Tüm hayatlar eksik

24.07.2023 - 15:40
Haberi paylaş

İngiltere’deki Socialist Workers Party (Sosyalist İşçi Partisi) üyesi Tom Hickey, dostu ve yoldaşı Roni Margulies hakkında yazdı.

Pek çok Socialist Worker (Sosyalist İşçi) okurunun Türkiye’den aktarımları ve Marksizm Festivali’ndeki konuşmalarından tanıdığı Roni Margulies, geçen hafta İstanbul’da hayatını kaybetti. Kansere karşı uzun ve zorlu bir mücadele veriyordu.

Entelektüel, kolleksiyoncu, çok-dilli, çok yetenekli ve bir Marksist olarak Roni, devrimci politikanın yanısıra  sanat ve kültürün de içindeydi. Tanınmış ve ödül sahibi bir Türkiye şairiydi. Bir anı yazarı ve bir aralar televizyonda politik ve toplumsal konularda yorumlar yapan biriydi.  Özenli ve sevgi dolu bir evlat ve kardeş, ilham verici bir yoldaş ve güvenilir bir arkadaştı.

Doğan Tarkan’la birlikte Türkiye’deki Devrimci Sosyalist İşçi Partisi’nin (DSİP) kurucusu, Merkez komite üyesi ve politik dergi Altüst’ün editörüydü. Teorik çalışmaları devlet, Kemalizm, egemen sınıf milliyetçiliği ve Türkiye’deki sol sekterliğin kökenleri üzerineydi. DSİP için yaptığı pek çok çeviri arasında Tony Cliff’in Rusya’da Devlet Kapitalizmi kitabı da vardı. Bu kitap Türkiye solunun, Stalinizmle bağlarını koparması konusunda paha biçilmez öneme sahip bir politik müdahaleydi. Gazetedeki köşesi enternasyonal sosyalist geleneği daha genç yoldaşlara açıklıyordu. Onun ve partisinin son birkaç yıldaki en büyük politik endişesi, Suriye’deki iç savaş sonucunda milyonlarca mültecinin gelişi sonrası yükselen Arap karşıtı ırkçılıktı.

İngiltere’deki uzun ikameti sırasında, Socialist Workers Party’nin (Sosyalist İşçi Partisi-SWP) Kuzey Londra biriminin aktif bir üyesiydi, İngiltere’deki birimlerde Türkiye, Filistin ve genel olarak Ortadoğu’daki durum hakkında konuşmalar yapardı. İstanbul’a yerleştikten sonra Londra’ya yıllık ziyaretleri sırasında birim toplantılarına yerel faaliyet ve İngiltere politikası hakkında ısrarcı bir ilgiyle katılırdı.

Çok yönlü ve dil uzmanı Roni’nin ilgi alanları Ted Hughes ve Philip Larkin şiirlerinden (ki bunları çevirmişti), modernist sanat ve dramaya (Matisse ve Cezzane, Brecht ve Beckett), klasik opera ve modern caza, antropoloji ve paleontolojiye dönük ciddi bir meraka dek uzanırdı. Türkçe, İngilizce, Fransızca ve birazcık Almanca konuşurdu ve son zamanlarda Yunanca çalışıyordu. İngiliz birası ve Fransız şarabı konusunda bir uzman olarak (tam bu sırayla) bir şişe rakının mezesiyle beraber nasıl üstesinden gelineceğini bilirdi.

1955’te İstanbul’da Yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğan Roni, 1972’de Londra’ya iktisat okumaya gitmeden önce Robert Kolej’de ayrıcalıklı bir eğitim görme şansına sahip olmuştu. Daha sonra Yüksek lisansta kalkınma iktisadı alanında çalışmak için SOAS’a gitti. O ve ben ortak hocalarımız Bill Warren ve Terry Byers’ın emperyalizm konusundaki farklı revizyonizmlerine karşı sonunda zafer kazandığımız bir mücadele verdik. Roni daha sonra UEA’da doktoraya kabul edildi, Türk tarımının ekonomi politiği konusundaki çalışmasıyla doktora derecesini aldı.

