78'liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can'ın denetimli serbestlik hakkı keyfi olarak engelleniyor. Daha önce ömrünün 20 yılını hapiste geçirmiş olan Can, Silivri hapishanesi yönetiminin tutumunu protesto ediyor.
Kapatılan Özgür Gündem gazetesiyle dayanışmak için, çok sayıda kişi gibi bir günlük nöbetçi yazıişleri müdürlüğünü üstlendi. 1 yıl 3 ay hapisle cezalandırıldı. Normalde denetimli serbestlikten yararlanıp hapse girmemesi gerektiği halde özel baskı uygulanarak özgürlüğü elinden alındı. Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla içeride tutulmaya devam ediyor.
Darbe karşıtı barış aktivisti Celalettin Can, hapisteki durumu şöyle anlattı:
"Kurul içerisinde yer alan kişilerin bizimle ne ilgisi var? En çarpıcı olanı bir teknisyen mesela. Bizim hakkımızda nasıl bir karar verebilir? Bir teknisyenin ben ve benim gibi insanlar hakkında karar vermesini anlamak mümkün değil. Yargıtay kararlarını, kanunları, yasaları, mahkeme kararlarını bu insanlar uygulamıyor. Denetimli serbestlikle ilgili koşullar uygunken bu insanlar keyfi olarak uygulamayabiliyor. Mahkemeler bizleri zaten hukuksuzca yargılıyor. İnfaz gerçekleştikten sonra cezaevleri de hukuk dışı yöntemlerle bizi ikinci kez yargılıyor.”
"Üstü örtük pazarlıkçı bir çıkış modeli önüme konularak, ‘Bizim iyi niyetimize güven, kısa bir süre için bağımsız koğuşa geç, orada kal. Denetimli serbestlik hakkı uygulansın, yoksa cezaevinde kalacaksın’ anlamında cümlelerle karşılaştım.”
"Özellikle PKK davasından yargılanan siyasi hükümlüleri ayrıştırmak için ‘taraflı-tarafsız’ adı altında bir koğuş sistemi inşa edildi."
"Devlete karşı iyi niyet testinden geçmenin yolu ‘tarafsız (bağımsız)' koğuşa gitmekten geçiyor. ‘İyi niyet’ imajı ile dışarı çıkma özlemi işlenerek, siyasi hükümlülerin ‘tarafsız’ koğuşa geçmeleri sağlanmaya çalışılıyor."
"Uzun yıllar cezaevinde kaldığım dönemlerde ağır işkenceler yaparlardı, ağır şiddet olurdu, direnirdik. İşkence görürdük ama kazanımlar da elde ederdik. Şimdi artık burada yöntem çok farklı. Çok ciddi bir izolasyon var. Bu da cezaevindeki baskının yeni görünümü."
"Mesela her dilekçenizi alırlar, her talebinizi alırlar ama cevaplar ne zaman gelir asla belli olmaz. Başka koğuşlardan, cezaevinin geri kalanından haberiniz olmaz. İzolasyon çok boyutlu, diğer bir deyişle yüksek tecrit sistemi uygulanıyor. Özellikle hasta tutuklular açısından bu uygulamalar çok ağır. Yaşam hakları tehdit altında.”
"Uyku apnesinin de tetiklediğini düşündüğüm bir rahatsızlık yaşadım. Kolumda başlayan ağrılar, uyuşmayla birlikte kalbime vurarak ayakta kalmamı dahi zorlaştırdı. Öncesinde ara sıra olan bu ağrılar, şimdilerde sıklaştı. Bu rahatsızlığım öncesinde sarsıntıyla sırt üstü yere düştüm. Geç vakit olduğu için hastaneye gitmek istemedim. Çünkü yeterli, ciddi bir tedavi yapılmıyor. Ağrı kesici benzeri ilaçlarla durumun idare edilmesi yoluna gidiliyor. Bu rahatsızlıklarda tam teşekküllü hastanede tedavilerimin yapılması gerekiyor. Adli tıpa gidişimin üzerinden bir ay geçmesine rağmen cezaevi müdürü, raporu sorduğumda 'gelmedi' diye yanıt vermekle yetiniyor."
"Cezaevinde ne kadar kalırım bilemiyorum, burada olmamız mücadelenin ertelenmesi anlamına gelmiyor. Bazı zamanlar cezaevi koşulları kendimizi yenilememizi sağlayabilir diye düşünüyorum. Yaşanılan zamanın ruhu bambaşka buralarda."
"Özgürlük çok kıymetli, bunu farklılıkların pozitif birleştiriciliğinde görüyoruz. Dışarının dayanışması da çok önemli. Buralarda bir dosta mektup yazmak, dışarı hayatla bağlarını kurmak bir beklenti. Dışarı hayatın yoğunluğu yadsınamaz olsa da küçük zamanları ayırabilmek güç katıyor buradaki yaşamlara.”