Öfkeliyiz

03.11.2023 - 10:00
Haberi paylaş

Aydın’da geçtiğimiz hafta gerçekleşen asansör faciasının ardından öğrencilerin son yıllarda şiddeti artan barınma, beslenme gibi temel sorunları gündemin merkezine oturdu. Antikapitalist Öğrenciler Platformu’ndan İzmir’de üniversite öğrencisi Oktay’la sorunları konuştuk.

Aydın’da yurtta meydana gelen asansör faciasını Antikapitalist Öğrenciler olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Oktay: Aydın’da meydana gelen kazayı öğrendik, üzüldük, öfkelendik. Herhangi bir öğrenci olabilirdi o asansörde, herhangi birimiz olabilirdi.Bu türden bütün cinayetlerin sebebi politik elbette. Kapitalizmin, iktidarın bireyi yalnızca işine gelmediğinde kenara atabileceği bir şey olarak gören yaklaşımının sonuçlarını yaşıyoruz her geçen gün. Bu yüzden asansör kazasının bir kaza değil bir cinayet olduğunu düşünüyorum. Bu cinayette örgütlü hareket etmenin ne kadar önemli olduğunu gördüm. Eğer başından itibaren örgütlü bir mücadele verilseydi belki bir arkadaşımızı kapitalizm elimizden alamayacaktı. Bu sohbetimizi okuyan herkesi örgütlü mücadeleye bekliyorum.

Yurtlarda yaşayan öğrenciler ciddi  sorunlarla karşı karşıya. Bu konudaki talepleriniz nelerdir?

Yurtlarda kesinlikle ciddi  sorunlar yaşanıyor.  Hijyenik bir ortam yok, öğrencilerin kendine ait ders çalışma alanı yok. Yemek porsiyonları doyurucu değil. Elbette en önemli sorun kesinlikle can güvenliği. Acilen öğrencilere hijyenik, bireysel sınırlarının korunduğu yurtlar tesis edilsin. Tüm özel yurtlar kamulaştırılsın.  Öğrencilerin insanca bir eğitim alması için  kaynak yaratılsın ve bu kaynaklar eğitime aktarılsın.

Son iki üç yıldır hızla derinleşen barınma sorunu öğrencileri nasıl etkiliyor?

Genelikle öğrenciler KYK'ya gitmek istemiyor. Çoğu öğrenci özel yurtta kalmaya çalışıyor veya eve çıkıyor. Bu maddi açıdan çok yıpratıcı bir süreç. Bu sene ben de bundan müzdariptim. Ev fiyatlarını görünce bayağı sarsılmış, tedirgin olmuştum. Nasıl geçineceğimi bilemez haldeyim hala. Araştırmalarıma göre bu sene yaşadığı şehrin dışında bir okulu kazansa bile şehrini tercih etmek zorunda kalan, açıkta okuyan, üniversiteye yerleşip de kayıt yaptırmayan öğrencilerin sayısı çok artmış durumda. Çoğu öğrenci dışarı çıkamıyor; çıkanlar ise ayın sonunu nasıl getireceğini hesaplamak zorunda. Öğrenciler stres yumağına dönüşüyor. Bir de kaynakların ayrılmaması, har vurup harman savrulması ve denetimsizlik gibi durumlar nedeniyle başımıza nerede neyin geleceğini de bilemiyoruz. 

Hem öğrencilerin içinde en geniş eylem birliği hem de öğrenciler ve işçi örgütleri arasında bağların inşa edilmesi için neler yapmak gerekir?

Öğrenciler arasında eylem birliğinin sağlanması için öğrencilerin somut ve gerçekçi politik taleplere sahip olması gerek. Böyle dehşet verici cinayetlerde ses çıkarıyoruz elbette ama bu sesi çığlığa çevirmemiz lazım. Bu da eylemsel birlik ve politik mücadeleyle olur. Öğrenciler ve işçiler arasında bağın sağlanması için öğrencilerin de gelecekte birer  işçi olacağının unutulmaması gerekiyor. Her iki mücadelenin birlikte yürümesi bu yüzden son derece önemli. İşçiler bizim geleceğimiz, bizler ise aslında genç işçileriz. Yemek fiyatları, okulların bakım, temizlik gibi işleri, denetimler, öğrencilerin maruz kaldığı baskılar, okullarda çalışanların maruz kaldığı baskılar birlikte mücadele etmemizin zorunlu olduğunu gösteriyor. Öğrenci gençlik enerjisiyle hızla radikalleşebilir ve atak hareket edebilir. İşçilerse hayatı durdurma yeteneğine sahip. İki gücün birleşmesi ve yan yana gelmesinin sağlanması çok önemli. Hareketler büyüdüğünde yan yana gelişlere de tanık olacağımızı düşünüyorum.

(Sosyalist İşçi) 

Bültene kayıt ol