Roni 1991 yılından beri şiir yazıyordu. Türkiye’de şiiri dilin ustaca imgelerini şekilsel bir şekilde gözler önüne sermesiyle tanınıyordu. Özünde, kayıplara, hem kişisel hem de tarihsel ve politik olarak harcanmış veya kurban edilmiş fırsatlara odaklanan şiiri,varoluşsal bir melankoliyi dışa vuruyordu. Şiirler bizim yabancılaşmış, ezilmiş durumumuzla, kültürel ve fiziki göçlerimizle, imkansızlıkla ve buna rağmen bu hayatı sürdürmemizle ilgiliydi. Şiirleri  asla bu çelişkilerin basit çözümlerine veya programatik manifestolara dönüşecek şekilde yozlaşmadı. Mekân mefhumu (İstanbul ve Londra), tuzaklar ve aşk yanılsaması üzerine yazdı.

Kendi sözleriyle “Yahudi olmayan bir Yahudi” olarak Yahudi cemaatinde baskın olan siyonist ideolojiden çok erken bir dönemde kopmuş ve Filistin halkının sömürgecilikten kurtulmak için yürüttüğü mücadelenin savunucusu olmuştu. Eleştirel konuşmaları Türkiye ve İngiltere’deki pek çok Yahudi ve Yahudi olmayan kişiyi Filistin dayanışmasına kazanma konusunda dikkate değerdi. Bu adanmışlığı, ailesi ve İstanbul üzerine kitaplarının gösterdiği gibi, hiç de Sefarad ve Aşkenaz Yahudisi karışımı köklerini reddetmesini veya doğduğu ve büyüdüğü şehirle olan özdeşleşmesini yitirmesine yol açmadı.

Türkiye yayıncılığında bir dönüm noktası olarak, Türkiyeli Ermeni gazeteci Hayko Bağdat ile güncel gelişmeler üzerine Azı Karar Çoğu Zarar isimli bir programın sunuculuğunu üstlendi. Açık ki, biri Yahudi biri Ermeni köklere sahip iki Türkiyelinin bir televizyon programı yapmasının rövanşist Türk milliyetçiliğine karşı çıkma konusunda politik bir önemi vardı. Aynı şekilde Türkiye’deki Kürtlerin davasını savunmaktan asla vazgeçmedi. İsmi Roni, Kırmançi dilinde aydınlık anlamına geliyor. Bu kültürel ötekiliği bir şiirinde (Mahkeme) sevinçle karşılıyordu:

Benim adım Harun’dan gelir:

Musa’nın kardeşi.

Harun’un Aaron’dur İbranicesi,

Roni olsun demiş annem.

 

Bir toplantıda öğrendim dün gece,

adım bir de Kırmanci dilinde

aydınlık demekmiş,

ne ben biliyordum, ne de annem.

 

Ve ne Musa, ne ulus bilen ben,

31 Mayıs 1999 günü, Londra’da,

yanlış ulustan sanıldığı için ismim

çocuklar gibi sevindim.

 

Roni olmasaydı Kırmanci dilinde

bildiğim tek kelime,

bar bar bağırmak isterdim, “Buyrun yargılayın,

buradayım işte, aydınlık benim adım,

 

nave min Roni ye.”

Bu çok erken biten bir hayattı. Bahsettiğimiz hâlâ mücadeleye, adalet, eşitlik ve sosyalizm hareketine çok katkı sunabilecek bir adamdı. Bunun farkındaydı ve haklıydı. Son okuduğu şiirinin son iki dizesi şöyleydi:

Tüm hayatlar eksik,

tüm ölümler vakitsizdir.

Ardında annesi ve kız kardeşini, sayısız arkadaşı ve meslektaşını, Türkiye ve İngiltere’deki yoldaşlarını bıraktı.

Tom Hickey

(Osman, Şenol, Selim, Mehmet, Simon, Phil ve Alex’e teşekkürler)

Çeviren: Can Irmak Özinanır 

Bültene kayıt ol