CHP lideri ve Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda ırkçı Ümit Özdağ ile gizli bir protokol imzaladığı ortaya çıktı.
Protokol öylesine gizliydi ki CHP sözcüsü Faik Öztrak'ın bile bundan haberi yoktu. Çıktı ve 'böyle bir şey yok' dedi.
Ardından TV'de canlı yayına çıkan Kılıçdaroğlu, bu gizli protokolün varlığını kabul etti. Fakat Özdağ ile kendi arasında olduğunu belirterek içeriğini açıklamayacağını söyleyebildi.
Özdağ'a göre Kılıçdaroğlu ile İçişleri Bakanlığı dahil üç bakanlık ve MİT başkanlığının ırkçı Zafer Partisi'ne verilmesi konusunda anlaşmış.
Yani 14 Mayıs genel seçimlerinde 1 milyon küsur oy alan, iktidarın bir parçası oldukları takdirde başta göçmenler olmak üzere ezilenleri topyekun hedefine oturtmuş bir "partiye" polis, jandarma ve istihbaratı vermeyi kabul etmiş!
Kılıçdaroğlu, yaptığı anlaşma hakkında kendi partisine bilgi vermediği gibi kurucusu olduğu Millet İttifakı partilerine de söylememiş.
Keza kendisine oy veren HDP/Yeşil Sol ile hiçbir anlaşmaya yanaşmadı. İki turda destek veren sol, sosyalist, demokratik çevrelere ise aldırmadı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk ve ikinci turda, birbirine zıt iki Kılıçdaroğlu görmüştük.
İlkinde kapsayıcı, demokrat bir izlenim verirken, ikinci turda azılı bir ırkçı gibi karşımıza çıktı. Ve kampanyasını göçmen karşıtlığı, devlet savunuculuğu, Deniz Baykal'la yarışacak cinsten ulusalcılıkla (dolayısıyla geniş kesimleri dışlayıcılık) yürüttü.
Sağdan aşırı sağa olan bu kayış sonucu, seçmenlerinin katılımı düşerken Erdoğan galibiyetle çıktı.
Irkçılar ise hem Cumhur İttifakı'na (Sinan Oğan) hem de Millet İttifakı'na yanaşarak, meşru bir siyasi odak muamelesi gördü. Siyasal alanın tümünü en gerici fikirlerle belirler hâle gelebildiler.
CHP iç tartışmaları, sanki tek gündemmiş gibi konuşurken, ortaya çıkan bu gizli protokol çok daha büyük bir rezalettir.
Susma Kılıçdaroğlu, ırkçı Ümit Özdağ ile yaptığın anlaşmayı sana oy verenlere açıkla!
Daha önce yazdığımız gibi: Solda duranların CHP'den kopma zamanıdır. Bu parti, liderliğinde yer alan ve şu an birbirilerini yemekle meşgul olan tüm isimleriyle beraber, toplumsal muhalefetin sesi olamaz.
Erdoğan yönetimi, AKP, MHP ve iktidar blokunda yer alan tüm odaklar, karşılarındaki muhalefetin parçalanması ve rezilliğinden memnunlar. Ekonomik saldırı, devlet baskısı, polis şiddeti karşısında zamlara karşı meclis oylamasına bile gitmeyen vekillerin olduğu CHP, ister Kılıçdaroğlu ister İmamoğlu başında dursun bize en ufak bir kazanımı bile getiremez.