Maraş merkezli depremlerin üzerinden iki aydan fazla zaman geçti. Can kaybı sayısı artarken, 1 milyon 650 bin kişi çadırlarda yaşama devam ediyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 50 bin 500 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Enkaz kaldırma çalışmaları ilerledikçe can kaybı sayısının da artması bekleniyor. Birçok kişi verili rakamın çok düşük olduğunu savunuyor.
6 Şubat'tan bu yana 10 ilde yaşayan milyonlarca insanın başlıca talebi çadır oldu. Çadır sağlandıktan sonra konteyner evlere geçiş talebi de bunu izledi. Bugün ise Adıyaman'da çadırkentleri sular basıyor. Sahra çadırlarında devam eden eğitim sırasında çocuklar çamurlu suyun üzerinde ders alıyor. Bu koşullarda 1 milyon 650 bin kişi yaşıyor. 1-2 yıl gibi uzun bir süre daha bekleyecek olmaları ise geçici konteyner evlerin zorunlu kılıyor.
Deprem bölgesinde insanlar kurulu 698 bin çadırda hayatlarını sürdürmeye çalışırken, kurulan konteyner sayısı sadece 58 bin 500.
Konteyner sayısının düşüklüğünün sebebi nedir? Neden ekonomik kaynaklar ve toplanan yardımlar, depremzedelerin acil barınma sorununu çözmek için kullanılmıyor?
Görülen o ki bu ve benzeri soruların tek bir yanıtı var: İktidarın siyasi tercihleri.
T24 yazarı Çiğdem Toker, iktidarın önceliğinin konteyner ihtiyacını karşılamak değil, inşaat ihaleleri olduğunu söylüyor:
"6 Şubat'taki depremin ikinci haftasında başlatılan ve TOKİ başta olmak üzere farklı kurumların açtığı -hastane olan ikisi hariç- kalıcı konut ihalelerinin toplam sözleşme büyüklüğü 150 milyar lirayı aştı.
Geçen hafta 3-7 Nisan tarihleri arasında pazarlık usulüyle 25 milyar TL'ye yaklaşan 17 ihale yapıldı. Bu ihaleler, TOKİ, Emlak Konut ve Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından gerçekleştirildi. Son 17 ihaleyle birlikte, ağırlıklı TOKİ olmak üzere, deprem konutlarına yönelik kamu ihalelerinin sayısı 124'e, ihalelerde inşaat şirketlerinin verdiği teklifler üzerinden, bütçeden çıkacak olan ihale büyüklüğü 151,4 milyar TL'yi buldu."