlandıklarını anlatırken “Koridorun iki yanında yüz tanıma teknolojisiyle donatılmış dürbün ve kameralarla izleniyorduk...Zaman zaman bir kişi guruptan ve çocuklarından ayrılıp götürülüyordu, yol boyunca özellikle yol kenarında terk edilmiş cesetlerin önünden geçirildik” diyor. Bu tanıklıklar, her gün televizyonlarda gördüklerimiz öfkemizin büyümesine, sistematik bir şekilde örgütlenen bir kitlesel cinayet karşısında var gücümüzle haykırmamıza neden oluyor.
Filistin Halkı Yalnız Değildir!
Unutmayacağımız diğer bir gelişme, İsrail saldırılarının ilk haftasında Avrupa Birliği ülkelerinin Gazze’ye insani yardımın ulaştırılmasını reddetmesiydi. İsrail’e daha da sert bir şekilde, devlet terörünün tüm mekanizmalarını pervasızca uygulaması için ihtiyaç duyduğu destek bu riyakarlıkların arkasında gizliydi.
Unutmayacağız!
İsrail bu cüreti ABD ve İngiltere gibi ülkelere arkasını yaslamasından alıyor. İsrail’e para ve silah yardımının emperyal bir bağlantıyla sürekli bir şekilde aktarılması ve bu soykırım girişimine kesintisiz bir politik destek verilmesi sadece Filistin’i yalnızlaştırmakla kalmıyor. 21. yüzyılda, hemen şimdi “Dur” demek zorunda olduğumuz bir vahşet meşrulaştırılıyor. Gazzeli hekim Abu Sittah, “Bu devirde soykırım olamaz demeyin, dünyanın gözü önünde oluyor. İsrail’in hedefi askeri bir zafer değil Filistin halkının bu topraklardan silinmesi” diyor.
Bu koşullarda, Türkiye’de iktidardan da tam bir şeffaflık istemek hakkımız. İsrail ile Türkiye’nin devletler nezdinde kurduğu askeri ve ticari ilişkiler derhal kamuoyuna açıklansın. Türkiye limanlarından hangi gemiler İsrail’e hangi malzemeleri taşıyor? Türkiye Cumhuriyeti devleti ile İsrail devleti arasında nasıl bir askeri ve ticari ilişki var?
Devletler arası bu ikili anlaşmaların hemen sona erdirilmesini istiyoruz. Gazze halkının yanında görünüp, limanlardan gemilerin kalkmasına izin vermek ve İsrail devletiyle normal ilişkiler sürdürmek kabul edilemez. Sadece İsrail’le değil, ABD’yle de kurulan tüm askeri ilişkilere son verilmesini istiyoruz. Türkiye bölgede tüm ülkelerle barışcıl ve diyaloğa dayalı bir ilişki kurmalı ama aynı zamanda 75 yıllık işgal politikalarını durdurmak için İsrail devletini yalnızlaştıracak ve dünya politik arenasından aldığı desteği ortadan kaldıracak girişimlerde bulunmalıdır. ABD’nin İsrail’e verdiği yayılmacı desteğin sorgulanmasını sağlamanın yolu, bir yandan bölgede barışçıl politikalarla öne çıkmakken aynı zamanda ABD’nin Türkiye’deki askeri üslerinin kapatılmasıdır.
Irkçılığa Dur De!
Bir sözümüz de İsrail’e karşı çıkarken genel olarak Yahudileri, özel olarak da Türkiyeli Yahudileri suçlayan, ırkçılık yapan, antisemitist yaklaşımları benimseyenlere. İnsanların Gazze için duyduğu haklı öfkeyi halklar arasına nefretle örülü duvarlar dikmek için kullanmanıza izin vermeyeceğiz. Gazze için sokağa çıkan, Gazze için haykıran, halkların eşit koşullarda kardeşliğini savunanların mücadelesinin antisemitizmle hedefinden şaşırtılmasına, barış isteyen kalabalıkların mücadele isteğinin ırkçı fikirlere dönüştürme hamlelerine izin vermeyeceğiz.
Öfkeliyiz ama umutsuz değiliz. Tüm dünyada milyonlarca insan Gazze’yle dayanışmak için harekete geçti. Ses çıkartıyor, kendi hükümetlerine baskı yapıyor, dayanışma ağlarını örgütlüyor, İsrail’le askeri anlaşmaların dondurulması için yüz binlerce insanın katıldığı eylemler örgütlüyor. Dünyanın birçok yerinde işçiler, kadınlar, akademisyenler, sanatçılar, sinemacılar, gazeteciler Gazze’yle dayanışmanın gündemde kalması için bedel ödemeyi göze alarak direniş gösteriyor.
Bu çabaların sonucunda, üç hafta önce Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun ezici bir çoğunlukla kabul ettiği karar tasarısı, “İvedilikle insani ateşkes çağrısı” yapıyor. Sivillerin korunması konusundaki uluslararası yükümlülükleri hatırlatıyor ve “insani yardıma erişimin sağlanmasını” talep ediyor.
Gazze için küresel eylemler sayesinde, ateşkese dair BM Genel Kurulu’nda 27 Ekim’de oylanan ilk kararda 121 ülke lehte oy kullanmışken, aralık ayında Gazze’den yana olan ülke sayısı 153’e yükseldi. Tüm dünyada Gazzelilerin çektiği ıstırabı yüreğinin en derinlerinde hisseden milyonlarca insanın umut veren eylemleridir. Çünkü ancak bu şekilde, hegemonik kibir içindeki İsrail ve ABD yalnızlaştırılabilir. Bizler de bu milyonların parçasıyız.
Yeni yıldan dileğimiz özgür bir Filistin ve bu dilek gerçekleşene dek, soykırımı durdurana, Netanyahu’nun savaş suçlarında yargılanmasını sağlayana kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz!
Yeni yıla girerken her şeyimizle Gazze’nin yanındayız.
Herkesi yeni yıla girerken Gazze için ses çıkartmaya çağırıyoruz.
Gazze’de ateşkes-Filistin’e özgürlük!
Basın açıklamasının ardından katılımcılar meydanda insan zinciri kurdu: